Beyin Çürümesi (Brain rot)
Oxford Sözlüğü, 6 aday sözcük arasından 37 binden fazla kişinin katılımıyla yılın kelimesini olarak "beyin çürümesi"ni (Brain rot) seçti
Yılın kelimesi seçilen yılın kelimesi. Bana kalırsa gelecek yıl da ‘’İnsanın yok oluşu ‘’ gibi bir sözcük seçilirse hiç şaşırmayınız zira çürüyen beyinden geriye kalsa kalsa yok olan insan kalır. Peki beyin çürümesi dedikleri nedir ?
Beyin kaslarla çalışan bir organ, elbette çalışarak sağlıklı kalacak ama nasıl. Uzmanların açıkladıklarına göre beyin ıvır, zıvır küçük videolar, reklamlar, yani bizlere sosyal medya da ne dayatılıyorsa, önümüze ne sunuyorlarsa ona bakmak diye açıklanıyor.
Ben ce bu açıklamalardan daha fazlası var bizlere dayatılan. Sosyal medya dan, bir beyaz eşyaya baktınız, modeline, fiyatına filan. Aylarca önünüze beyaz eşya modelleri geliyor. Ve ya bir türkü videosu tıkladınız dinlediniz, aylarca önünüze türkü siteleri geliyor. Varsayalım kredi kartıyla alışveriş yaptınız, ödediniz ücreti çıkacaksınız mağazadan ama ne mümkün, telefon numaranız diyorlar. Vermek istemiyorsunuz ama bu da mümkün değil, efendim telefonunuza kod gelecek onu söylemeniz gerekiyor efendim diyor çalışan görevli. Aradan daha bir saat geçmeden, mağazanın reklamları düşüyor mesaj kutunuza. Dijital çağın kuşatması altında beyin çürümesin de ne yapsın ki.
Yetmişli yılların bir şarkısı vardı. Söz ve müziği Şanar Yurdatapan’a ait olan, Melike Demirağ’ ın söylediği.
Uyu sayın seyirci uyutayım seni/ renkli mekli filmlerle sinamaskop filmlerle avutayım seni, uyu yavrum uyutayım seni, Uyu yavrum uyutayım seni, masallarla, ninnilerle büyüteyim seni/ uyu sayın okuyucu uyutayım seni, kuponlarla, muponlarla avutayım seni, çekilişlerle, mekilişlerle avutayım seni/
O yıllardan bu yıllara geldiğimizde değişen bir şey yok. Gerçeklere verilecek en büyük tepki yok sayarak uyuşmaya başlamaktır. Avutulan insan önüne ne geliyorsa ona bakmaya devam ediyor. İnsan yaşamında en kıymetli yerde olan zaman, boş işlerle akıp gidiyor. İnsanların ellerinde bir cep telefonu, telefonla yatıp, telefonla kalkıyoruz. Okul hayatında, iş hayatında, çalışmayanların hayatında, dağda, kırda bayırda her yerde cep telefonu var.Beynin başı dönmesinde ne yapsın.Zihin kirlendikçe tembelleşecek, tembelleştikçe dikkati dağılacak, doğru bilgi ve öğrenmeye odaklanamayacak. Üstelik beynimizin bir depolama alanı var, onu boş vidyo ve şeylerle doldurduğumuzda ‘’Ben çöplük değilim ‘’çığlık atacak değil. Siz kendiniz, kendi beyninizi, vücüdunuzun diğer organlarını koruduğunuz gibi beyninizi de koruyacaksınız.
Sınır komşularımızda savaş, çevre kirliliği, dijital kuşatma, ekonomi, bilgi kirliliği, her kafadan ayrı çıkan ayrı ayrı sesler, bilir kişiler, kişisel gelişimciler falan filan diye uzar gider liste. Her şeyin bir uzmanı var artık. Hızlı çağın ,hızlı insanları olduk. ‘
’İşleyen demir pas tutmaz’’ sözünü de cebimize alarak düştük yollara. O zaman beyin çalışıp dururken nasıl çürür, çürür ziya neyle çalışıyor onu bilmiyoruz. Beyin sağlığını koruyan yiyecek listesinin başında muz, ceviz, yoğurt geliyor. Bütçeniz uygunsa eğer yiyin yiyebildiğiniz kadar.Yani demem o ki, beyin hem içerden, hem dışardan kuşatma altında, bu durumda çürümesin de ne yapsın.
İnsan beynine bir takım hakaretler de sıraladığımız kesin. Kuş beyinli, gerizekalı, küçük akıl, beyinsiz, beyninde arızamı var, beyin fukarası, beyin fırtınası gibi. 2024 yılında da ‘’ Beyin çürümesi olarak sözlükte yerini aldı.
‘’Mide beyinden akıllıdır, mide kusmayı bilir, beyin bütün çöpleri toplar ‘’ Cengiz Aytmatov
Kusacak kadar dolmayan beyin, bir saat gibi sağlıklı çalışan beyindir. İnsan beyni bir litre su, 160 gram yağ, 110 gram protoin, 15 gram şeker, on gram tuz dan oluşur. Her olur olmazı depoladığımızda ve ya lazım olmayan şeylerle yorduğumuzda yaş ilerledikçe çöp kamyonu gibi üzerimize devrilmesi kaçınılmaz olacaktır. İnsan beynini bir kafatası kemiği ile korunuyorken, nasıl olurda insan beynini korumaz da bir çöp kamyonuna dönüştürür bunu sormak lazım.
‘’Akılsız başın cezasını ayaklar çeker ‘’ Kirletilmiş bir beynin cezasını ne çeker diye kendimize sorduğumuzda, ıvır, zıvırla dolan bir beyin, hücrelerini yenileyecek bir beslenmeye maruz kalmayan beyin, dijital kuşatma altında sıkışmış bir beyin çüremeyi göze almış demektir.
Beyin kalp gibi değildir, kendini yenileyebilir. İnsan vücudu için gerekli yiyecekleri almayınca şeker, tansiyon oluşur. Beyin de böyledir işte, onu yenileyebilecek doğru yiyecekler ve doğru öğretileri yüklemediğinizde iflas bayrağını öyle bir yükseğe diker ki, diğer organlar alarm halinde size sinyalleri çığlık çığlığa bağırır.
Biraz farkındalık, insanın kendine olan özsaygısı, bizi ayakta tutan, insan olduğumuzun farkında vardıran beynimize özşevkatlı davransak, yükünü azaltsak ne olur ki...