32 Hastalığımız Var Yarısı Boğaz,Yarısı Ayaz
İnsan hayatı boyunca bazı hastalıkları taşır. Hatta anne karnında başlar bazı kalıtsal hastalıklar. Kalıtsal hastalıkların çoğu anneden genetik olarak geçer. Genetik geçişlerde bile yine annenin şeker hastalığının çocuğa geçmesi mesala annenin boğazındandır. Anneye de annenin annesinden geçer çoğu zaman.
Yüksek tansiyon, şeker, kalp damar hastalıkları, obezite, inme, beyin kanaması, göz hastalıkları, karaciğer yetmezliği gibi çoğu hastalıkların ilk adımı boğazla başlar.
Tuzlu, yağlı, şekerli ve çok hamur işi tüketen insanların iç organlarını iflasa getirmesi boğazdandır. Her şey gibi yiyeceğin fazlası bütün organlarımızı iflasa götürür.
Yarısı ayaz dediğimiz hastalıklara da gelince, hem soğuk hem acı çekmek anlamında. Soğuk ve üşütmekle başlayan hastalıklar o kadar çok ki.Romatizma, bronşit, astım, sinüzit, bağırsak bozuklukları gibi.
Ayaz kelimesinin bir diğer anlamı da, gelen hastalıklar adına acı, üzüntü, keder anlamında kullanılıyor. Ağacı kurt yer, insanı dert.
Kurt kışı geçirir de,yediği ayazı kendi bilirmiş…
Bir diğer anlamda üzüntü de insana hastalığı taşır. Ölüm gibi, ayrılık gibi. ‘’Acı çor getirir,çor da ölüm. Burada kullanılan ‘’Çor’’ kelimesi hastalık anlamındadır.
Bana göre 32 hastalığın yarısı boğaz, yarısı ayaz ise, ayazın bir yarısı da insandır. ‘’Dağ adamı dağ adamı,hasta eder sağ adamı’’ diyen atalarımız yanılmış olamaz.
Düşünsenize dağ insanı, edep bilmez, adap bilmez, görgü bilmez, görenek bilmez. Sizin ne kadar iyi bildiğinizin de bir önemi kalmaz. Mevlana’ nın sözünde olduğu gibi .’’Ne kadar iyi bilirseniz biliniz, bütün anlatacaklarınız karşınızdaki insanın anlayabileceği kadardır.’’ Anlattığınız halde anlamayan insan yüzünden de hasta olmanız kaçınılmazdır.
Sağlıklı olmak, servet sahibi olmaktan iyidir. Her şeyin başı sağlık. İnsan sağlıklı olmadıktan sonra, dünya kadar malı olsa ne fayda. Ünlü iş adamı Vehbi Koç hastalığından dolayı yiyemiyordu bile. Sakıp Sabancı oğlunun engelli olmasından dolayı,bir televizyon programında ağlayarak şöyle demişti.’’ Çok param var ama oğluma bir ayakkabı alıp giydiremedim’’ bu söz içindeki acının dışarı vurumuydu.
Evet can boğazdan gelir ama aynı zamanda da boğazdan gider. Hastalık gelmeden sağlığın kıymetini bilmek adına yiyeceğin ve üzüntünün dengesini insanın kurabilmesi lazım. ‘’Baş sağlığı, dünya varlığıdır.Sağlıklı bir insansanız eğer dünya sizin.”
Sağlam kafa, sağlam bedende bulunur.İnsan bedeni çöp kutusu değildir. Elimize geleni yemek, günün hangi saati olursa olsun sürekli atıştırmak, yiyeceklerde ölçü bilmeden yemek hastalıkların nedenidir.
Her türlü acının süresi vardır. Hatta ölümün bile acımak için süresi vardır. Anneye, babaya, evlada, komşuya gibi. Bu süreyi aştığınız ve hayatınızı acıya endekslediniz mi hastalık gelir kapıyı çalar.
Boğazınıza döst demeyi biliniz,ayazın da dozunu ayarlayınız.Sizi anlamayan ya da anladığı halde anlamamış gibi yapan dağ insanlarından da aralaşınız.
Hastalık atla gelir,yaya gidermiş,sağlıklı yıllarınız olsun…..