YAŞAMIN ŞİFRESİ

YÜKSEL KÖKER yukselkoker58@gmail.com

Seni düşünmenin güzel yanlarından bir tanesi yeni yeni söz icatları. Bütün bunlar seni düşünürken ortaya çıkıyor ve bunları ben mi yazdım diyorum! O halde yerleşik düzene geçip kendi medeniyetimizi kuralım. Biliyorsun düșlerimiz ilkel ve biliyorsun ki biz bu çağın insanı değiliz. Kozmik düşlerimiz geldiği yere geri dönecek lâkin hiç bilmiyorum hangi gezegen!

Her halinle ve her halimle gardını alan karşılıklı konuşmaların dışına tașma vâkti ve vaktimiz sebepsiz taşkınlardan geriye kalan görüntü! Görüntümüzden geriye kalan ne var? Ne olabilir ki gülüşün ve dahi yüzünde fazladan gülen bir yüz!

Önceki metinlerinde geçiyordu ve diyordun birbirine aşina ruhlarız. Öte zamanların ruhları bu dünyâ durağında bir araya gelmesi tesadüf olamaz. Daha önce seninle geçmişimiz var ve önceki hayatında șöyleydin șöyleydin!

Yaşamın şifresini çözmüş gibi konuşuyorsun ve duymak istediklerimi değil inanacaklarımı söyle? Madde, ışık ve tin! Tinin uçmağa ya da kızıl tamuya varmadan söyle? Ne diyebilirim kendime ve bir başkasına yasaklı düște cürmüm kadar varım. Ya yanacak ya da yakacaksın güneşten azade!

Göreceli düşler. Kimine göre yanılsama, kimine göre çelişkiler yumağı, kimine göre zıddı ile var olma! Hangisi? Bilmiyorum hangisi!

Yazarken ağırlık çöküyor ve bu ağırlığı alan bir şarkı geliyor kulaklarına. Evet Zara'nın şarkısı bu ve bu şarkıyı metnin son paragrafına yaz diyor düşlerini tetikleyen. Yazınca Zara'nın şarkı sözleri metnin ruhunu öyle güzel okşuyor ki sözlerini yazmadan geçemiyorsun ve bu şarkı sözleriyle düşlerin anını resmediyorsun. “Solmadan gel artık aşkımın gülü/ Olsa da konuşsa kalbimin dili/Küçücük dünyamda bir bilsen seni/Görünmez yazıyla yazdım kalbime”

Görünmez yazılarda vardın. Şimdi soyut veya somut ne yazıyorsam orda varsın, iyi ki varsın!