BİRDEN FAZLA
Bakmasını bilirsen dibin dibinde bile yıldızları görürsün diyorlar, öyle mi? Sen öyle san, san ki avuntuların hiç bitmesin ve çekip gitmesin öylesine... Ya giderse Yüksel! Ne diyebilirim ki; kaderine keder ayıkla sen pirincin taşını! İyi de nasıl? Beyaz taşın dişe ve ak köpeğin pamuk tarlasına zararı var diyorlar! Ne derse desinler, şairin dediğine bak; "Gel de sıyır beyazdan beyazı!" Koşulsuz teslimiyet mi? Haah şunu bil!
Biliyor musun, buraya kadar beni anladığını ve umudunu hiç kaybetmediğini düşünüyorum ve dahi yapacak daha çok şeyin olduğunun farkına vardığını tahmin ediyorum. Sadece bir tahmin lâkin seninle ilgili tahminlerimde yanılmadım ve bunda bile yanılmıyacağım. Bütün bunlar sana moral olsun ve duymak istediğin sözleri duy diye söylemiyorum. Senin ne badirelerden geçtiğini ve güçlenerek çıktığını çok iyi biliyorum. Beni anlama boş ver, anlamaya da çalışma! Zaman, bende farklı işliyor ve boyut değiştiriyor. Kimi zaman soyut, kimi zaman somut düşünerek ve kimi zaman kendimi hiçliğe terk ederek zamana kafa tuta tuta! Belki bir çeşit isyan, belki de bir çeşit var olmak için bildiğim birkaç savaş sanatı! Seni burada nereye koyuyorum bilmeni istiyorum fazlasını bilmeden, çünkü her şeyin fazlası zarar ve kaldıracak dünyalık bünyen yok!
Evet sen nereyi terk ettiysen oradayım ve uzun uzadıya boşluğuma çekiliyorsun! Sakın deme boşluğunu doldurmak için mi beni bu kadar çok düşünmen? Yok öyle bir şey, çünkü karşılık geçişler boşluklardan sağlanacak. O halde niye karşıma çıkıyorsun madem boşluğundayım? Sorusunu sormadan cevap vereyim o halde güzel insan; boşlukların çok dar geçitleri var ve sadece bedensizler geçiyor. Henüz ruhun bedenini terk etmediği için oradan geçmen hiç mümkün değil! Peki, sen nasıl geçtin henüz ruhun seni terk etmedi? Evet, güzel bir soru ama bunun cevabı ne biliyor musun? Nereden bileceksin, sen benim gibi birden fazla ölmedin!
Kimin için ve niye öldün Yüksel? Tabii ki senin için öldüm her defasında! Bana bayıldığını biliyorum da öldüğünü görmedim! Hadi ya ölümün kaç çeşit olduğunu çok iyi biliyorsun ve hâlâ işin ciddiyetini anlayamadın!
Bundan sonra mı ne olabilir ki her günümüz hayat ringinin iplerin tutunarak geçecek ve geri sayım bașlayacak; on, dokuz, sekiz yedi, altı... Düştükçe kalkacağız ve kalktıkça düşeceğiz. Peki, bu böyle mi devam edecek? Şimdiye kadar böyle devam etmedi mi? Etti etmesine de oyun oynanırken kural değiştiği oldu ve hayatın zarları hileliydi Yüksel! Olsun bazen öyle anlar var ki kural koyanın kuralında bile onu yenmek gerekiyor. Biliyor musun, biz tam hayatın zalim ve acımasız kısmındayız! Daha fazla yapacak bir şey var mı? Olmaz mı hiç ve çifte kavruk gözlerin her şey için yeterli sebep!