İSLAM'DA KORUYUCU AİLE OLMAK…
Dinimiz İslam;Dinin korunması,Malın korunması,Neslin korunması hayatın korunması, iffetin korunması gibi önemli maddeler doğrultusunda,bütün bunları toplumun sosyal ve beşeri hayattaki,olaylar karşısında insanları her türlü tehlikeden korumak amaçlanmıştır.Müslüman, hayatında tüm olaylara feraset(anlayış,sezgi,basiret)li olması bu gözle bakması gerekmektedir.Bu nedenle olabilecek olayları,yanlışları önceden görebilmek,irfan sahibi olabilmek gere kir.Meseleleri görebilmek için İslam,konulara göre,görmeyi maddeler halinde sıralanmıştır.
Şöyle ki:'müşahede etmek' anlamındaki 'ayn' ile' gerçeğe uygun bilgi' anlamındaki 'yakin' kelimelerinin birleşmesinden meydana gelen 'aynel-yakin' İslam düşünce tarihinde genellikle aynel- yakin, Hakkal- yakin ve İlmel yakin şeklinde bilmek, görmek ve duyguların buna göre belirlenmesi,görülmesi gerekir.Kısaca;Birincisi:aynel yakin:gözlem yoluyla elde edilen,görülebilen bilgi. Örneğin, Hiç yunus balığı görmeyen birisinin balığı görmesi gibi. İkincisi:İlmel yakin;Bir şeyi gerçek haliyle idrak etmek, akli ve nakli delillerin ifade etmesi anlamındadır.Örneğin, yunus balığını görmeyen birisine balığın anlatılması ve kişinin öğrenmesi.Üçüncüsü;Hakkel yakin"gerçek varlık, doğru hüküm" anlamındaki kullanılmaktadır. Örneğin, yunus balığını,duyup gördükten sonra balığı bizzat görmesi incelemesi, detaylı olarak ilgilenmesi anlamına gelmektedir.Bunları anlatmamızın nedeni güncel konulardan uzak durarak, konuları gerçeğiyle irdelemek ve hak olan doğruları öğrenmektir. Bu nedenle İslam neslin korunmasına önem verir.Gelecekte olabilecek nahoş durumları önceden önleme açısından ve alt ve üst soyların devamı açısından çok önemlidir.
Allah(c.c)"Öyleyse yetimi sakın ezme. El açıp isteyene de sakın azarlama. Rabbinin nimetini minnet ve şükranla an."(duha 93/9-11)buyurur.İslam'ın ilk yıllarında eski geleneğin devamı olarak bir süre muhafaza edilen evlatlık Kurumu Medine döneminde nazil olan;"Allah evlatlıklarınızı Öz çocuklarınız gibi kılmamıştır"(Ahzap 4) mealinde ki ayetle kaldırılmış ardından gelen ayette de evlatlıkların, evlat edinenlere değil asıl babalarına Nisbet edilmesi emredilmiştir.Ona göre dinimizde kimsesiz çocukların bakım ve gözetilmesi tavsiye edilmiş olmakla birlikte hukuki sonuçlar doğuran bir evlatlık müessesesi kabul edilmiş değildir.Bunun tabi bir sonucu olarak evlatlığın sebebi evlat edinene bağlanmaz,aralarında mahremiyet meydana gelmez ve mirasçılık ilişkisi doğmaz. Bununla birlikte,evlatlık Kurumu zaman zaman Koruyucu aile tarzında varlığını sürdürmektedir. İslam'ın evlatlık müessesesini kaldırması yetim öksüz ve kimsesiz çocuklarla ilgilenilmeyecek anlamına gelmemektedir. Çünkü İslam'a göre himayeye muhtaç çocuklara bakmak onları beslemek büyütmek büyük sevap ve bir insanlık ödevidir.Aynı zamanda yakın çevresini akrabalarını korumak kollamak zorunda olduğudur.
Hazreti Peygamber(s.a.v); "işaret ve orta parmağını göstererek ben ve yetimi himaye eden kimse cennette şöyle beraber bulunacağız."demiştir. Bu itibarla sevgiye,şefkate ve korumaya muhtaç kimsesiz çocuklar kendilerine yardım eli uzatılarak ailelerin yanında veya çocuk yuvalarında himaye edilmeli,eğitilip sanat ve meslek sahibi yapılarak topluma kazandırılmalıdır.Fakat bunu yapmak için hiçbir kimsenin çocuğunu kendi soy kütüğü ile ilişkisini kesmeye,Öz anne,babasını unutturmaya hakkı olmadığı gibi, kanuni veya eşler arasına katma,aile içi tesettür ve mahremiyet bakımından da öz evlat gibi davranması da doğru değildir. Bunun yerine İslam'ın tavsiyesi koruma altına almak,bakmak, büyütmek ve ihtiyaçlarını karşılamak hukuk ve helal haram kuralları bakımından ona öz çocuk gibi değil bir din kardeşi sevgiye şefkate ihtiyacı olduğunu düşünerek ve ihtiyaçlarını karşılayarak muamele etmekle mümkün olacaktır.
Selam ve dua ile kalın…