NEDEN HER ŞEYİ DOĞRU YAPIYORUZ ?
Geçip giden zamanın bize kattıklarıyla yolumuza devam etmeye çalışıyoruz. İçimizde kimisi yanlış kimisi doğru... fakat dışarıya hep doğruyuz. En azından öyle görünmek istiyoruz. Bu çabamızın amacı ne? Bugün biraz bundan bahsetmek istiyorum.
İnsanlar toplumlarda istedikleri yerleri alabilmek için kendilerine göre yorumladıkları mükemmelliyet duygusuna kapılırlar. Bu duyguyu hırslarıyla zenginleştirirler. Dozajı tutturulursa bu insanı mutlu eder ancak ayar kaçırılmaya başlandığında işte o zaman huzursuzluk ve panik durumu baş gösterir. Diğer kişilerle kıyaslama işine girer. İç dengesi bozulan bu insanımız toplum tarafından yargılanmaktan oldukça korktuğu için dışarıya kendisinden çok başka bir kişilik sergiler. Ayrıca yardım almak da istemez çünkü onu dinleyenler azalmıştır veya kalmamıştır.
Bocalayarak yolunda ilerlerken iyileştiğini düşündüğü an da dışarıdaki kişiliğini kalıcı olarak üzerine giyinir. Aslında burada kaçırdığı küçük fakat önemli bir nokta vardır. O üzerindeki topluma ayak uydurup, kendini kabul ettirebilmek için giyindiği kostümdür. Düşünceleri de kalabalığın oy birliğiyle kabul ettikleridir. Bunu iyileşme evresinde daha fazla yara almamak için yapmıştı.
Söze her şey bu kadar mükemmel giderken yanlış yapmak olmaz tabi(!) Birisi görürse kınar sonra. Ya toplumdan dışlanırsak? Çok fena. Zaten ortalama 70-80 yıl yaşayabildiğimiz bu hayatta kendimize yetebilme duygusu yerine başkasına yetinebilme duygusuyla yanıp tutuşuyorsak doğru sandığımız her şeyin yanlış olduğunu koşuşturmamız gerçek anlamda bittiğinde ve gerçek anlamda inzivaya çekildiğimizde tüm doğrularımızın yanlış olduğunu fark edeceğiz.
Dünya üzerinde kesin olarak birbirinden ayrılan doğru veya yanlışların olduğunu düşünebiliriz. Ancak insanoğlu düşüncenin üzerine düşünce katmaya devam ettiği sürece çizgiler de yavaş yavaş silinmeye başlar. Burada da devreye iç huzur girer. Yapılan davranışlar onu rahatsız ediyorsa başkaları için doğru olanlar sizin en büyük yanışlarınızdan birisi olabilir.
Bana hayatta doğrularımı soracak olursanız; yaşadığım hayatı iyisiyle kötüsüyle kabullenmemdir. Her andan zevk almaya çalışmamdır ve mükemmel olmak için bir çaba içine asla girmemiş olmamdır. Çünkü hayat biricik ve ne yaşadıysam benim için kardır.
Yanlış anlaşılmasın; doğrular mutluluk sağlamaz demiyorum. Asla bunu savunamam Kıssadan hisse, bulunduğunuz toplum yaşadığınız sürece sürekli değişime uğrayacaktır. Biz o topluma uyum sağlamak için özelliklerini kopyaladığınızda bir başka değişimde zorlanırız. O yüzden yanlış çıkmaktan korkmamak gerek. Ne malum o yanlışın bir gün alkışlanmayacağı?