HAYAT BAYRAM OLSA
Yetmişli yılların en popüler şarkısı ‘’ Hayat Bayram Olsa’’ Herkesin severek söylediği, severek dinlediği şarkı ama aynı zaman da şarkının sözlerine hiç kimsenin uymadığı bir şarkı. Mutluluk veren , sevmeyi bilen, güçlüğün üstesinden gelen, kendini bilen, acıya gülen ,insafı bilen, gönül fetheden, insanları seven , birlikte el ele tutuşan yok ki hayat bayram olsun. Şarkıcı Şenay'ın yazıp söylediği şarkıyı bilmeyen yoktur.
Şu Dünya'daki en mutlu kişi, mutluluk verendir
Şu Dünya'daki sevilen kişi, sevmeyi bilendir
Şu Dünya'daki en güçlü kişi, güçlükten gelendir
Şu Dünya'daki en bilgin kişi, kendini bilendir
Bütün Dünya buna inansa, bir inansa, hayat bayram olsa
İnsanlar el ele tutuşsa, birlik olsa, uzansak sonsuza
Şu Dünya'daki en olgun kişi, acıya gülendir
Şu Dünya'daki en soylu kişi, insafa gelendir
Şu Dünya'daki en zengin kişi, gönül fethedendir
Şu Dünya'daki en üstün kişi, insanı sevendir
Bir dilek, bir temenni şarkısı ama neden onca yıl söylenmesine rağmen şarkıdaki sözlerin hiçbir temennisine ulaşamayız ki. Egolar tavan, kimse kimse için kılını kıpırdatmıyor. Bayramlar bile artık eski önemini yitirdi. Herkes yoğun ve yorgun. Bir diğeri ötekini hep yük görüyor.
Bütün bu olan bitenlerden şikayet etmek kolay, oysa neden bu hale geldik sorusunun cevabını aramak lazım gelmez mi. Sebepler ve sonuçlar. Tamam sebepler ve sonuçlar diyelim, daha mı iyiyiz, daha mı mutluyuz. Herkes neden yoğun ve yorgun ? İlk sebep teknoloji, ikincisi bitmeyen istekler ve bitmeyen hırs.
İhtiyaçlar ve konfor fazlalaştıkça, lüksü elde etmek için daha çok çalışmak gerekiyor. Daha konforlu bir ev, daha konforlu araba, daha konforlu telefon, daha konforlu hayata. Bu istek ve arzuları elde etmek için zaman ve enerji gerek. Hep daha iyisi, hep daha konforlu olsun diye kendini tüketen insanın, diğer bütün insan ilişkileri ölüyor.
Kalabalığı kafası götürmeyenler, çalışmaktan yorgun düşenler, zamansızlık, bananecilik gibi sebepler sıralanır gelir. Bayram alışverişleri, arefe günü kabir ziyaretleri, baklava yapma telaşeleri tükendi gitti. Bayram tatilini kafa dinleme ya da tatile gitme günü olarak yer değiştirdi. Yoğunluk ve yorgunluğun insana yüklediği misyon budur artık.
Her şeyi tükettiğimiz gibi gelenek ve göreneklerimizi de tükettik. Şikayet eden de yok zaten bu durumdan. Gençler zaten bilmiyor, bilmedikleri için de bayram geleneğini böyle olduğunu sanıyorlar. Bayramdan bayramaaaaaaaaa diye bir günümüz vardı eskiden, şimdi o gün de yok.
En çok özlediğim bayram sabahı bişi bişi toplayan çocuklar. Mahallenin çocukları bir araya gelerek ev eve dolaşarak zilleri basar şeker toplarlardı. Bir kere de ben gitmiştim küçükken. ‘’ BİŞİ BİŞİ, VERMEYENİN ÇIKSIN DİŞİ, VERENİN BİR OĞLU OLSUN VERMEYENİN İKİ KIZI ‘’ Bu sözler bişi bişi toplayan çocukların tekerlemesiydi. Şeker verene edilen dilek bir oğlu olsun, şeker vermeyene ceza iki kızı olsun. Neden ceza olarak iki kız onu da anlamış değilim. Hayırlı evlat olsun da ister kız ister oğlan olsun demezler. Anadolu kültürü işte, oğlan dileği müjde gibi, kız olursa hüzün. Hele bir de gece sahura kaldıran davulcularımız vardı. Tekerleme söyleyerek gece sahura kaldırırlardı. Bu adet de kalktı. Rahatsızlık veriyormuş davulcular. Saati kurup kendimiz kalkarız diyorlar. Davulcuların da söyledikleri manileri vardı.
Hey erenler erenler
Gül bağını derenler
Orucumuz altıdır
Hakk’a gönül verenler
Ne bişi bişi toplayan çocuklar ne eski bayramlar kaldı. Bilmeyen zaten bilmiyor, bizler gibi bilenler de şikayet etmekten öteye geçemiyoruz. Bişi bişi vermeyenin çıksın dişi ,verenin evi şen olsun diyen yok. Ben yazımı yazarken annem uzaktan seslendi, televizyonu aç bari türkü dinleyelim kızım. Açtım TRT ‘yi başladı türküler ‘’ Bayram gelmiş neyime, kan damlar yüreğime’’ Anamın yüreğine hiç gül yağdığını görmedim, kan damlar hep o hüzünlü yüreğine. Bu bayram da böyle kendi akışında ve eski bayramların özlemi ile geldi geçti .Biraz frene basmak lazım, yavaşlamak lazım, farkında olmak lazım. Yormadan, yorulmadan , önceliğimiz sevgiyle kucaklaşarak. Bayramlarınız diğer günlerden farklı olarak birleştirici, kucaklayıcı sevgiyle olsun. Sabaha çıkacağımızın bile bir garantisi yok, öteki bayrama diye erteleme yapmayın. Her ne yapacaksanız zamanın da yapın. Pişmanlıklarınız sonucu değiştirmez bilesiniz.