NİÇİN
Sıralanmış olacakların oluruna bıraktığımız bir sahnesinde bekletiyor hayat. Sırası geldikçe her gün yeni bir senaryodan roller biçip oynatıyor.
Gündelik işlerin yolunda gittiğinde iyi, yolunda gitmediğinde kötü oyuncusun; binaenaleyh her türlü oyuncusun. Öncesi olmayan hiçbir şeyin, sonrası olmaz. Buna; kader, kelebek etkisi veya canlılığın devamı popilasyonu desek, her dem bir şeyin var olduğu gerçeği de var!
Biçilen rolün sahneye uyarlanması sırasında bir türlü hesabını yapmak isteyip de yapamayız. Bir çok açıklanmasının güç durumu ile karşılaşırız.
Bunlara tesadüf deyip içinden sıyrılmak hiç öyle kolay değil. Karşılaşmamız gerekiyordu ve de karşılaştık. Öncesine inip araştırmak, nasıl, niye ve neden sorularına ancak bir cevap verebilir de "niçin" sorusuna hiçbir zaman da cevap vermez, çünkü hiçliğin ötesine gitmek gerekir.Hiçliğin ötesine gitmek, somut bir şekil de insanın kendi gözünü bir araç olmadan görmesi gibidir.
Bir inanç veya bir düşünce aksi ispat edilinceye kadar yürürlüktedir ve o vakte kadar doğruluğu geçerli desek de yüzde elli doğruluk ve yanlıșlık payı vardır; yani ucu açıktır. Doğru tektirden bir yol izlemiş olalım desek, kimin doğrusu doğru ya da doğruluğun doğruca derecelendirilmiș bir hâli ne kadar doğru? Bilmiyorum da matematik de bile ihtimal hesabı var ise, iki kere ikinin dört ettiği bile tartışma konusu...
Bunları anlatarak hiçliğe dikkat çekmek istedim yani sahne öncesini, yani senoryadan oynanacak bir rol biçilmeden önceki yere doğru
düşler ile gidebilmek ve "niçin" sorusuna cevap!
Evet, sorular, cevabı olmayan, belki de hiçbir zaman cevabını bulamayacağımız sorular...
"Hiçbir şeyin hiçliğinde her şey olmak" var mı,
bilmiyorum da, bunları sorup düşünebiliyor isek
düşünen zihin her şey diyebilirim vesselam!