OKUMAK
Uyandığımız her yeni gün kahvaltıyla başlıyor ve karnımızı doyuruyoruz. Bir şeyler izleyip önce gözümüzü doyurup ve dinleyerek kulaklarımızın pasını attığımız doğrudur. Her bir uzvumuz bu kadar açken doyurmaya ne çok emek veriyoruz, peki ya ruhumuz? Evet,
ruhumuzun bize ne söylediğinden haberimiz var mı? Bilmiyoruz ve bileni de bilmiyoruz.
Gönül sesimiz ile sorgulama devam ediyor...
Kitap okuyor muyuz ve buna ne çok ihtiyacımız olduğunun farkında mıyız? Değiliz tabii ki. Farkında olanlar azınlıkta. Yemek yerken tat alıyoruz, güzel kokusu gelince karnımız doyuyor ve keyif alıyoruz. Müzik dinlerken kulaklarimız bize yardım ediyor. İzlerken ve okurken gözlerimiz... Peki okurken hem lezzet, hem tat, hem koku alıp aynı zamanda tüm uzuvlarımıza minnettar olduğumuzu biliyor muyuz? Hayır. Okuduğumuz kitapların şiir, roman, dergi ve gazeteler vs. bizi hem ruhen hem bedenen doyuruyor oluğunu biliyor muyuz? Bilmiyorum.
Yani insan dediğimiz makinanın butün parçaları birbiriyle eş zamanlı çalışıyor. Okurken pas ve kir kalmıyor. Kireçler sökülüyor...
Bakış açımızın, empati yeteneğimizin geliştiği ve sabır etmenin kıymeti merdiven çıkar gibi biraz yorulacağımızı var sayarsak, varılan kapının ardında eşsiz güzelliklerin bizi beklediğini biliyor muyuz. Gidince ancak fark edebiliyoruz. Kapı gıcırdayınca yağ süreriz değil mi? O halde biz kendi gıcırdamamıza neden kulak tıkayıp ölü bir hayata boyun eğiyoruz? Sorular sorular!
Okumamız gerekmiyor mu? Bence ruhumuza en güzel besin kaynağına kitap okumak ile başlamak gerek.
O halde gelin bugün baslayalım, olur mu? Olur dediğinizi duyar gibiyim. Mürekkep kokan dükkanları gezelim. Herkese yarasına merhem olacak, yarasını saracak ve bedenine şifa olacak kitaplar alalım. Ruhumuza şifa bedenimize katık olsun. Yarasın bahar açsın, yüzümüzde tebessüm hiç eksik olmasın. Hiç eksik olmasın ki baharımızın kokuları yakınımızdaki uzaklardan ve uzaklardaki içimizden duyulsun. Aşk olsun, şifa bulsun.