UNUTULMAYACAK

YÜKSEL KÖKER yukselkoker58@gmail.com

Sırası gelmişken mi sırası geçmişken mi söyleyeyim? Nasıl söylersen söyle! İstiyorsan aynı yerden bir daha söyle, zaten tekrara düşüyor ve ezberinde olanı söylüyorsun? Bu sefer öyle değil işte! Nasıl nasıl? Nasılı mı var güneş her gün aynı yerden doğar ve aynı yerden doğmadığı vakit buna kıyamet diyoruz değil mi? Evet diyorsan yüreğim mahşer yeri ve koptu kopuyor kıyametim! Seni anladıysam bitti mi diye sorarım. Bitti mi? Doğru soru ve bitmese bile can çekişiyor. Kopmadan büyük bir mücadeye gir ve kurtuluş savaşını başlat. Tek kişilik ordu ile mi? Evet, başka kimin var? Ya sen varsın her dem benimlesin sadık iç sesim ve ben kaybedersem sen de kaybetmiş oluyorsun. Sus sus! Nereye kadar? İkici bir emre kadar desem emri kim veriyor sen mi ben mi onu da bilmiyorum. Bilme, sözler kapalı devre açık zihin ile düşüyor yadıma. Biliyorum yine işimize geleni alacağız ve dönüp birkaçını daha alsaydık nedameti! 

“Gerçek şu ki sonsuza kadar yas tutacaksınız. Sevdiğinizin kaybını atlatamayacaksınız ama onunla yaşamayı öğreneceksiniz. İyileșeceksiniz, acısını yaşadığınız kaybın etrafında kendinizi yeniden inşa edeceksiniz.”

Öyle unutulacak gibi değil, öyle unutulmayacak gibi de değil diyerek devam etmesi gerekiyor değil mi bu cümlenin akışı? Evet ama öyle unutulmayacak gibi değil diyemem, çünkü yüzünde durdukça topraklarıma katmam gereken ve sınırlarımı zorlayan bir coğrafyası var. O da öyle düşünüyor mu? Düşünüyordu. Şimdi? Zor bir soru ve savaşı kazanmadan bitmeyecek gibi! Sınırlarınızda sorun varsa sınırlarınız genişletin düşüncesinden esinleniyorsan hiç esinlenme. O da senin gibi güçlü ve geri adım atacak türden bir karakter değil ve doğuştan savaşçı. İşte bu savaşı kim kazandı bu zaferi yaşama sevincini bulamayacak. Tarihte Pirus savaşına benzeyecek gibi. Her ikinizde yorgun ve bitkin düşeceksiniz. Sonra kaldığınız yerden devam falan yok ve çay demle yeniden başlıyoruz da! Hâliniz böyleyken rahat durun ve gözlerinizin içine bakın! Sonsuzluk orada! Câna bir bakışın ile bitimsiz yolculuk başlıyor.