Etkili iletişim ve İnsan İlişkileri
Bugün Kendimi Tanıtmak ve İletişimden Bahsetmek İstiyorum
Antalya Akseki doğumluyum İlk, orta ve liseyi Konya’da okudum ve son 16 yıldır Bursa Mudanya’da yaşasam da Konya ile bağlantım devam ediyor.
ODTÜ Eğitim Fakültesinden 1982 yılında mezun oldum.
PDR Lisansüstü, “Uzman Aile Danışmanlığı” ve NLP Trainer programını tamamladım.
“Ailemiz ve Biz” ve “İletişim Kurabilir miyiz?” iki kitabım yayınlanmıştır.
Üçüncü kitabım “Çanakkale Zaferi, Milli Mücadele ve Cumhuriyetimiz” yakında yayına hazır olacaktır.
Seminer Konu Başlıklarından Bazıları
-İletişim ve İnsan ilişkileri
-Duygu Kontrol ve Rahatlama Teknikleri
-Beden Dili ve Mikro Beden Dili.
-Aile İçi İletişim, Eş Seçimi, Evlilik Süreci vb
-Sınav Kaygısı, Öfke Kontrol, Stres Yönetimi
-Diriliş Destanı, Çanakkale Zaferimiz
Neden Mudanya’yı Seçtim?
Mudanya, İstanbul’a feribot ile 75 dakika, Bursa’ya 30 km mesafede olması, nostaljik görünümü, korunmakta olan cumbalı ahşap evlerin olduğu sokakları, yüzlerce yıllık zeytin ağaçları, dünyaca ünlü incirleri, balık lokantaları, iyot kokulu deniz havası ılıman iklimi ile şirin bir ilçedir.
İşim gereği bazı aylar günü birlik İstanbul yolculuklarım olmaktadır.
“İstanbul’da yaşam kaosundan kurtulmak, İstanbul’da yaşamadan, İstanbul’u yaşamak” derler buralarda.
Ancak 2005 yılında Konya’dan taşındığımda, Mudanya ilçe nüfusu 30 bin civarı iken şu an kış nüfusu 95 bin, yaz nüfusu 130 bin civarındadır. Bu hızlı artışın en temel nedeni 2014’lü yıllarda yüzlerce yıl korunmuş olan zeytinliklerin imara açılmasıdır.
İstanbul kökenli popüler inşaat firmalarının yamaçta yer alan çoğunluk deniz manzaralı zeytinliklerini iştahla yağmalaması nedeniyle betona boğulma sürecini yaşadık.
Sonuç ise betonlaşmaya bağlı kısmi nem artmasıdır. Ancak yine de nem oranı güney kıyılarımız gibi boğucu değildir.
Buranın meşhur kuzey doğudan sık esen poyraz rüzgarları havayı serinletir. Tepede yer alan evlerin balkonlarında en sıcak temmuz geceleri dahi ceketsiz oturmak zorlaşır. Bursa’nın kara iklimine karşı, Mudanya iklimi, İstanbul gibi ılımandır.
Bugün üçüncü yazımda kendimden ve yaşadığım yerden bahsetmeyi uygun gördüm. Yazılarımın içeriği genellikle mesleki konular, yakın tarihimiz vegüncel konular ile ilgili olacaktır.
Bugün özet olarak değineceğim iletişim konusunu, sonraki haftalarda birçok konu içerisinde ele almaya devam etmeyi düşünüyorum.
Etkili iletişim ve İnsan İlişkileri
Eğitimci, Yazar, Aile Danışmanlığı ve ticaret ile geçen yaklaşık 40 yılda gözlemim o dur ki, ortaklar, müşteriler, öğrenciler, eşler, kardeşler arkadaşlar arasında en kaotik sorunlar, güçlü iletişim becerileri sayesinde kolayca çözülebilirken, en basit sorunların kaosa dönüşebilmesi iletişimin sağlıksız oluşuyla ilgiliydi.
Adliye raflarında yığılmış dava dosyalarının yarıya yakını sorunlu iletişim ile gelişen sağlıksız ilişkilerin kavgayla bitmesi çözümsüzlük üretmesinden oluşuyordu.
Güçlü romantik duygularla ve aşkla başlamış evliliklerin çok çabuk tükenebilmesine karşın bazen de görücü usulü ile başlayan evlilik sürecinde sağlanan sağlıklı iletişim sayesinde saygı, sevgi ve güvenden yeni bir aşkın doğabildiğini gözlemledim.
