HAYIR BİLİNEN ŞER, ŞER BİLİNEN HAYIR OLABİLİR.
Hz Mevlana’nın yazmış olduğu Mesnevi de geçen hikayelerden birisi de, insanın başına gelebilecek hayır mı, şer mi olduğuna hemen karar vermenin bir örneği anlatılmıştır. İbret alınması gereken güzel bir kıssadır.Hayır olarak bildiğimiz veya gördüğümüz bir konu şer olabilir. Şer bildiğimiz ve zannettiğimiz bir mevzu hayra ve esenliğe dönüşebilir.
Yüce Allah (c.c) bu konu ile ilgili Bakara suresi 216. ayette insanlığı uyarmış ve şöyle kelam buyurmuştur. “Hakkınızda hayırlı olduğu halde bir şeyden hoşlanmamış olabilirsiniz. Sizin için kötü olduğu halde bir şeyden hoşlanmış da olabilirsiniz. Yalnız Allah bilir, siz bilmezsiniz.” başınıza gelebilecek iyi veya kötü bir olayın zuhur etmesi durumunda sabrederek sonucuna göre karar vermemizi istemiştir.
Yazımın başında ifade ettiğim hikaye şöyledir. Ata binerek yolculuk yapan bir emir, ağaç altında uyurken ağzına kara bir yılan girerken uyur halde olan bir kişiyi görür. Bunun üzerine uyuyan adamı kurtarmak için, bütün maharetini kullanmaya başlar. Adama var gücü ile birkaç kamçı vurur. Adam, acıyla yerinden sıçrar ve dayak yediği emirden kaçmaya başlar.Emir, adamın peşini bırakmaz, onu bir elma ağacının altında yakalar. Ağaçtan düşen çürük elmaları adama zorla yedirir. Bir taraftan da: “–Ey dertli biçare, hepsini yiyeceksin! Bu çileye katlanacaksın!” der. Adam ise, dehşet içinde:”–Ey emir! Ben sana ne yaptım? Neden zulmediyorsun sebebi nedir? Canıma kastın varsa, bir kılıç vur da kanımı dök! Seni gördüğüm an, ne uğursuz bir zamanmış!.. Senin yüzünü görmeyenler ne bahtiyar insanlarmış!..Ey Rabbim, bu zalimi sana havale ediyorum. Cezasını sen ver!” diyerek lanetler yağdırmaya başlar.Fakat emir, bu sözlere aldırmaz.Onu kamçılayıp koşturmaya devam eder. Adam, emirin korkusundan ve kamçı acısından rüzgar gibi koşmaya devam eder. Artık adam yorgunluktan adım atacak takati kalmaz. Sıhhati bozulur, safrası kabarır ve kusmaya başlar. Yediği her şey zoraki bir tazyikle ağzından çıkar. Nihayet çürük elmalarla beraber, içindeki kara yılan da dışarı fırlayıverir.Adam, midesinden çıkan yılanın korkunçluğu karşısında dehşete kapılır. Derhal o salih emirin önünde yerlere kapanır:”–Hakikaten sen, Allah’ın rahmetine vesile kılınarak gelmişsin! Meğer beni koruyucu olarak gelmişsin! Seni gördüğüm zaman, ne mübarek zamanmış! Sen olmasaydın ben çoktan hazin bir şekilde ölmüş gitmiştim. Cehalet ve gaflet, sana karşı ne kadar saçma-sapan sözler ifade ettirdi bana. Onlardan dolayı beni affet! Söylediklerimi gafletime ve cahilliğime say!” der.Emir de der ki:”–Eğer ben o vakit, senin içine kaçan yılanı söyleseydim, ödün kopardı. Korku, seni helak ederdi. Eğer sen, seni Cehenneme sürüklemek isteyen o nefs canavarının mahiyetini bilseydin, ne elma yemeye kuvvetin kalırdı, ne yol yürümeye, ne de kusarak o kara yılanı çıkarmaya. Ben senden işittiğim uygunsuz sözlere sabrediyor, içimden de sürekli; ”Ya Rabbi! Yılanın çıkmasını kolaylaştır! Bu biçareyi halas eyle!” diye dua ediyordum. Sen bana kötü şeyler de söylesen, benim gönlümdeki merhamet, seni o halde bırakıp gitmeye razı olmadı. Çünkü benim fıtratım merhamet mayasıyla yoğrulmuştur.” diyerek zavallı adam tehlikeden kurtulmuş, emîr de fıtrattan gelen merhametiyle davrandığı için ikisi de huzur içerisinde ayrılmışlar.
Kıymetli okur kardeşlerim! Hepimizin başına gelmiştir. İyiki, otobüsü, uçağı v.s kaçırmışım. İyi ki oraya gitmemişim. Bir dakika önce gelseydim şöyle olacakmış. İyi ki beni meşgul etmişsin gibi sözleri ifade eden, hayatımızda derin izler bırakan ayrıntıları yaşayabiliyoruz. Arzu ve istekle olmasını istediğimiz bir işi yapamadığımız zaman moralimiz bozuluyor. Ancak sonradan olmadığı için şükredebiliyoruz. İstemediğimiz halde yapılan bir işin sonucunda hayra döndüğüne de tanık olabiliyoruz. Yani hayatı akışına bırakmak ve “Su akarak çatlağını bulur” sözü gereği davranmak gerekir. ‘Ne kadar çabalarsan çabala olacağına varır.’ “Her şeyde bir hayır vardır” erdemiyle olaylara basiret gözü ile bakmak gerekiyor .yormanın, yorulmanın, çırpınmanın ruhi bunalım ve sıkıntılara girmenin, moral bozmanın insanın kendine yaptığı işkenceden başka bir şey olmayacağını bilmek gerekiyor. Allah’a dayanıp Ona güvenmek, vekil olarak Allah yeter diyerek sabır ve vakar ile davranmak gerekmektedir. ”Kısmet ise Gelir Hint'ten Yemen'den Kısmet Değilse Ne Gelir Elden.” diyerek insanın üzerine düşeni yapmak ve gerisi takdiri ilahi yoluna Revan olmak gerekir. Selam ve Dua ile Kalın…