YENSİN İÇİLSİN GARDAŞIM LAKİN, KORKUNÇ İSRAF VAR !

DETSELİ MEHMET CEVİZ HOCA mehmetceviz69@hotmail.com

Özellikle sıcak yaz aylarında israf hat safhaya ulaşmaktadır. Tatil yapılan otellerde herşey dahil havasında yapılan, 'parasını verdim nasıl olsa' düşüncesiyle yiyeceği kadar almayıp bırakılan yemekler, düğünlerde yapılan israflar, davetlerde yapılan israflar,evlerden çöplere atılan her türlü yiyecekler, hoyratça yapılan kamu harcamaları,nasıl olsa parasını ben ödüyorum diyerek elektrik, su gibi boşa harcamalar, gıda, enerji, ulaşım, zaman ve daha birçok kalemde israfları sayabiliriz. İstatistiklere baktığımızda; Birleşmiş milletlerin araştırmasına göre ülkemizde yılda 18.1milyon ton gıda israfı yapılmaktadır.Bunun %42 si evlerden çöpe giden yiyecekler den oluşmaktadır. İsrafta dünyada 193 ülke içerisinde 16. sırada olduğu ilan edilmiştir. Her gün 4.9 milyon adet ekmek  çöpe atılıyor. Sebzelerin %50 si israf edilmektedir. Tüm bunları göz önüne aldığımızda, israfın haram olduğu;"Akan nehirde dahi abdest alırken israf etmeyin" diyen bir dinin mensubu olduğumuz Müslüman bir toplumda  israfın korkunç boyutlara ulaşması, şahsen bir insan ve müslüman olarak hicab duyuyor ve üzülüyoruz. Şimdi Allah(c.c)'ın  Müminlere emrini ve Resulü olan Hz. Peygamberin tavsiyelerine bir kulak verelim. '"Ey Adem oğulları! Namaz kıldığınız, ibadet ettiğiniz her yerde temiz ve güzel elbiselerinizi giyin. Yiyin, için fakat israf etmeyin.. Çünkü Allah israf edenleri sevmez." (Araf/31). Allah Resulü;Yere düşmüş bir ekmek parçasını görünce onu aldı ve;"Ey Aişe nimetin kıymetini bil.Çünkü şu ekmek bir toplumdan nefret edip kaçtı mı bir daha ona dönmez…'Allah birçok Ayetinde şiddetle israftan kaçınmamızı emrederken, Allah Resulü hayatında tatbik ederek bizlere örnek olmuş, sıkça israftan kaçınmamızı tavsiye etmiştir.Hal böyle iken müsrif insanların ahiret korkusu yok mu.? Neye ve kime güvenerek bu haramlar işleniyor.? anlaşılır gibi değil. Bu müsrif olan İnsanlara para gökten zembille mi iniyor.? Ülkemizde olsun, Dünyada olsun,o kadar yoksul insan varken bu israfı yapmak, maalesef onlara insani vasıflarını yitirmiş mahluklar diyebilirriz. Eskiden mısırda Firavunlar, karınlarını tıka basa doyurur, tekrar boğazlarından çıkarma yolu ile mideleri boşaltırlar, tekrar ziyafet çektikleri,tarihi sayfalarda anlatılmak tadır.Müsrif olan ve kul hakkı yiyen insanların Firavunlardan  farkının olmadığı bilinmiyor mu.?Şimdi israfın Dinen ve İlmen ne anlama geldiğini  izah etmeye çalışalım. 

