GERÇEĞİN ÖTESİ
Hayatın içinden geçerken yapacak hiçbir şey yok kısmı paçamızdan asılır ve durduk yere durduklarımıza sayarız, çünkü o an yapılması gereken bunlar. Yapabileceklerimizin en iyisi bu mu sorusunu soracağını biliyorum ve biliyorum ki bunu betimleyerek anlat diyecek ve bekleyeceksin! Fazla bekletmeden hemen anlatıyorum. Kırmızı ışıkta geçmek gibi der ve susarım!
Susma, susarsan sana olan sevdam susar ve son göçmen kuşları kafilesine takılır giderim.
Gitme! Hayatın genel kabul görmüş kuralları var ve çevremizi ilgilendiriyor, yani gelenek lâkin kanun değil. Kanun demişken toplumsal sözleşmenin yazılı metinlerinden bahsetmiyorum. Her an ihlal edebilirsin, yaptırım gücüne yakalanırsan cezanı çekersin. Bunlar ayrı konu birbiri ile karışmasın diye anlattım. Anlatmak istediğim doğa kanunları, mesela yer çekim kanunu gibi.
Dünya gerçekleri yazılı metindeki gerçeklere benziyor ve zorladığımız zaman bir fazlasının olumlu veya olumsuz yönünü yaşıyoruz, işte buna şans diyoruz. Eğer işimi şansa bırakmam gerçeğin ötesine geçer ve olması gerekeni yaparım diyorsan, doğa kanunu bu ve bunun adına aşk diyoruz. Bu yüzden mi aşk ile yapılan her işte bir hayr var diyoruz ve bütün zorlukların üstesinden geliyoruz? Evet.
Sana gidebilmenin gel mesafesi fersah fersah ve yokuşları zorlu. Sevmenin kuralsız kuralı ile bilinçsiz bilincimize takılan yapılması gerekenlerin dışında bir yolculuk var ve biz o yolun yolcusuyuz. Bir yerden başlamak lazım değil mi? Evet, o hâlde gitmek dile kolay diyoruz lâkin sevmeye gör demeden çek yüzünden göz kapaklarını bir rüyanın ve senli metnin sonuna daha geldik!