BİR ANNELER GÜNÜ RÜZGARI GELDİ GEÇTİ.!
Kıymetli okurlarım.!
Başlıktan da anlaşılacağı üzre sizlere bu yazımda biraz toplumsal, birazda bireysel olarak affınıza sığınarak eleştiri yapmak istiyorum. Anneler günü vesilesiyle sosyal medya ve birçok platformlarda baş tacımız olan Annelerimizin günü gibi, kıymet verdiklerimizin günlerini sadece bir güne sığdırarak kutlamanın,ne insani ne dini ve nede kültürel olarak kıymeti harbiyesi yoktur. Bu günlerde ortalıklarda dolaşan, kulaklara fısıldayan nağmeler,güzel sözler ve kutlamalar rüzgar misali bir esinti şeklin de gelip geçiyor.Halbuki her insan veya her canlı bir anadan dünyaya gelmiştir.Ebeveynlerin kıymetini değerini bilmek mecburi fıtrat gereğidir.
Aslında ''Anneciğim'' kelimesi biraz yapmacıktan öteye gitmemekte, kalbe ve gönüle hitap etmek gerekmektedir. Bizim kültürümüzde olan gerçekte candan ve samimiyetle söylenen ''Anacığım'' ifadesidir. Tek bir güne özel kutlama ne anaları mutlu eder nede onların gönüllerini almaya yeter.Toplum olarak maalesef şekilci ve gösterişe önem verdiğimizde günü birlik kutlanıp geçilip gidiyor. Çünkü mahzun olan, çile çeken, gönlü kırgın olan, yalnızlık çeken anaların sıkıntıları son bulmuyor. Toplumda bunların çok örnekleri mevcut. Yazık ki buda bir gerçektir.Evlatlarını okutmak için, gece gündüz demeden çalışıp duran onlar. Evlatlarım okusun rahat etsinler vatana millete hayırlı işler yapsınlar diye rahat yüzü görmeyen onlar. Gelin görün ki, makam mevki sahibi olan, işini gücünü kuran evlatlar bayramdan bayrama uğrarlarsa bir selam bir kelam, haydi eyvallah biz gidiyoruz anam.! diyerek, yıl boyu uğramaz oluyorlar. Evlatlarının hasreti bir tarafa, maddi ve manevi sıkıntılarıyla baş başa kalıyorlar. Hatta evlatlarının maddi durumları iyi olduğu halde, Ana ve babaları çok zaman son zamanlarında yokluk içerisinde hayatları son bulup sessiz sedasız dünyalarını değiştiriyorlar.
Elbette insan gibi iyi bir Müslüman olup anasına babasına ömrünün sonuna kadar bakımlarını yapıp bir dediğini ikiletmeyen güzel evlatlar da vardır. Allah öyle evlatların sayısını çoğaltsın. Zaten öyle evlatlara sözümüz yok ve asla olamazda. Bizim eleştirimiz;"Dostlar alış verişte görsün" düşüncesiyle nurayılık yapan evlatlara dır. Allah insanı toprak karışımı bir damla sudan yarattı ve "O" nun yanında 'ederimiz' yaptığımız Kulluğumuz kadardır. Dolayısıyla Allahın hiç sevmediği kibir ve kendini beğenme duygusuyla yaşayanların yaptığı tüm işlerin boşa gideceği zararda olacakları bilinmelidir.
Bazen Kaynana, bazen gelin, bazen evladının, bazen iş yoğunluğu bazen elit tabaka yani sosyetik çevremde kınanırım yaftasıyla huzur evlerine yatırıp kurtulmanın yollarına baş vuruyorlar. Torunlarım, evlatlarım gelir mi acaba.! diye gözlerini yollardan ayırmayan anaları, hasretle evlatlarını beklerken analar gününde, yanına uğramadığı halde sosyal medyada anamı çok seviyorum mesajı atan o evlatlara yazık.! Ana veya baba fark etmiyor çocuklar birer ay sıra yapmışlar bakıyorlar. Sıra hangisindeyse banka kartını o alıyor. Sizin anlayacağınız, kart kimdeyse o bakıyor.Biraz gün göreyim dediği son zanlarında ebeveynlerini göçebe hayatı yaşatan evlatlara da yazık.! Örneğin ana, baba, beş çocuğunu bir odada neşe içerisine büyütüp yetiştirmiş, onlar koca koca beş ayrı evde bir ana ve babalarına güya! bakacak durumları olmayan evlatlara da yazık.! Üç Kuruşluk dünya için malları bölüştürürken bana haksızlık yaptılar.! Onlarla kıyamete kadar konuşmam! diyen evlada da yazık.! Onlar yanlış taksim ettiyse onlar vebalini çekecek.Senin görevin evlatlık vazifeni yerine getirmek olmalıdır. Anasını, babasını borçlandırıp ,Varını yoğunu sattırıp ortada yapayalnız bırakan evlatlara da yazık.! Ana babasının görünümünden, veya yaptığı helal kazanç bir iş olmasına rağmen alt tabaka gibi görüp güya! elit dostlarının yanında utanma adına! Ana, baba siz ziyaretime, eve iş yerine gelmeyin, zahmet etmeyin ben gelirim.! diyen evlada da yazık.! köylerde beldelerde, evlatları dağılıp gitmiş son zamanlarını yalnız ve mahzun garip garip, telefonun ucuna bakıp, hiç değilse biri arar mı diye bekleyen gözlerini yollardan ayırmayan, hasretlerini çektiren evlatlara da yazık.!Dargın olan evlatlarının arasında çile çeken ebeveynlere, bu çileyi çektiren evlatlara da yazık.! Görünüşte iyi bir Müslüman gibi olup, Ya anan.!? ya ben.!? diyen geline de yazık.! Bazen bunun tersi olan, Oğlum bu gelini boşa, sana yeni hanım alırım diyen ebeveyne de yazık.!