En mutlu, başarılı ve güçlü insanların ortak noktası güçlü iletişim becerilerine sahip olmalarıydı.
İletişimin en önemlisi kendimizle olanıydı. Kendisini tanımamış, kendisiyle çatışmalı olanın diğerleriyle de sağlıklı iletişim içinde olması beklenemezdi.
Kendisini seçemeyenin eşini seçmesi zordu.
Konu başlığımız olan “etkili iletişim ve insan ilişkileri” için ilk adım kendimizi tanımamız ve kendimizle aramızın düzelmesi gerekecek.
Kendimizle olan sağlıklı iletişim için, kendimizi tanımak adına duygusal kalıplarımızın ne olduğunun farkına varmak önemlidir.
Yani hangi olaylar karşısında korku, üzüntü, öfke, kaygı ve sevinç duygusu yaşarız. Kırmızı çizgilerimiz, güçlü ve zayıf yönlerimiz nelerdir? Düşünce hatalarımızın ve zor yönlerimizin farkında olmamız gerekecek.
Bu anlamda haftada birkaç gün yada her gün sonunda ortalama 15-20 dakika süresince gün boyunca yaşadığımız olaylar karşısında hangi duygu ve düşünceler içine girdik. Bizi en çok korkutan endişelendiren öfkelendiren üzen sevindiren olayların not alınması zamanla kendimizi daha iyi tanımamıza neden olabilecektir.
Bu sayede bizi, bizimle tanıştıracak, bize rehberlik edecek duygularımızı tanıdıkça kendimizi daha iyi tanımaya başlayacağız. Kendimizi tanıdıkça diğer insanları daha iyi anlamaya başlayacak ve duygusal zekamızartmaya başlayacak.
İletişimsizlik ve sonuçları
Yapılan araştırmalar iletişimin insan sağlığı üzerinde etkisinin olduğunu göstermektedir. İnsanların birbirleriyle konuşamaması, dinlenilmemesi ve anlayamaması sadece bir iletişim sorunu değil, sağlığımızı da etkilemektedir.
ABD’de Boston üniversitesinde yapılan bir çalışma eşlerin birbirleriyle iletişim kuramaması, sorunlarını içlerine atması onların ölüm risklerini 4 kat arttırdığını göstermiştir.
Kardiyoloji uzmanı Metin Okuyucu tarafından yapılan “Kalp Hastalıkları, Ölümler ve Evlilik” adını taşıyan bir araştırmada, eşleriyle sorunlarını tartışmayanların ölüm risklerinin arttığı ortaya çıkarılmıştır. Bu araştırmaya yaşları 18-78 arasında 2 Bin erkek ve kadın katılıyor. Araştırmada ortaya çıkan gerçek; “Eğer kadın evine iş sorunlarını taşıyor ve anlatıyorsa, erkeğin kalp hastalığına yakalanma riski 2 kat artıyor. Buna karşın kadın sorunlarını eşiyle tartışmıyor ve içine atıyorsa herhangi bir sebeple ölüm riski 4 kat artıyor”
Yapılan Araştırmalar; üniversite yurdunda kalan oda arkadaşları üzerinde yapılan bir araştırmada, gençler birbirlerinden ne kadar hoşlanmıyorlar ve iletişimlerisorunlu ise o kadar fazla soğuk algınlığı ve gribe yakalanmaya yatkın olduklarını ortaya çıkarmıştır.
Duygu ve DüşüncePaylaşımı Önemlidir.
Yaşanılan kötü şeylerin paylaşılması olumsuz duyguları azaltırken, olumluların paylaşılması ise olumlu duyguları daha da artmasını sağlar.
Yakınını kaybeden kişiye yapılan bir taziye ziyareti onun acısını azaltır ve hayata bağlarken, düğün, nişan ve mezuniyet gibi güzel günlerin de insanların yanında olmak, sevincine ortak olmak, onların mutluluklarını daha da arttırır.
Kendimizle Olan İletişimimiz.
İletişime ek olarak insanların iç dünyalarını ortaya koyan şiirler, resimler ve yazılar onları rahatlatır. İnsanın içindekileri birilerine anlatamıyorsa, mektuba dökmesi onun için terapi niteliğindedir.
İnsanın en büyük ihtiyacı anlatmaktır; anlaşma olmasa
da“anlaşılıyorum”duygusunu yaşamasıdır.
En mutlu insanlar hem çevresi hem de kendisi ile sağlıklı iletişim kurabilenlerdir.