ŞEFKATLİ ELLERDEN DİK DURAN AYAKLARA
Hemşirelik mesleği; İnsanlara şifa dağıtmayı kendilerine hayat gayesi olarak gördükten sonra yüzyıllar boyunca bu yolda gelişimlerini sürdürmeye devam etmiş olan bir meslek türüdür. Hemşirelerin dokunuşları sadece tedaviyle kısıtlı kalmayarak hastaların kalbine kadar derinlemesine, güçlü bağların temellerini oluşturmuştur. Gözlerinin içine bakıldığında derinlerde saklanan sırları, problemleri ve daha nicelerini onlara en çok yardım etmeye çalışan kişilere okutmaktan çekinmezler. Çünkü aradaki iletişim sadece sözcüklerle sınırlandırılmamıştır.
Hastaneler her zaman istemsizde olsa insanların içini ürperten bir yer olmuştur. Hastalar normal yaşantılarının kısıtlanacağı düşüncesiyle çoğunlukla bu kuruma gitmeyi erteleyebildikleri kadar ertelemeyi tercih etseler de sonunda yaptıkları yanlışı çok geç fark ederler. Zamanın ertelemeye gelmediğini geç kaldıklarında yaşamlarından bazı şeyleri feragat etmek zorunda kaldıklarında anlarlar. İşte bu sırada desteğe çok ihtiyaç duyarlar. Bu desteğin onları iyileştirmek için çaba sarf eden kişilerden gelmesini daha çok isterler ve bu yapılırken yargılanmaktan oldukça çekinirler. Hastalar psikolojik olarak vücudundaki değişimlere adapte olabilmek için kendisiyle savaş-barış ikilemleriyle bocalanır. İçindeki alaboralara rağmen dışarıdaki fırtınalardan da etkilenmemek için güçlü bir destek bekler. Belki dile getiremez ama onu anlayacak kişileri bulduğunda kendilerini daha güçlü hissederler.
Hemşirelerin güçleri de ellerindedir. Hastaları iyileştirmek için seferber olan bu eller gün gelir yorulan ve ayakta durmakta zorlananlar için değnek görevini görür. Hatta bazen kaç yaşında ve nerede olursak olalım sevgiye ihtiyacımız vardır. O eller yeri geldiği zaman sevgiyi en çok görmek istediğimiz şekle bürünmüş olarak bize görünürler.
Hastalarla hemşireler arasındaki köprünün temelleri anlayış üzerine kuruludur. Sallantıya engel olmak için aradaki her türlü iletişimin güçlendirilmesi gerekmektedir. Dengenin kurulabilmesi için her iki tarafın ayakları eşit sayıda olmalıdır. Yoksa üzerinden geçmek isteyenler o yükseltiden düşmekle karşı karşıya kalabilir. Risklerden bir diğeri de yıpranma payıdır. Köprünün ayakları ne kadar sağlam yapıda olursa olsun bakımı ya da kontrolleri yapılmadığı sürece aşınmalar başlayacaktır. Horlanan ayaklar daha çok yorulacaktır. Devrilme riskini göz önünde bulundurarak köprü bakımları buna göre yapılmalıdır. Unutulmamalıdır ki: Köprü; geçiş yapılacağı sırada yükselti ne kadar fazla olursa olsun güvenli alanda olduğunu hissedip geçilen yerdir.