ÖLÇÜ
-Bendeki yerini sendeki yerim belirler, dedim
-Bendeki yerin ve değerin büyük, dedi
-Alan büyük olunca nereye koyacağını bilemiyorsun galiba,dedim
-Neden ,dedi
-Anayım ben,bazen o büyük alanda kendime yer bulamıyorum, dedim
-Güldü
-Acı acı gülümsemenin içinde yaralarından kan sızıyordu
-Arkamı döndüm görmesin diye, gözlerim kırkikindi yağmuru gibi boşaldı
Yaranın üzerine tuzlu su her zaman iyi gelir dedim içimden...
O yarasını ben gözlerimi sakladık, ikimizde biriktirdiklerimizin ağırlığı altında kaldığımızı çok iyi biliyorduk...
Biriktirdikleriniz aynı değerde dökülmez gözlerinizden,her insanın özü de gözü de farklı ağlar.
Aslına bakarsanız eğer her duygunun bir ölçüsü var. Sevmenin,değer vermenin,acının,özlemin.
Sevincin,nefretin...İnsan duygular yumağı,ölçu bilmiyorsanız eğer hepsi bir maraza dönüşebilir ve siz bunun farkında bile olmazsınız...
Değer vermek ve değer görmek yaşam döngüsünün olmazsa olmazıdır.İnsan aynı ölçüde herkese değer veremez, vermemelidir.
Değer verdiğiniz insandan aynı ölçüde size değer vermesini de beklemeyiniz.Bu kesinlikle aynı ölçüde olmaz.
En çok kime değer veriyorsanız,bilin ki en büyük nankörlük ondan gelir. Nankörlük gördüğünüzde onu suçlayamazsınız. Atalarımız bu konuya şöyle bir açıklık getirmiş.
,,Bir insana hak ettiğinden fazla değer vermeyin’’ Diyeceksiniz ki bunun bir ölçüsü mü var. Siz çok değer verirken,aynı ölçüde değer görmediğiniz insan sizi kırmaktan çekinmez ve kırılan siz olursunuz.
Her insanın değer yargıları farklıdır. Sizin değerli bulduğunuz onun gözünde hiçbir anlamı yoktur.
‘’Sevdiğiniz ve değer verdiğiniz insanlara zarar vermemenin bir başka yolu da,onlardan uzak durmaktır’’
Sevdi de,değer de ölçü bilmiyorsanız eğer,en iyi yapacağınız şey onlardan uzak durmaktır.
Ölçüsüz sevgi,değer sizi yüceltirken, karşı tarafı boğabilir. Karşı taraf değerli bulduğu duyguları sizin gibi kalbinde barındırmıyor olabilir.
Yüzünün rengi atsa tedirgin olursunuz, iyi mi diye merak edersiniz. Üzgün mü,sevinçli mi,yalnız mı,dargın mı,yorgun mu sorular hiç bitmez.Bu kendinize odaklı sevgi ve değer sizi mutlu ediyor olabilir ama ya karşı taraf. İşte bunu bilmiyoruz.
Biraz zaman geçince karşı tarafı ne kadar yorduğunuzu farkedersiniz. Sevgi ve değer sizin sunduğunuz veya sandığınız gibi bir duygu değildir. İnsan çok geç farkediyor ölçü bilmediğini. Farkettiğinde ise çok geç oluyor.
Dünyaları kucakladığınız yüreğiniz kırıldığı ile kalıyor. ‘’Bir ayak gelene,iki ayak gidilmez’’ Durun ve bekleyin.
‘’Az sevmeyi bilmem ben ‘’ Diyen Didem Madak, sevmekten ve değer bilmekten ne kadar yorgun düştüğünü yazarken,aynı ölçüde karşı tarafında bundan yorulacağını unutmayınız.
Bu bir anlamda karşılıklı yormaktan ve yorulmaktan başka bir duygu değil. Sevginizde,değerinizde siz de kalsın.Zamanı geldiğini de gösteriniz. İnsan değer verdiği insana gözüyle bakar,kalbiyle taşır,abartmayınız.
İnsanın en büyük değeri,kendine verdiği değerdir. Ölçüyü bilemediğimizde ilk önce kendimizi değersizleştiriyoruz. Verdiğiniz sevgi ve değer karşılığında kendi değerinizi yerle bir ettiğinizde kaybınızın büyük olması kaçınılmaz.
İnsan kendi değerini kendi belirler. Baktınız anlaşılmıyorsunuz, yoruyor, yoruluyorsunuz.
Durmayı bilin. İyi niyetinizden vurulmayın zira kolay iyileşmiyor iyi niyetinden vurulanlar.
İçinde mutlak bir sevgi taşıyan değer karşılığında,size aynı ölçüde değer vermeyen insanları tekrar düşünün. Bu karşılıklı bir duygu değil elbet,sadece siz sevgi ve değer diye kendinizden ödün vererek yaşadığınız duygu onda hiç karşılık bulmayabilir.
Dengeyi siz bulmalısınız. Seveni sevin,arayanı arayın ve haddinizi bilin...Değer vermek acımak değildir, çok sevmek de değildir,eksikliğiniz ya da zaafınız değildir. Değer vermek karşı tarafının nitelikli,erdemli,sevgiyi ve değeri hak edecek bir insan olduğundan emin olsanız bile ölçüyü kaçırmayınız.