 İsraf:sözlükte“haddi aşma, hata, cehalet, gaflet” gibi anlamlara gelen seref kökünden türetilmiş olan israf genel olarak inanç, söz ve davranışta dinin, akıl ve ya örfün uygun gördüğü ölçülerin dışına çıkmayı, özellikle mal veya imkanları meşru olmayan amaçlar için saçıp savurmayı ifade eder. İsrafla seref arasında ayrıma giderek birincisine “haddi aşmada ifrat”, ikincisine “tefrit” anlamını verenler olmakla birlikte genellikle her ikisi de aşırı inanç, tutum ve davranışlar için kullanılmaktadır. İsrafçı kişiye müsrif denir. Dinin, adetlerin ve insanlığın gerekli kıldığı yerlere gerekli gördüğü ölçüde harcamak cömertlik, bu ölçülerin altına düşmek cimrilik, bunların üstünde harcamada bulunmak ise israftır.Bir kısım ayetlerde ise kişinin kendine ait veya sorumluluğu altındaki mal ve imkanları gereksiz yere harcamasını ifade etmektedir (Nisa suresi 6. ayet, Furkan suresi 67) İsrâ sûresinin 27. ayeti münasebetiyle tebziri “Allah’ın verdiği malı isyan sayılan yerlere harcamak” şeklinde açıklamıştır. israfı,harcamanın niceliği, tebziri ise niteliğiyle ilgili görür. Buna göre doğru yerlere de olsa haddinden fazla harcamak israf, miktarı ne olursa olsun yanlış yerlere harcamada bulunmak tebzirdir.Maddi ve manevi imkanları Allah’ın insanlara bağışladığı birer emanet sayan İslam dini, bunları Allah’ın rızasını kazanmaya ve insanlara mutluluk getirmeye elverişli yerlerde kullanmayı emreder. İçki, kumar, Faiz,fuhuş, rüşvet gibi içtimai ve ferdi zararlar doğuran hususlarda yapılan harcamaların açık hükümlerle yasaklanması yanında,insanların tutkularını kamçılayan, toplumda kıskançlık doğuran gösteriş tüketiminin yasaklanması veya hoş karşılanmaması da aynı gerekçelere dayanmaktadır. Dinen haram kılınan maddelerle lüks sayılanların tüketimi israf olduğu gibi helal kabul edilen maddelerin günün icaplarına göre ihtiyaçtan fazla tüketimi de haram veya mekruh sayılmıştır. Bir kimsenin borçlu iken verdiği sadaka İade edilir. Ahlak kitaplarında, bu durumda insanın nefsani arzularının yerine aklının ve vicdanının sesine uyarak hareket etmesi öğütlenir Kur’an’da bir yandan müsrifler kötülenip israf reddedilirken öte yandan sefihlerin hacir altına alınması (Nisa suresi 5 ayet), mallarının kendilerinin ve kamunun yararına çalıştırılarak çoğaltılması yoluna gidilmesi istenmektedir İslami anlayışa göre beşeri ihtiyaçlar sınırlıdır; arzu ve ihtiraslar ise sınırsız olup salt nefsani arzuların tatmini için yapılan aşırı tüketim israftır. İsraf yasağı temeli üzerinde oluşan İslami üretim tarzı vatandaşların gıda, barınak, giyecek, eğitim, sağlık, güvenlik, ulaşım, haberleşme gibi ihtiyaçlarını karşılamayı hedefler. Üretimi yönlendiren şey fert ve kamu yararıyla kayıtlı olan tüketimdir.  
    
   İslam’da hedef insanın kemalidir; buna ise tüketmekle değil daha erdemli olmakla ulaşılır; erdemle tasarruf arasında olumlu bir ilişki bulunduğu muhakkaktır. Lüks tüketimin yaygınlaşma temayülü göstermesi bir yandan savurganlığı daha da arttırırken öte yandan sosyal dengeyi bozar. Ayrıca lüks tüketim dışa bağımlı bir ekonomide ithalat artışına, döviz kaybına, dış ticaret ve ödemeler dengesinin açık vermesine, dış borçlanmaya, devalüasyona, yerli üretimin sıkıntıya düşmesine ve enflasyonist baskılara yol açar. Diğer taraftan müsrifin lüks tüketim alışkanlığı, imkanı kıt olanlarda öfke ve kıskançlık doğurarak sosyal huzursuzluklara sebep olur.Aşırı derecede masraflı ve gereksiz ambalajlama, pazarlama, reklam ve moda faaliyetleriyle tüketim sürekli olarak kamçılanır. Aşırı tüketim bir yandan doğal kaynakların israfına yol açarken öte yandan çevre kirliliğine de sebep olur. Milletler, ferdi israf sebebiyle olmasa bile kamu sektörün deki israf, ve yanlış yönlendirme yüzünden yoksullaşabilir. Bundan dolayı devlet gelirleri lüks kamu harcamaları, aşırı kadrolaşma veya karşılıksız yüksek ücretlerle israf edilmiş olur. Tasarruflar, müsriflerin lüks tüketim mallarına duydukları isteğin tatminine harcanır ve sermaye miktarını arttırmak için kullanılmazsa iktisadi gelişmeyi engeller. Çünkü sermaye tasarrufla artar, israf ve kötü kullanımla da azalır. Ülke gelirinin önemli bir kısmı üretken olmayan kesimlere tahsis edilirse gerçek üreticilerin geçimi zorlaşır. İnsan, elindeki her türlü imkanı meşruiyet sınırları içinde kullanmakla sorumlu dur. Bu husus âhirette, insanoğlunun, zaman, servet, işgücü ve ilim gibi kaynakları nasıl kullandığından mutlak  hesaba çekileceğini bilmesi  gerekir.Artık her türlü israftan kaçınıp tasarrufa yöneleceğiz değil mi.?

Selam ve Dua ile kalın…