Sadaka Taşları..
Sadaka:İslamın doğuşundan itibaren kullanılmış" Doğruluk ve gerçek olmak" anlamlarına gelen sıdk kelimesinin çoğulu 'Sadaka"kelimesi:gönüllü olarak dini ve insani vecibesini yerine getirmek için ihtiyaç sahiplerine yapılan yardım v.s anlamlarına gelir.
Bu yardımları yaparken çeşitli usül ve yöntemler kullanılır. En güzeli de yoksula yardım yaparken, onurunu kırmadan, incitmeden ulaştırmak en güzel davranış olacaktır.Allah(c. c) :
'Sadakaları açıktan verirseniz bu güzel bir şeydir.Fakat onları fakirlere gizlice verirseniz sizin için daha hayırlı olur."(bakara 271) Ayet bize nasıl davranmanız gerektiğini anlatır. En önemlisi, insanların gönlünü kazanmak sonrada ihtiyacını karşılamak olması gerekir.Hz. peygamberin (s.a.v)"Sağ Elin verdiğini sol Elin görmesin." nasihatına uygun olarak Ecdadımızın yoksullara yardımı ulaştırma yöntemlerinden biriside; ince ve nazik aynı zamanda yoksulun onurunu kırmadan uygulanan Sadaka Taşları, İnsanlık medeniyetine damgasını vuran yoksula ulaşım aracı olmuştur. Cami,tekke, medrese avluları;çeşme başları, üç beş semtin birleştiği köşelere; hasta ve muhtaç insanların barındığı binaların önlerine maddi ve nakdi ihtiyaçların konduğu, paranın uçup gitmemesi için madeni paraların tercih edildiği genellikle farklı boyutlarda ve farklı renklerde olmak kaydıyla tercihen beyaz taş ağırlıkta kullanılmıştır. İçi oyuk silindir şeklinde olan bu yapılara Sadaka Taşları adı verilirdi. Bu taşlara çeşitli isimler verildiği de rivayet edilmektedir.
Yukarıda saydığımız mekanların kapı girişlerinin yanına konan bu sadaka Taşlarına: genellikle karanlık basıp gece olunca sadakayı bırakan ve sadakayı alan kişilerin birbirinden haberi olmadığı;hiç kimse, kimden aldığını ve kime verdiğini bilmeden bu hizmetin gerçekleştiği Tarih kitaplarında anlatılmaktadır.İhtiyacı olanda ihtiyacı kadarını alır gerisini bırakırdı. Bu taşlardan hala ayakta olan bazı tarihi selatin dediğimiz camilerde bulunmaktadır.
Selçuklu’da bir hanedanın başlatmasıyla ülkenin her tarafına yayılmış ve Osmanlı Devleti de bu geleneği devam ettirmiştir. Zamanımızda ise bu uygulanmamaktadır. Uygulanması da zordur. Çünkü bırakın içindeki yardımı, taşın bile alınacağı endişe verici olmuş, bu uygulama ortadan kalkmıştır.
Yaşadığımız bu zamanda ise bu yardımlar farklı şekillerde uygulanmaktadır. Özel ve tüzel yardım kuruluşları ülke içi ve ülke dışında bir çok mazlum ve yoksullara yardım ulaştırmaktadırlar.Ülkemiz ve milletimiz için tüm mazlumlardan mükemmel diye bileceğimiz güzel dualar alınmaktadır. Bu hizmetleri hakkıyla yerine getirip çalışan ve mücadele eden her şahsa ve kuruluşa şükranlarımızı sunar Allah yardımcıları olsun.Allah gayretlerini artırsın diye Dua ediyoruz.Gerçek şu ki sadece maddi ve nakdi değil bir insanın sıkıntısını gidermekle aynı ecrin verileceğini;".. Her kim Müslüman kardeşinin bir ihtiyacını giderirse Allah da onun bir sıkıntısını giderir. Her kim bir müslümanın bir sıkıntısını giderirse Allah da onun(bu iyiliği) sayesinde kıyamet sıkıntılarından bir sıkıntısını giderir" Hadisi buna verilecek en güzel örnektir. Asl olan ‘’Balık yemeyi değil Balık tutmayı öğretmek’’ olmalıdır. Bazen öyle durumlar oluyor ki yardım alan insan,yardımın hep yapılacağını düşünerek miskinleşiyor. Yardımda bulunan da, yardım edilen şahsın bir dediğini iki etmemesi duygularına kapılması,yanlış yöntemlere tevessül etme sebebi olabiliyor.
Çıkarları uğruna zalimlerin;ülkeleri ve insanları yok ettiği bu zamanda,
merhametin, vicdanın ve insana verilmesi gereken değerin, nerdeyse yok olduğu;
medeniyetimizin yüz yıllarca insanlığa;'Yaratılanı severim yaratandan ötürü' düsturuyla hizmet etmiş olması;Bizlerde bu medeniyetin torunları olarak aynı duygu ve düşüncelerle insanlığa hizmet etmeye devam etmeliyiz."Sen iyilik yap, denize at, Balık bilmezse Halık bilir" ata sözü parolasıyla bıkmadan usanmadan, engeller çıksa da devam etmek her Müslümanın görevi olmalıdır.
Üç ayların içinde bulunmakta ve Ramazan-şerife doğru yol almaktayız.Ekonomik olarak sıkıntılı zamanlar geçirdiğimiz şu günlerde, durumu iyi olan kardeşlerimizin;Allahın emri olan zekatlarımızı sadaka ve hayırlarımızı, ihtiyacı olan akrabalardan başlamak üzere "malımızın sadece bekçiliğini değil" ekmeğini bölüşerek" yiyebilmesini bilmeli, ahiret azığımızı doldurmaya çalışmalıyız. Gerçek ihtiyacı olana verelim. Gerçek ihtiyaç sahibi insanlar onurlu olurlar isteyemezler bizim onları bulmamız gerekir.
Şuna da dikkat etmeliyiz ki,ihtiyacı olmadığı halde dilenmeyi alışkanlık haline getirenlere yardım edersek ikinci üçüncü ve ya daha fazla dilencinin yetişmesine imkan sağlamış oluruz ki bu da çok büyük bir vebal olduğunu unutmamalıyız. Allah resulü(s.a.v)"Servetini artırmak için dilenen istediği az yada çok olsun kor ateş dilenir."diye ifade eder.
Dünya da bir insanın elde edeceği en güzel mutluluk, ihtiyacı veya sıkıntısı olan bir insana yapılan yardımdan sonra, yüzündeki tebessüm ve o sevindiği anı görmektir.Bu sevinci görebilen insan ise kalben mutmain, gönlüne sekinet zuhur edecek ve insan olmanın; derin duyguları, iliklerine kadar hissedecektir.
İnsan olmak: dünyanın neresinde olursa olsun ; bir mazlum, bir mağdur ve çaresiz birilerini görüp duyduğu zaman;mahzun oluyorsa, üzülüyorsa, hicab duyuyorsa insan olma erdemine ermiş demektir.
Allah bizleri duyarlı insan kılsın. Empati yapabilmeyi, en azından, mazlumlar ve yoksullar için dua edebilme mahareti versin…..
,