ÖLMEDEN ÖNCE
Her bir şeyini kaybettikten sonra mı cesur olur insan? Hayır hayır, yapacak bir şeyi kalmamış ve dahi kafasına sıkacak son kurşunu da! Eee çatıya çıkıp kendini aşağıya atsın ya da ilk çıkan kamyonun önüne! Kime ne anlatıyorsun bunun bir sürü yöntemi var ve en fazla eyleme geçmesi on dakikasını alır! Ölmüş eşekten bahsediyorum kurttan korkmaz diyorlar hani, işte bizdeki cesareti bununla sınırladılar. Bu düzende cesur olmak için ölmek mi gerekiyor?
Öyle lâkin hiçbir ișe yaramayan deli cesareti. Durma kurttan korkma sen öldün! Ölmeden önce ölecektin hemi de binlerce! Ne olacaktı o vakit? Yaşadığını anlayacaktın! Kim gibi? Don Kișot! O vakit yorgun ve bitkin düşersin? Ahh keşke yorgun ve bitkin düşsem de bir sınırı var mı acep geçmiş yaşanmışlıklara baktıkça daha ne yaşamalı da ar olsun insana demeden hiç!
Sadece gerçekleri görmeyen aptallar mı değil tabii ki görüp aptallığa yatanlarda var! Yanlış sorulara doğru cevap aramakla geçiyor ömrümüz... Teselli eden cevaplar ise soruların yanlışlığına doğru bir cevap verilmeyeceğini
bilmek!
Ne demiş Köroğlu'nun babası?
“Biz kör olduksa dünyanın da bakılacak suratı kalmadı ya!”
Hiç olmayan güzellikleri var ederek derman sendeyi oynuyoruz. Oysa derman sende de yok! Sen de yarı yarıya gönülden, ben diyeyim tamı tamına gitmeler ve çok şeyleri görmeden!
Zarif bir gönülden kopuyorlar fersah fersah ve daha ne kadar devam edecek? Zor bir soruyu soranlara söyleyeceklerimiz şimdilik bu kadar. Zoraki sabır edip de bekleyen var mı senden başka? Etrafına bir bak kupkuru kalabalıklara aldanmadan, işte o vakit anlayacaksın hiçbir sebebe bağlı kalmadan çekip gitmelerin ne demek olduğunu!
Avaz zamanın çığlık çığlığa kalan altı kısık sesli düşlerin gelişine bir serzeniş nafile birkaç adım ve tükenmişliğin kelime sayısı! Bir araya getirip kendini çok iyi ifade edecek son bir cümleyi kurduramaz ve bakakalırsın sakıncalı gözlere! Nedir hayatın toplamından bir fazlası ve hizaya çekilmiş gecelerin şafağa yakın o kısmı? Sorarlar sana günün birinde ve her zaman benden duyduğunu söyleyeceksin; "yalnızlık ve yalnızlık!"
Buraya kadar ben ne söyledim sen ne anladın?
Biliyor musun, ne anladığından çok ne anlamadığını düşününüyorum. Yazacağın kısa cevaplardan bulmaya çalışsam da söylenmeyen sözlerin etrafında iki tur sonrası gelecek aklına ve keşke söyleseydim diyeceksin! O yüzden diyorum ki henüz hiçbir şey geç değil içinden geçenleri söyle geç!
Zamanla söylecegim ve sırası geldikçe diyeceğini biliyorum ve biliyorum ki söylenen her sözün arkasında duracağını da! O hâlde ne bekliyorsun! Bekle ve sabret öyle mi? Evet öyle de biten sabıra sabretmek de insanı yoruyor! Yapma şunu o kadar yorgun musun! Evet, o kadar yorgun ve bir o kadar da doğrulara olan hasretim gün geçtikçe çoğalıyor!
Ne yapabilirim diyorsun anlaşılan! Hiçbir şey yapma ve seni çok zorlayacak bir şey yapmanı da istemiyorum ve diyorum ki sadece sabret!