AN'LAR VAR

YÜKSEL KÖKER yukselkoker58@gmail.com

Ne neyse ne, bu kaçıncı tekrar? Bir bir saymayı da unuttuk!.. Bu kaçıncı ayrıntıya bakmadan ele vermek kendimizi? Ne huy ne de bir alışkanlık! Oturmuş taşlar yerine ve yerine geçecek zarif güzellikler bırakmadık. Nasıl taze başladık güne ve gün doğmadan bayatladık nasıl? Asit yağmurları yıkamadan çıkmaz, pas tutmuş zaman dilimleri ve bize metal fırtınalar gerek! 

Bu dünyada hiç yanmadan kızıl tamuya nedir ki sevdalar? Toylar kırgın ve toylar yorgun!.. Diz kırmış yolların bitmeyen kıvrımları ne illere var ne illere vedası ve dahası vedaya hazır baharla bozkırlarda! Ve bekleyen kır çiçekleri bir çınarın gölgesinde, gölgesinden bir bak uzun uzadıya avuçların ile gözlerini kapayıp kalpten görerek! Gözlerin ile günler saysan tuna boyuna  akar ırmaklar mecrasından sessiz ve sedasız denizlere, gitsen denizler çeker mi? Bilmiyorum çeker mi?  Neyine çekip gitsen, varıp seyran eylesen neyine, kut almış sevdalar bizlere uzak! 

“Eğer, yeniden başlayabilseydim yaşamaya/
İkincisinde, daha çok hata yapardım/Kusursuz olmaya çalışmaz, sırtüstü yatardım/ Neşeli olurdum, ilkinde olmadığım kadar/Çok az şeyi
ciddiyetle yapardım/Temizlik sorun bile olmazdı asla/Daha çok riske girerdim/ Seyahat ederdim daha fazla/Daha çok güneş doğuşu izler/Daha çok dağa tırmanır, daha çok nehirde yüzerdim/Görmediğim bir çok yere giderdim/
Dondurma yerdim doyasıya ve daha az bezelye/Gerçek sorunlarım olurdu hayali olanların yerine/Yaşamın her anını gerçek ve verimli kılan insanlardandım ben/Yeniden başlayabilseydim eğer, yalnız mutlu anlarım olurdu/Farkında mısınız bilmem/Yaşam budur zaten/An’lar, sadece an’lar. Siz de an’ı yaşayın/
Hiçbir yere yanında termometre, su, şemsiye ve paraşüt almadan/Gitmeyen insanlardandım ben/Yeniden başlayabilseydim eğer, hiçbir şey taşımazdım/Eğer yeniden başlayabilseydim/
İlkbaharda pabuçlarımı fırlatır atardım/Ve sonbahar bitene kadar yürürdüm çıplak ayaklarla/Bilinmeyen yollar keşfeder, güneşin tadına varır/Çocuklarla oynardım, bir şansım olsaydı eğer/Ama işte 85′indeyim ve biliyorum…ÖLÜYORUM… Jorge Luis BORGES”

Dünyanın en çok okunan bu Borges’in şiirinden yola çıkarak düşünsek bile, şiir yazılanlardan ibaret değil, yazmak isteyipte yazamadıklarımız var değil mi? Evet evet. Ve burası dünyan hâli! Bak görünürde insan vardı ve ayrıntıda insanlık ölüyordu!

Alıp-vermekten mi ibaret nefes? Nefesini ivedi kes olmayan yaşamak buysa! Ne yaşadın ne yaşamadın? Başka ne var, düşemediğin izlere? 
Neler yok ki! Çekmez seni bahar şenliğinde mayıs tütsüleri ve sağanak sağanak yağan kırk ikindileri eski yıllara sor? Hadi git, hadi bildiğin yoldan ve buralar sana göre değil, sen yokken de geceye doğar yıldızlar!

An’lar diyorduk değil mi anladığımız kadar ve zorlandığımız mesafeler dün kolay geçtiklerim
diyebildik mi, ne oldu da böyle oldu? Kuş yolu gidişlerimize adımları düştü kaplumbağanın ve 
gitmek dile kolay, varmak ise bugünkü mesele! 

Çok uzaklarda ışık hüzmeleri ve her adımda küçülüyor. Nasıl gözlerin bittiyse feri ve bir daha gelecek nasıl, son bir nefeste toplanan güç ile gücünde gücüne gidiyoruz. Yok öyle pes etmek, yaşanacak an’lar var vesselam.