Safer Ayına Uğursuz Demek Cahillik Değilse…!!!
Safer ayı Kameri-Hicri takvimin Muharrem ayından sonra ikinci ayıdır. Safer kelime olarak; boşluk, sarı ve sarılık gibi anlamları bulunmaktadır.Aynı zamanda karın da yaşayan kurtçuk gibi farklı anlamı da bulunmaktadır.Ne yazık ki yazılı kaynaklardan ziyade kulaktan duyma bilgiler, insanlar ve toplumlar tarafından daha çabuk benimsenerek din diye yaşanabiliyor.Yazılı kaynakları ya işin uzmanı yada çok az insan okuyup araştırıyor.Sahih bilgileri toplumun tabanına yaygınlaştırma yapılamıyor. Okuma kültürümüz olmadığı için her duyulan doğru bilgi kabul edilip yaşana biliyor.Doğru bilgiler tozlu rafların içinde mahzun mahzun okuyucuyu hasretle bekliyor.
Değerli okur kardeşlerim.! Safer Ayına uğursuzluk denme sebebi yukarıda ifade edildiği gibi cahiliye döneminden kalma yanlış inanç tan kaynaklanan anlayışlardır. Onlara göre bu ayda umre yapmanın büyük günah olduğuna inanmaktadırlar.Bu ayda yapılan evliliklerin uzun ömürlü olamaya cağı,başlanan işlerin sonuçsuz kalacağı gibi saçma sapan anlayışları uygulamaktaydılar.Haram aylardan Muharrem ayının ardından gelen Safer ayında; Araplar bu ayda savaşa çıktıklarından dolayı evleri boş kaldığı veya saldırdıkları evlerin eşyasını alıp boşalttıkları için bu aya Safer adını koymuşlar.
Diğer taraftan veba salgınının bu aya denk geldiği, bu hastalıktan dolayı yüzlerin sarardığı,Bazı kaynaklarda ise ticaretin bol olduğu ve insanların nerdeyse geçim kaynağı olarak gördükleri,Yemen'de kurulan Saferiyye panayırı ile ilişkili olabileceğidir. Panayırı kaçırmak insanların bir yıl aç ve sefil kalacağı inancı hakimdi. Bunun yanında yıldızların bir çok konuda hakim olduğuna inandıkları batıl inançları mevcuttu. Yağmuru yağdıran,istedikleri zaman insanları cezalandıran varlıklar olarak görüyorlardı. Cahiliye döneminde büyücülük ve falcılık hayatlarında büyük etkisi olduğuna dair rivayetler mevcuttur. Kuşların sağ yada sol tarafında uçtuklarında uğur veya uğursuzluk tahminlerinde bulunmaları hastalık veya tabii olayları bazı varlıklara atfetmeleri diğer taraftan tabiatta bulunan bazı varlıklara kutsallık atfetmeleri gibi hurafeler bulunmaktaydı. Cahiliye dönemin de salgın hastalıkları bilinçli varlıklar gibi değerlendirmeleri, sanki insanlara musallat olan lanetliklermiş gibi düşüncelere sahiptiler. Cahiliye dönemine ait birçok uygulanan hurafeler aklı başında olan bir insanı dahi hayrete düşürecek kabul edilemez inançları mevcuttur. Örneğin öldürülen bir insanın intikamı alınmadığı takdirde, başından çıkan bir kurtçuğun veya ölüden tecessüm eden bir Baykuşun günlerce mezarı başında beklediği düşüncesindeydiler. Bir kişinin Safer ayında hastalanmasına, karnında bulunan bir yılanın yol açtığı düşüncesiyle hareket ederlerdi.Safer'in insanların ve hayvanların karnında bir ağrı olduğuna bunun başkalarına da bulaştığına inandıkları rivayet edilir. Hac aylarında umre yapmayı çok çirkin olarak gördükleri ifade edilir. Peygamberimiz diğer anlatılan bütün batıl inançları reddettiği gibi bunu da reddedmiş, Umrenin herhangi bir vaktinin olmayacağını, hac ile umrenin bir arada yapılacağı helal kılındığını bildirmiş bu yanlış anlamaları ortadan kaldırmıştır.
Değerli okur kardeşlerim. Böyle bir ortamda, en son peygamber olarak gönderilen ve risaletini bu cahiliye toplumunun içinden çıkarak sürdürmüştür.Nelerle mücadele ettiğini, ne zorluk ve sıkıntılara katlanarak dinimiz İslamı anlatıp, tebliğde bulunduğunu,varın siz düşünün. Peygamberimizin mükemmel bir hayat yaşadığı,biz müslümanlara saf ve temiz kaynaklarla bu dini bize ulaştırdığı halde, hala Hurafe ve bidatlarla meşgul olan müslümanların; Hurafe ve bidatlara önem verip doğruları görmezden gelmeleri ya cahillikten veyahutta hurafelerin getirisinden faydalanması olarak görmek gerekir. Geldiğimiz iletişim çağında bile cahiliye dönemini aratmayacak hurafe ve bidatlara saplanıp kalan Müslümanları görmek ne kadar üzüntü verici bir durumdur. Bu yanlışlıkları gidermek için müslümanlar İslâm tarihi boyunca Safer ayından uğursuzluk yaftasını silmek için çok mücadele etmişler, Saferü'l-Hayr ya da Saferü'l -Muzaffer demişlerdir. Tüm bu bidat ve hurafelere karşı Allah Resulü hadisinde;" Hastalıklar mutlaka bulaşır diye bir kayıt yoktur. Ölüler intikamları alınsın diye kabirleri başında baykuş kılığında beklemez. Yıldızlar yağmur yağdırmak kudretinde değildir. Hastalıklarının sebebi karınlarınızın içinde peyda olduğunu düşündüğünüz yılanlar değildir." buyurmuştur. Salgınların birer hastalık olduğunu söylemiş, Bu tür hastalıkların yayılmasına karşı kendi döneminde tıbbi yönden, temizlik yönden ve hijyenik yönden, örnek teşkil edebilecek tedbirler almıştır.
Peygamberimiz;"Safer ayının uğursuzluğu diye bir şey yoktur."(Buhari tıp 19)Böyle anlayışları dinimizde olmadığı(Ebû Davud tıp 24) de ifade edilir ve Hurafe olarak bildirilir. Safer ayı diğer ay ve günlerden hiç bir farkı olmadığıdır. Hz peygamberin mutad yaptığı gibi dua ve ibadetler bu ayda da aynen devam edilmesidir. Safer Ayına dair her hangi bir dua ve ibadet yoktur.
Hacı Bektaşi Veli derki;"
" Dervişlik hırkada tacda değildir.
Hararet nardadır sacda değildir
Her ne arar isen kendinde ara." sözüyle ifade etmiş bende acizane küçük bir dize ile katkıda bulunmak istiyorum.
Kurtuluşu Bid'at da Hurafede arama
Yaşayacaksan İslamın doğrusunu yaşa
Huzur da cennette bundadır yolunu şaşırma
Niyetin doğruyu bulmak ise doğruda ara
Velhasıl! uğursuzluk diye birşey yoktur. Safer ayı da Uğursuz değildir.
Hayırlı dua eder hayırlı dualarınızı bekleriz….
(Kaynak; Diyanet yayınlarından)