Firar- 4

SEVİL KÖSE sevil.kose.mehmet@hotmail.com

Kına gecesi için tüm hazırlıklar tamam. Şengüllerin evin önüne kuruldu düzenek. Kına gecesi kız evinde yapılır. Kablo ile ışıkları döşedik. Mumlarımız, kınalarımız, pullularımız hepsi hazır. Orkcu Turgut da yerini aldı.'' Emir dağı birbirine ulalı,burnun mu büyüdü kız gelin olalı'' çalıyor, misafirler de hem oynuyor, hem de bizi bekliyorlar. Şengül'ün elinden tuttum çıktık evin önüne. Bizi görenler elleri acıyıncaya kadar alkışladılar bizi.Anam da bir telaş bir telaş,ayakları yere değmiyor. Şengül'ün annesine baktım,bir kenara oturmuş,başındaki yazmasıyla gözlerini siliyor. Kız anası elbet zor,iyi ki dedim içimden benim bacım yok.Üstelikte bacımın kırmızı kurdelesini ben bağlayacaktım. Nereden geldi şimdi aklıma,empati yapmanın zamanı değil şimdi. Bugün Şengül ile benim kınamız var. Mutsuzluk,hüzün yok dedim.

Komşular oynadıktan sonra sıra bize geldi.Anons geçtiler.Gelin ile damadı oynamaya davet ediyoruz. Şengül sarı pullu elbisenin içinde ,ışıl ışıldı. Tuttum elinden çıktık oynamaya.Beni sandalyeye oturttular, omuzlarımıza pulluları koydular. Şengül'ün eline bir pullu su testisi verdiler,etrafımda dönüyor. O mu dönüyor,ben mi bilemedim.Güneşin dünyanın etrafında döndüğü gibi dönüyor. Döndükçe elbisenin sarı sarı pulları,sarı sarı saçları müziğin ritmine göre sallanıyor.Kalbim çıkacak yerinden,oysa Şengül ne kadar sakin sakin oynuyor,elinde testiyi sallaya sallaya.

Gel dağları aşalım hilal de buluşalım
Girelim biz kol kola sahilde dolaşalım
Aynalı körük olmazsa ben gelin gitmem
Ud kemani çalmazsa aynalı körüğe binmem

Birden silahlar patlamaya başladı.Köyün gençleri düğünlerde silah atmayı görev saymışlar.Düğün başlamadan söylemiştim onlara.Silah sıkmayın,ben havai fişeği bile almadım,sakın bu gibi taşkınlıklar yapmayın.Geçen yıl havai fişek yüzünden yangın çıkmıştı köyde. Daha önceleri de Ökkeş emminin torunu düğünde sıkılan kaza kurşunuyla ölmüştü. Ben düğünümde istemiyorum diye sıkı sıkı tembih etmiştim. Bir yandan müzik,bir yandan testisi elinde dönerek oynayan Şengül,yerimden kalkamadım ki durun diyeyim.Silahlar hala patlıyor. Bir anda Şengül yere düştü.Herkes koştu bize doğru.Yerimden kalkamıyorum,sanki dizlerimin bağı çözüldü. Neden sonra fırladım yerimden Şengül'e ne olduğunu anlamak için. Ahhhh sarı pullu elbise,sarı saçları kanlar içinde. Bağlık,çığlık içinde Şengül'ü kucağıma aldım.Çeşmeden akar gibi kan akıyor.Üstüm başım kan,koştum oraya buraya. Bağırıyorum Şengül,Şengül diye ama ses yok.

Veli dayımın taksisiyle Şengül' hastaneye ulaştırdık. Olamaz,olamaz bu olamaz diye ameliyathanenin önünde dolanıyorum. Doktor yirmi dakika sonra yanımıza geldi.Başınız sağ olsun,kafasına yorgun mermi saplanmış,çıkaramadık,üzgünüm dedi.Ağıtlar,feryat figan yığıldım kaldım olduğum yere. Yorgun mermi ha dedim yorgun mermi. O kadar tembihledim silah sıkmayın diye. havaya sıkılan kurşunlardan biri elektrik direğine çarpıp geri dönmüş,Şengül'ü mü bulmuş işte dedim.Düğün evi cenaze evine döndü.

Ben onun özlemiyle yanıp tutuşurken,bir ömür boyu ona hasret kalmak reva mıydı bana dedim. Artık hiç kavuşamayacağımız gerçeği yüzüme tokat gibi indi.Firar Umut nereye firar etsin nereye dedim. Askerdeyken yazdığı mektup geldi aklıma''ikimizin eline kına yakılana kadar kendine iyi bak,beni unutma''Elimize kına yakılmadan kaybettim seni  sevdiğim,kaybettim. Mektubun sonuna da beni unutma yazmıştı. Ben şimdi geriye kalan ömrümü seni unutmaya çalışarak mı geçireceğim.Unutmak mümkün mü seni Şengül'üm. Özlediğine belki insan kavuşur ama ben sana nasıl kavuşayım,ellerimle toprağa verdikten sonra.Şairin sözleri geldi yine aklıma ''şuraya batan eğer bıçak demeselerdi,özlem derdim' Hasretten geçtim o bıçak yeniden saplandı kaldı kalbime.Üzeri gelinlikle örtülmüş bir tabut kollarımda. Tabutun içinden Şengül'ün sarı saçları döküldü başımın üstüne. Arada bir sarı saçları gözyaşlarımı siliyor gibiydi sanki..Mezarlıktan herkes ayrıldıktan sonra,gelinliği kucağıma aldım.Üstüm başım toza,toprağa bölenmiş. Kalbimde iki ucu keskin bir bıçak sabaha  kadar döndü durdu mezar başında. Şengül'ün  ben askere giderken sevip,söylediği türkü dilimde,canımın yarısını toprağa bırakıp çıktım mezarlıktan.

Elimde kaldı gelin kınası
Bilmiyorsun can yarası
Gitme gönül, ötesi yok
Aşk bu köyün son durağı

Şu gurbetin yolu uzun, delirme aklım
Gidenlerin kalbi yalan, sen uyma aklım
Eteğini ser bahçene, bahar vakti yakın
Sen duanı eksik etme, sana senden yakın tanrın...
  Gözlerimden yaşlar yağmur gibi aktı.Allahım dedim,bana benden yakınsın.Yaşadığım acıyı dayanabilecek güç ver...