Şükür;Arapça bir sözcük olan kelime, teşekkür etme, minnet duyma, övme, yüceltme gibi anlamlara gelmektedir.mutlu bir olaydan ve iyilikten dolayı hoşnut olmak anlamına da gelir. Terim olarak; Allah'ın insana verdiği ve bahşettiği nimetler için dua etmek ve Allah'tan gelen her şeye kayıtsız şartsız razı olmak,şükür kelimesiyle ifade edilir. Şükür kelimesi türevleriyle birlikte Kur'an da yetmiş beş yerde geçmektedir. Teşekkür kelimesi de aynı sözcükten türetilmiştir. "Hani Rabbiniz şöyle duyurmuştu:"And olsun, eğer şükrederseniz elbette size nimetimi artırırım. Eğer nankörlük ederseniz hiç şüphesiz azabım şiddetlidir." (İbrahim suresi 7) Ayetinde buyurduğuna göre Allah(c.c), verilen nimetlere, evlada, vatana, mala mülke ve sağlığa karşı sürekli kalbi şükür ve lisanı şükür ile Allah'ı anmak gerekir.Allahın verdiklerine karşı minnettarlık duyması, bunu sözleri ve davranışlarıyla göstermesi gerekir. Her şeyin gerçek sahibi Allah'tır. Her şeyin bizlere emanet olduğunu unutmamalıyız.İnsanoğlu düşer- kalkar,bir anda fakir, bir anda zengin de olur. Unutmayalım ki en büyük zenginlik sıhhat ve afiyet olduğunu zihnimizden çıkarıp at mayalım.Allahı zor ve sıkıntılı zamanlarımızda değil, mutlu ve sevinçli olduğumuz zamanlarda da 'O'nu hatırlamalı şükranlarımızı iletmeliyiz.Sadece sağlığımız için dahi karşılığını veremeyiz.Sadece bir gözümüzü bir teraziye, yaptığımız tüm iyi ve güzel amelleri diğer gözüne koysak, göz ağır basar ve karşılığını ödeme imkanımız mümkün olmadığı rivayet edilir.Mutlaka Allah'ın rahmetine her canlı muhtaçtır. Ancak bununla birlikte yüce Allah Fatır Suresinde "İnsanlar! Allah'ın vadi elbette gerçektir. Öyleyse sakın dünya hayatı sizi aldatmasın;o çok hilekar şeytan da Allah'ın kerem ve merhametini ileri sürerek sizi aldatmasın" ayetini düşünerek, 'boş ver nasıl olsa Allah'ın rahmeti var' vesvesesine itibar edilmemelidir.
Doğumundan ölümüne kadar yataktan ayrılamayan, konuşa mayan, yatalak olup, sağa sola dönmeyi bile yapamayan, veya bir insana ihtiyaç duyarak yaşayan,bir çok uzvu olmayan, engelli olan insanları düşünmek, ibret nazarıyla bakıp, onlarla hemhal olmak, ve kendi halimize çokça şükretmek bilincinde olmalıyız. Çünkü her sağlıklı insan aynı zamanda yukarıda saydığımız üzücü olan örneklere birer aday olabileceğimizi unutmayalım.Bunun yanın da şükür ve kanaatkar olmak, nimetlerin artmasına vesile olur.Hırs ve nankörlük ilahi azaba sebep olur.
Dünya hayatında yaşarken bile insana karşı yapılan bir güzellik ve iyilik karşısında ne yapacağı mızı bilemez halde davrandığımıza göre,seni yaratan,tüm nimetleri üzerinize serpiştiren,koruyup kollayana karşı şükürsüz olmak nankörlüktür.Çünkü Peygamberimiz (s.a.v) Gerçek şu ki;Her insanın vücudunda üçyüz altmış eklem ve kemik bulunmaktadır. Kim bu eklem sayısı kadar Allahü Ekber, Elhamdülillah,La İlahe İllallah der, Allahtan bağışlanma diler, insanların yolu üzerinden taş diken v.b şeyleri kaldırır, iyiliği emreder ve kötülükten sakındırırsa o günü kendisini cehennemden uzaklaştırmış olarak geçirir.' (müslimzekat51) Bu tavsiyeleri irdelediğimizde beş vakit namazın tesbihatlar dahil okunan tüm zikirler,bir çoğunu karşılamakta dır. Allah"Artık siz beni anın ki, bende sizi anayım.Bana şükredin, bana nankörlük etmeyin! (Bakara 152) ayetinde biz Mü'minlere ne yapmamız gerektiğini,açık bir şekilde izah etmektedir.
Bununla birlikte insanların birbirlerine karşı yapılan iyilik ve güzelliklerine karşılık, minnet duymak teşekkür etmek insani ve İslami görevimizdir.Teşekkür edebilmek her insanın harcı değildir. Çok zaman hayvanlar,yapılan iyiliklere karşı minnet duygusunu bakışlarıyla veya fiziki hareketleriyle bildirdikleri halde, hayvanlar kadar olamayan sürüyle insan görü nümde mahluklar mevcuttur. Halbuki Allah Resulü;"İnsanlara teşekkür etmeyen, Allah'a da şükretmez.'hadisine göre minnet duygusunun insanlığın genel karakteri olması gerektiğidir...
Bilali Habeşi sabah ezanı okumak için mescide geldiğinde, Allah Resulü Gece kalkıp namaz kılarken o kadar ağlamış ki, gözyaşları göğsünü, sakalını ve secde ettiği yeri ıslanmış halde görünce 'Ya Resulullah! Yüce Allah geçmiş ve gelecek bütün günahlarını affettiği halde niçin ağlıyorsun?"dedi. Allah Resulü ona şu cevabı verdi. "Allah'a çok şükreden bir kul olmayayım mı.? Allah'ın habibim dediği bir peygamber ağlayarak ibadet edip şükrediyorsa! bizlere ne oluyor da şükretmekten kendimizi uzak tutuyoruz.Kabir hayatı ve hesap gününü hayal veya şaka zannedip hafife mi alıyoruz.? Yada önemsemiyor muyuz.? Başıboş bırakılıvereceğinizi mi? sandınız. Yada da hesaba çekilmeyeceğinizi mi! zannediyorsunuz.?gibi ayetle re muhatap olan müminler olarak, Rabbimize kul olmak ve ona göre yaşamak gerekiyor.Çetin mahşer gününde tüm riyakarlıkların ortaya çıkacağı zaman mahcup olmamak için, samimiyetle adaletten şaşmamaya,Hak hukuka ve kul hakkına itina ile ehemmiyet vermek gerekir.iyilikte devamlı olan, günahlardan uzak duran ve bu tavsiyelere uyanlar ancak kurtuluşa erecek ve cenneti hak edecektir.
Şükretmesini dilinden eksik etmeyen,Kur'an ahlakıyla ahlaklanan ve insanlara teşekkür etmesini bilenlerden olmak dileğiyle…
YORUMLAR