KOPUK ZAMANLAR
Ve şiir, şairin görünmez şeffaf kanatları ve uçması belki bir gece vakti, belki de günün ilk ışıklarında!
Bir batında vücut bulan cenin pozisyonunda akıyor bu hayatın șiir cümlesine iștiyak pekişen kelimeler, işte doğuyor ve ölüyor, bazen prameture vâktini yaşıyorlar, yani doğmadan ölüyorlar. Kalanlar bizden diyerek yazıyoruz ve yazmaya devam ediyoruz. Nereye kadar? İnan bilmiyorum nereye kadar!
"Bende sığar iki cihan, ben bu cihana sığmazam/Yersiz, yurtsuz cevher benim, hiçbir mekâna sığmazam"
Evet, Nesimi böyle diyor ve diyemedikleri ise sığmadığı içre mekanlarda! Yanlış zamanın ve mekanın sakin doğru insanı, evet doğru insanısın lâkin bir araya gelmemiz gerekirken ikimiz uzaklara ayrı ayrı düşmüșüz! Teselli zamanın ehven-i şerrinde varlığın yeterli ve var olduğunu bilmek de! O hâlde bu kısma sığınıp, aşka dair durumu idare etmek nereye kadar? Ciddi soruyorum, vereceğin cevabın hayati bir önemi var, benim bilmediğim bir şeyi belki de sen biliyorsundur! Neyi ciddiye alsa sonunda ciddi bir rahatsızlık geçiyor insan ve kuralsız kural böyle bir şey! Acaba bir umut var mı dedik bu sevdaya dahil ve düşlerimizin dahil olacağını söyle diyorduk lâkin biliyoruz hiçbir vakit olmayacağını, çünkü ayaz çığlıklarını duydukça nefesimiz üşüyor ve üşüdükçe susuyor insan!
"Yanlış zamanda karşılaştığımız mükemmel insanlar vardır. Bir de doğru zamanda karşılaştığımız yanlış insanlar."
Zik-zak zamanın stabil durumunda her an her şey obilir, çünkü zamanın savrulduğu yerlere devrildiğini gören ve duyan olmadı diye diye geldik bu günlere değil mi! Bir kenara çekilip seyretmeyelim iki gözüm, aynı anda tükettik devri dünyanın oksijenini ve biz de oradaydık diyeceğimiz günler çok yakın!
Ve biliyoruz tam anlayamadıklarımız tamamlayamadıklarımızdan ve sonuna kadar gitmek kimlere nasip olacak? Belki de bize! Ancak anlamak bize düşüyor beş duyunun dışında, uzatsan elini dokunacak gibi yazıyoruz, uzak değil sözlerimize içten bakınca ve birkaç mektup mesafesi buluşmak! Meçhul zamanların toplamından bir fazlası sevmek ve tam bize göre biliyor musun!
Kopuk zamanın tutmayan hali vakti ile gün yaşadığımız kadar ve üzerimizden yorgunluğun mahmurluğunu çekmese gözlerimiz beş dakika daha istemez sabah uykusundan! Umudunu hiç kaybetme ve bekle, ben bekliyorum!