BU BAYRAK BAŞKA BAYRAK ..!
Bayrak:Bir devleti,bir milleti, bir ulusu, bir askeri Birliği, resmi veya gayri resmi bir kuruluşu temsil eden alamet, temsili kıymeti yüksek olan;kumaş, bez veya benzer malzemelerden yapılmış olan eşyaya verilen isim. Sancak:Bayrak, bunun temsil ettiği askeri birlik ve idari bölge için kullanılan bir terim. Alem:Tuğ,bayrak ve sancak gönderleriyle kubbe, külah ve çatıların tepesine takılan sembol, sınır taşı olarak kullanılan değerli eşyalar. Müslümanların camilerde, minarelerin tepesine ve cuma namazında hutbe okunan minberin tepe kısmında takılı olan sembol.
Bayrak sembolleri eski çağlardan itibaren kullanılmıştır.İlk zamanlarda sert bir maddeden yapılmış alemler kullanmış, kumaş bayrakların kullanımı ise orta çağda başlamıştır. Divanu Lugati't Türk Kaşgarlı Mahmud 25 ocak 1072 yazmaya başlamış, 10 şubat 1074 de tamamla mış.Bayrak şeklinde yazılan bayrak kelimesi "Savaşlarda kullanılan ve ucuna bir ipek parçası takılan mızrak" şeklinde açıklanmış ve bu ifadeden hareketle,ferdi mücadelelerle ün kazanmış kahramanlara(Alp, Bahadır) verilen bir alamet olduğu ifade edilir. Aynı eserde ki bir manzumede ise kelime bayrak şeklinde kullanılmakta ve Oğuzlar arasında böyle telaffuz edildiği yazılmaktadır. Yine bu eser de erkek ismi olarak kullanılan 'Badruk'un da aynı kelimenin değişik şekli kullanıldığı söylenmektedir.Uygur metinlerinde bayrak manasında badruk kelimesine rastlanması açık delili olmaktadır. İslamiyet'ten önceki telaffuz biçimleri bazı lehçelerde sonraları da devam etse de Oğuzlar arasında daima Barak ve bayrah kelimeleri kullanılmıştır.
Selçuklular ve Harzemşahlar devirlerinde yetişen İran şairlerince kelimenin son iki şekil de ve daha ziyade bayrah şeklinde kullanılması, Selçuklu devrine ait Farsça tarihlerde de keli meye aynı şekilde rastlanması, bunun Farsça'ya Büyük Selçuklular devrinde Oğuzlar vasıtasıyla geçtiğini göstermektedir.Arapça'da da geçen bayrak kelimesi, Balkanlar'da Osmanlı hakimiyeti sırasında Bulgarca' ya bayrak, Arapça'ya bayrak,Romence'ye bayrak (bairac) şekillerinde girmiştir.
Türk milletinin yüz yıllarca kullandığı bayrak, Büyük bir çınarın gölgesi misali, yazın sıcağında insanları gölgelediği gibi dünyadaki tüm mazlumları, mağdurları,zulme uğrayanları, özellikle, Müslüman coğrafyalarında mazlum halkların hamisi olmuş, sevgi ve şefkatle koruması altına almış, dalgalandığı her yerde güven ve esenlik sağlamıştır.Şu anda da Ortadoğu, Afrika, Asya'daki yoksul ve mazlumlara el uzatmaya devam etmektedir.Bu bayrağa bu vatana hainlik yapanlara, yüz binlerce Müslüman Türk milletini şehit edip katleden sonrada soykırım yalanları atanları dahi bağrına basmış, altında konaklayan her milleti din ve ırk gözetmeksizin güvenliğini sağlamıştır. Müslüman Türk milletinin hamilliğine hainlik yapan tüm bölgelerde hala yaptıkları nankörlüğün çilesini çekmektedirler.
Böyle giderse bir çok coğrafyanın insanları Müslüman Türk milletini kendileri davet edeceği görülmektedir.Kefenini giyerek Malazgirt savaşına çıkıp kazanarak Türk yurdu Anadolu'nun tapusunu alan Sultan Alparslan 'dan tutun,peygamber övgü süne mazhar olmuş;'Ya İstanbul beni alır, ya İstanbulu ben alırım diyerek, ortaçağın karanlığında boğulmakta olan Avrupanın ve krallarının zulmüne karşı İstanbul halkının 'Latin külahı görmektense Türk sarığını yeğlerim' demesi üzerine İstanbul'u fethederek çağ açıp çağ kapatması ile Anadolu'nun Müslüman Türk milletinin mülkü olduğu mührünü vurmuştur. Çanakkale olmak üzere tüm savaşlarda ve son olarak Kurtuluş savaşında çapulcuları topraklarından temizleyerek hedeflerini boşa çıkarmıştır. Orta çağın zulmünü 1453'te bitiren Fatih Sultan Mehmet, ne yazık ki Latinlerin kalıntıları kripto zavallılar, bu milletin irfan sahibi, hoşgörülü olduğunu bildikleri için' zulüm 1453'te başladı diyecek kadar hem nankör, hem de ahmak olduklarını göstermektedir. Tüm bunları düşündüğümüzde Müslüman Türk milletinin güven ve aşırı hoşgörüsü nedeniyle düzenbazların tuzağına düşebilmektedir.Ancak tüm oyunlara ve entrikalara rağmen Müslüman Türk milleti sabrıyla ve irfanıyla tüm oyunları bozmasını bilmektedir.
Şimdi kullandığımız Al yıldızlı bayrağımız, biraz değiştirilmiş olmakla birlikte,1844 yılında Sultan Abdülmecit döneminde kabul edilmiş ve son olarakta 29 mayıs 1936 Türkiye Cumhuriyeti'nin ulusal bayrağı olarak kanunlaşmıştır.Bu bayrak,üstünde beş yıldız ile İslam'ın şartı olan 5'i temsil etmektedir. Ay, İslam'ın sembolü olan Hilali temsil etmektedir. Kırmızı(al) bu güne kadar can vermiş tüm şehitlerimizin boşa akmayan kanını simgeler. Bayrağımızın marşında 1453 harf, 571 hece vardır. Böyle anlamı olan milletine onur ve gurur veren başka bir bayrak yoktur.
Değerli okur kardeşlerim.!Tüm bu başarılara imza atan Müslüman Türk milletidir. Lütfen sahtelerinden ve kripto olanlarından uzak durunuz.. Selam ve dua ile…