BİR/İ

YÜKSEL KÖKER yukselkoker58@gmail.com

Hayatında var olan sıfır hataların soluna bir/i veya birden fazlası geçer geçmez olumsuz birkaç yönde değer kazanmaya başlıyor ve aynı zamanda hikayende! Hani eski delta radyo yok ki sıfırlasan frekansı ve zamanı gelse artık yurttan sesler korosunun ve arkası yarınların. Başa dönüşlerden anlasak söyleyebildiklerinin fazlasını! İşte orada olmanı inan ne çok isterdik ve orada olmayı da... Nedir orada? Soracaksın değil mi orası neresi? Boş ver şimdi orasını- burasını ve orada bir yer diyorum fazlasını sen anla! 

Ne olur yardım et bana! Söyleyebildiklerimden fazlasını anla. Franz Kafka

Anlamını nerede "tamamlamak" isteğime bağlı güçlü bildiğim ifadelerin bile çok zayıf kalıyor insanların dertlerini anlatırken, olmadı; "gözün üstünde kaşın var" bahanesine sığınıyorsun. Sözcüklerin her bir yerini oynayıp akıl oyunları ile vereceğin mânalar yetersiz kalınca dertlerden özge deli sulardan her an "kütük kapmaya" çalışıyor ve mechul akıntıya bakıyor sorumlular. Sonra dertler geliyor, gülmüyor çifte kavruk gözler ve değişiyor mevsimler bahar şenliğinde ilk göz göze gelinecek yere varılmadan. Dünyada bir yer ve binalar yıkılmış ve yeri değişmiş hâlâ gözlerde vuslatın bitmeyen sevdası var bir umut diyerek! 

Bazen çekip gideceksin neden, nasıl, niçin ve niye sorularını cevapsız bırakarak... Bu aşırıya kaçmaya benzeyebilir de normali nasıl acaba?
Aşırı dertler uçuruma benzer. Etrafına bakmadan ilerler önündeki kocaman boşluğu göstermez ve yuvarlanmaya başlanınca bazı şeylerin farkı ortaya çıkar. Bu senin farkın mı aşırı derdin enkaza dönen farkı mı? Derdin enkaz farkı olsa gerek!

"Herkesle konuşabilirsin ama sadece bir kişiyle rahatça saçmalayabilirsin." 

Biliyorsun çoğuna gürültülü geldiğini, olabilir de onlara hiç saçmalamıyorsun. Derdi aynı olan değişiyor ve gıyabında bile rahatlıkla saçmalayabildiğini biliyorsun. Ne yani geceye renk mi katalım şimdi gökyüzü her zaman mavi ve değişmeyen umudun rengi! Bu yüzden maviye olan tutkumuz ve çok şeyler  saçma gelmiyor. Bir de görünmeyen yüzü var ve ruhunun derinliklerinde saklı fazladan gülen yüzlerde yerini alan. Sonra mı? Bir daha güleceği zamanı beklemek! Akıllardan geçen ne var bilmiyorum ve bilmek istemiyorum.

Dertlerden düș kıyısından atlasan bile sıradışı davranışlara sıradıșı karşılık verip hiç kolayı tercih etmeyen birinin yanında yer almak zoraki duruştan gâyrı mecburiyete ne çok anlam kattığı gerçeğidir.

Zamanın tanımına uygun insan tipini anlamak hiç zor değil. İlla ki bir şeyle denendikten sonra kendini ancak ele veriyor. Duygusal zekanın işe yaradığı günlerdeyiz. Kurduğun düşlere aşırı yoğunlaşmış ve takıntı haline gelmiş paronayak şeklinde ortaya konan davranışlar her nedense sanat değeri taşıyor. İyi bir şeyler yapmak için akıllı davranışlar sergilemek yeterli değil gibi... Bir noktadan sonra delirmeli mi bilmiyorsun ve bilmiyorsun ki kimliği belirsiz hoş hayallerin gelmesini arıyoruz balık istifi gibi yığınların olduğu yüreğimizde! İyi de var zaten epeyce yer kaplayan dertler. Olsun vicdanın sınırı yok ve vicdanımızla başbașayız.