GÜZELLER GEÇTİ

YÜKSEL KÖKER yukselkoker58@gmail.com

Yağmur ıslağı gözlerin kaldı kurumayan ve ne çoksun azaldıkça dünyalık nimetler. Ölçüsü kaçmış esrik hayatın ölçeğinde eksik gördüğün nedir? Ne olabilir kendinden bașka? Bırak kendini tam oraya senden tamamlansın!
Bu kadar kolay mı böyle pratik çözümler  bulmak? Çok kolay değil gadasını aldığım lâkin görünen köy klavuz istemez. İyi de dokuz köyden kovuldum ve onuncu köydeyim! Hoş geldin bende buradayım gurban olduğum, bekle beni; seni görüyorum, sen de beni görüyor musun? Gördüm gördüm Allah cezanı vermesin başımın tatlı belası! Demli çay mı çıkla kahve mi içelim desem bu sıcaklarda buz gibi tuzlu ayran iyi gider kestane gözlüm! Tamam, ne içiyorsan bana da ondan. Baldıran zehri içsem de mi? İçerim içerim seninle her şeye varım! Ya şimdi duygu geçişini bırak gözlerim dolmaya başladı yağmurdan önce desem havada bulut yok diyeceksin ve diyeceksin ki susuz dereden su getirirsin dediğin sözler aklıma geldi kirpik uçlarından bir bir öptüğüm.

Biteviye "sen" dolaşan yeşil damarlarımdan asra kan kırmızı yazdıkça kalemin mürekkebi! 
Başın hafif geriye doğru çekilmiş yüzün gülüyor, yüzünde fazladan gülen bir yüz ve dişlerin inci misali kiraz dudaklarına bembeyaz sırçalı perde! Tel tel olmuş kestane saçların omuzlarında ve yandan bakınca kalkık burnun en güzel kokuyu çekiyor. Unutmadım ceylan gözlerini, sanki göz çukurundan taşacak, kirpiklerin tutmasa! İki yanağını avuçlayıp alnından öptüğüm ne bu hâl ne bu can alıcı bakışların? Bilmiyorum, eğer bilsem söylerdim fazla uzatmadan! Söyleme, inan söyleme yüzündeki kazı çalışmalarına son verdim; kazma, kürek bir yana parmaklarımla eșelediğim topraktan çıkan elmas desem yeri var. Seni, sana anlatmak deveyi hendekten atlatmaktan zor biliyorum ve bu kadarı ile idare et ve yazdıklarımı abarttığımı düşünme!
Çok güzeller geçti bu dünyadan ve "al gerdanda çifte benler öldürdü beni" diyenleri bile duydum. Duydum, duydum da; ne senin gibisini duydum ne de senin gibisini gördüm!