ON BİR AYIN SULTANI RAMAZAN

DETSELİ MEHMET CEVİZ HOCA mehmetceviz69@hotmail.com

  Kur’an’ı Kerim’in indirildiği mübarek Kadir gecesini içerisinde barındıran Ramazan ayına kavuşmuş bulunmaktayız. Dünyaya,ülkemize, şehrimize, evlerimize misafir etmemiz ve layıkıyla ağırlayıp hasletlerinden istifade edip, bir Müslüman olarak gelecek  yılda kavuşmak üzere uğurlamak, islâmî görevlerimizdendir. Oruç hicretin ikinci yılı miladi 624 tarihinde şu ayetin nâzil olması ile: “Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakınmanız için oruç, sizden öncekilere farz kılındığı gibi, size de farz kılındı.”(Bakara suresi 183.ayet)farz kılındı. Diğer gönderilen ilahi dinlerde de oruç farz kılınmış ve farklı şekillerde oruç tutuluyordu. Örneğin bir gün oruç tutup bir gün tutmamak olarak bilinen Hz. Davut orucu olarak bildiğimiz Hz. Davut(a.s) orucu böyle tuttuğu için bu adı almıştır. Orucun Ramazan ayında tutulmasının nedeni  ise Kur’an ramazan ayında indirildiği için bu aya ulaşanların bu ayda oruç tutmaları inanan Müslümanlara farz kılınmıştır.

    Hicri takvim, ay takvimi olduğu için, dünya etrafında bir tam yıl dönmesi sonucu 355 güne tekabül eder. Dolayısıyla ay takvimi yani hicri takvim her yıl 10 gün önce geldiği için 33 yılda bir dönüşünü tamamlar. Otuz üç yılda tamam lanması vesilesiyle Müslümanlar, Ramazan orucunu  her günü ve her ayına ver her mevsime denk gelerek tutmaktadır. Bu da tüm mevsimlerde oruç tutmanın hazzı ve lezzetine ulaşılmaktadır. 

        Oruç; Allah’a ibadet niyetiyle, tan yerinin ağarmasıyla yani (imsak) vaktinden güneş batıncaya (iftar vakti) kadar yeme içme ve nefsi arzulardan Allah rızası için uzak durmaktır. Allah Resulü; “ Oruç bir kalkandır. Sizden biriniz oruçlu olduğu bir günde kötü söz söylemesin. Kavga etmesin. O’na birisi sataşır veya kötü söz söylerse, ‘Ben oruçluyum desin…”(Buhari, savm 9) buyurur. Dedikodudan uzak, fitneden uzak, riyakarlıktan uzak,  daima iyi niyetli olmak, samimi ruh halinde olmak ve kalp gözüyle hareket etmek gerekir. Oruçlu iken her saniyesini ibadet ruhuyla davranışlarımızı ruh halimizi beslememiz ve güncellememiz gerekiyor. Şuurlu ve kurallarını uyarak  tutulan oruç, insana huzur verir. Mazlumları, yoksulları ve ihtiyaç sahibi insanları düşünerek yapılan iftar ve sahur sofraları insan olduğunun ve Allah’a yakın bir kul olma bahtiyarlığının idrakına varır. Sahur ve iftar cemaatle kılınan teravih ve vakit namazları aileyi, mahalleyi ve toplumu birbirine bağlayıcı ve birleştirici ve farkındalık oluşturmaya en büyük imkan ve fırsat katmanlarıdır. Bireyleri ferdiyetçilikten, bencillikten ve bireyselliğe karşı kalkan olur. Sosyalleşmeyi ve topluma olan bağı güçlendirir. Samimi tutulan oruç kötü ve kötülük yapmak ve kötü olmaktan uzak tutar. Çünkü yüce Allah oruçla ilgili; “Ramazan ayı, insanlara yol gösterici, doğrunun ve doğruyu eğriden ayırmanın açık delilleri olarak Kur’an’ın indirildiği aydır. Öyle ise sizden ramazan ayını idrak edenler onda oruç tutsun. Kim o anda hasta veya yolcu olursa ( tutamadığı günler sayısınca) başka günlerde kaza etsin. Allah sizin için kolaylık ister. Zorluk istemez. Bütün bunlar sayıyı tamamlamanız ve size doğru yolu göstermesine  karşılık, Allah’ı tazim etmeniz, şükretmeniz içindir.” (Bakara suresi 185.ayet) Gerçek hasta olup bu mazeretler dışında, mazeret üretmek, oruç tutmamak için işi yokuşa sürmek, hem maddi hem manevi insanın kendine yapacağı en büyük ziyadır. Ramazan ayı, şeytanların zincire vurulduğu, cennet kapılarının sonuna kadar açıldığı, cehennem kapılarının sonuna kadar kapandığı bir zaman diliminden bahsetmekteyiz. Bu zaman diliminde, manevi kaynaktan gelen memba suyundan ahiret testimizi doldurma vaktidir. Bu hasletleri kaçıran gerçekten ziyandadır. Oruç ayı Ramazan da, bol tövbe etmeli, Kuranı bol bol    okumalı ve dua ve niyazlarda bulunmalıyız. Bu fırsatı kaçırmamalıyız. “Kim inanarak ve mükafatını Allah’tan umarak ramazan orucunu tutarsa, geçmiş günahları affolur.”(Buhari,38.) buyuran Allah Resulü; “Kişinin imtihanı (günahları) ailesi, malı ve komşusu iledir. Bu imtihanı namaz, oruç ve sadaka örter.” hadisiyle de hayırlı insan olmanın yöntemlerini bizlere aktarmaktadır. Yüce Allah(c.c) “Mallarını gece ve gündüz, gizli ve açık hayra sarf edenler var ya, onların mükafatları Allah katında dır. Onlara korku yoktur, üzüntü de çekmezler.” (Bakara suresi, 274.ayet) kelam  etmektedir. Sadaka ile ilgili olarakta Allah Resulü(s.a.v) şöyle buyurur. “Sadakanın en faziletlisi, ramazanda verilen sadakadır.”

        Nasreddin Hocamızın bir fıkrası ile yazımıza gelecek hafta devam etmek üzere bir virgülü tamamlayalım. Ramazan ayı bitiminde Nasreddin Hoca’ya sormuşlar. “Hocam acaba Ramazan  ayı bizden memnun kaldı mı? diye sorulan soruya Nasreddin Hoca her zamanki Bilge kişiliğiyle cevap şöyle cevap verir. “Eğer memnun kalmasaydı, her yıl 10 gün önce gelir miydi? ”diye cevap vererek taşı gediğine bırakır. 

     Rabbim Recep ve Şaban aylarını bizlere hayırlı ve mübarek eylediği   ve Ramazan ayına ulaştırdığı gibi 2025 yılı ramazan ayını da  hayırlı ve mübarek eylesin. Ramazan ayı bizlerden memnun ayrılması dilek ve temennisi ile Selam ve Dua ile Kalın…