Yazık sözcüğünü hak edecek daha çok hak etmiş insanları burada sıralayabiliriz. Ancak bütün bunların neticesinde, Ana babaya her yaşlarında evlatları tarafından bakmakla yükümlüdürler.Allah Resulü;" Anne ve baba sına, veya onlardan sadece birine yaşlılık günlerinde yetişip de cennete giremeyen kimse perişan olsun.!perşan olsun.! Perişan olsun.!" buyurmuştur. Nedense bu perişanlığı hafife alıyoruz.Ayet,hadis ve nasihatları önemsemiyoruz.Bu da gösteri yor ki, Ahiret gününün dehşetini kavramış bir Müslümanlıktan uzak olduğumuzdan mütevellit diye düşünüyorum."Cennet anaların ayakları altındadır." hadisini ayağının altını öpmekle birlikte,hayat boyunca onlara hizmet etmek, sözlerini dinlemek, tüm benliğimizle onlara hayatımızı adamak olmalıdır. Kısaca her gün anneler günü gibi, onları incitmeden davranmak gerekir. Çünkü Allah(c.c)"....Sakın onlara "öf! "bile deme;onları azarlama;onlara tatlı ve güzel söz söyle."İsra 23. ayette bize! ebeveynlerimize nasıl davranmamız gerektiğini kelam etmektedir. Müslümanlar olarak bu emirlere uymak zorunluluğumuz vardır.
Hz Musanın kıssasını, neredeyse bilmeyen yoktur. Allahtan cennetteki komşusunu dünyada iken öğrenmek isteyen Hz. Musa'ya Allah;"filan yere git. Orada benim dostum, kulum bir kasap var o senin cennetteki komşun olacak" Kasaba misafir olan Hz Musa, Kasabın;çok yaşlanmış bir kuş misali kalmış, duvara asılı zenbilin içerisindeki anasının bakımını yapıp yemeğini yedirdikten sonra misafir ettiği Hz Musa'nın yanına geldiğinde Musa(a.s) Zembil olayını anlatmasını isteyince; "Anası olduğunu, çok yaşlı olduğunu. bazen kasap dükkanına götürdüğünü bazen de eve yaban hayvanları gelirse zarar vermesin diye zembilin içerisi ne koyup duvara asdığını söyler. Hz Musa; anasının mırıldandığında ne söylediğini sorar.? Kasap."Cennette Hz Musa ile komşu olasın diye Dua eder, ben de amin derim. Ama Hz. Musa kim ben kim öyle şey imkansız olduğunu söyleyince;Hz. Musa kendini tanıtıp. Beni buraya Allah gönderdi cennetteki komşum olacağını bildirmem için. Sana müjdeler olsun ki cennette annenin duasıyla komşu olacağız. "Bunu duyan kasap çok sevinir. Mutlu olur. Cennette komşusu olacağı Hz Musa'yı kucaklayarak sevincini bildirir. Anasının duasını almaya devam eder.
Kıymetli dostlar bu kıssadan almamız geren dersi almak ümidiyle, Hayatta olan ebeveynlerinize sımsıkı sarılın.Mezara defnedildikten sonra araya toprak gireceği için sarılıp kucaklayamazsınız. Vefat etmeleri sonrasındaki pişmanlık hiç bir işe yaramıyor.
Hayırlı anne baba, evlat ve torunlar olmak dileğiyle.