DETSELİ MEHMET CEVİZ HOCA

DETSELİ MEHMET CEVİZ HOCA

[email protected]

HACDAN İZLENİMLER - 1

24 Haziran 2024 - 00:01

  Değerli okur kardeşlerim! ’Hac’ kelimesi İbranicede hag, Arapçada ise hac olarak geçer. Hac kelimesinin  anlamı ise; ’Bayram, bir şeyin etrafında dönmek dolaşmak’ gibi anlamları içinde  barındırmaktadır. Hac ayları ;Şevval, Zilkade ve Zilhicce ayının ilk on gününü kapsayan hac menasikinin (Haccın tüm ibadetleri) yapıldığı dönemdir. Yüzyıllardır Kutsal mekanlarda yönetimi elinde tutan devletler, hacıların Allah’ın misafiri olduğunu bilerek hizmet etmişlerdir. Kabe ve hac  bölgesi hizmetleri Hz. İbrâhim (a.s) ve İsmâil (a.s)’in Kâbe’nin kaybolan temellerini bulup tekrar imar etmeleri  ile birlikte başlar (Bakara suresi 125)-(Hac suresi 26). Hz. Peygamber(s.a.v) ‘in baba tarafından dördüncü dedesi olan Kusay, V. yüzyılda Mekke’nin idaresini ve Kâbe hizmetlerini üzerine aldı. Böylece Mekke idaresi ve Kâbe hizmetleri Kureyş'e geçti. Kabilesiyle görev paylaşımı yaparak işi organize etti. Bu organizede: Hicâbe: Kabe’nin muhafazası, bakımı ve anahtarına sahip çıkmak. İmare: Mescid-i Haramı bayındır hale getirmek. Livâ: Kabenin sancaktarlığını yapmak. Sidane: Kabe ile ilgili tüm hizmetleri sunmak. Sikaye:Hacılara su hizmeti vermek. Rifâde:Hacılara yemek ve ikramlar sunmak. Kıyâde ise  kumandanlık görevini  ifa eden görevleri kabilesine pay etmiştir. Tüm bunları Dârünnedve denilen yönetim merkezinde  reisleri toplayarak karar aldıkları mekanın adı olarak bilinir. Mescidleri kimlerin imar edeceğini, sikâye ve imârenin Allah’a ve âhiret gününe iman ve Allah yolunda cihadla bir olmadığını vurgulayan âyetler (Tevbe suresi 19) ve bunların nüzûl sebepleriyle ilgili  rivayetler, gerek Câhiliye ve gerekse İslâmiyet'in ilk döneminde bu görevleri yürütmenin iftihar vesilesi olduğunu ve birçok amelden üstün görüldüğünü ortaya koymaktadır (Müslim,İmâre)

      Resûl-i  Ekrem (s.a.v) Câhiliye devrinde övünme vesilesi olan Mescid-i Harâm ile ilgili görevlere sidâne ve sikâye dışında son vermiştir (Müsned, II, 36) Kâbe’yi ve Mescid-i Harâm'ı bayındır hale getirme, orada huzuru sağlama görev ve yetkisi olan imâre görevi, İslâm öncesinde Hz. Peygamberin  amcası Abbas b. Abdülmuttalib'in uhdesinde bulunuyordu. Mekke'nin fethinden sonra bu görevin hicâbe görevlisinin hizmet alanına girdiği anlaşılmaktadır. Mekke'nin fethi sırasında Kâbe'nin hicâbe vazifesi Osman b. Talha'da idi. Allah Resulünün emriyle, bu işte liyakatlı birisi olan aynı zamanda Gayri Müslim olan Osman b. Talha da Kabe’nin anahtarıyla birlikte görevine devam etmesini sağlamıştır. Hz. Ömer(r.a) Kâbe ile ilgili işler için bütçeden tahsisat ayırmaya başladı.

 Emevîler döneminde Kâbe hizmetleri düzenli hâle getirilerek özel görevliler tayin edildi. Daha sonraki devirlerde ve Osmanlılar döneminde bu hizmetlere hadım ağaları memur edildi. Osmanlılar Kâbe hizmetleri için Eyyûbîler ve Memlükler tarafından oluşturulan vakıfları koruyarak bunlara yenilerini eklediler. Kâbe hizmetleri için yıllık olarak gönderilen tahsisat dışında, Kâbe ve çevresinin genel bakım ve onarımı için her on beş yılda özel tahsisat koymayı âdet edindiler. Kâbe'ye koku sürmek ve tütsülenmek işi de İslâm'dan önce başlayıp zamanımıza kadar sürdürülen hizmetlerdendir. Hicaz’ın Osmanlı hâkimiyetine girmesinin ardından her yıl bu hizmet için Haremeyn bütçesinden  pay ayrılmıştır. Mekke’nin fetih günü Kâbe putlardan temizlendikten sonra, içten ve dıştan zemzemle yıkanarak putperestliğin bütün izlerinden arındırıldı ve bundan sonra yılda bir veya iki defa yıkanması âdet haline geldi. Hicaz'ın Suûdîler’in idaresine geçmesinin ardından zilhiccenin başı ile Şâban’ın ilk pazartesi günü olmak üzere bu âdet sürdürüldü. Zemzem görevlilerin getirdiği zemzem Kâbe hizmetçileri ve yetkililer tarafından Kâbe’nin taban mermerleri yıkanır ve kurulanır Ardından duvarların el yetişecek kadar olan kısmı gül suyu ile silinir, çeşitli parfüm ve gülyağı ile duvarlar iyice yağlanır, ayrıca buhurdanlar yakılır.

      Zemzem Kulesi olarakta bilinen saatli yüksek bina ve müştemilatı; Başkanlığını, Türk milletinin de tanıdığı  kırk yılı aşkındır Kabe imamı olan Abdurrahman Sudeysi’nin yürüttüğü, harameynin ve Mescid’i Nebevi'nin giderlerini bu  vakıf tarafından karşılandığı ifade edilmektedir. Hac hizmetlerini Suudi  devletin hac bakanlığı organizesinde diğer ülkelerin hac yetkilileriyle  istişare yaparak organize etmektedirler. Bu hizmetler için suudiler hac için gelen her kişiden toprak bastı parası alarak bu hizmetlerin çoğunu burdan gelen  bütçe ile karşılamaktadırlar. Hacının konaklamasından, ibadet yerlerine nakledilmesi, Arafat, Müzdelife, Mina  gibi menasiklerin yapılmasını,   uzun yıllar bu görevi üstlenen  tüzel bir kuruluş olan “Mektep” isminde  organizeli bir yapı tarafından sürdürülmektedir. Ayrıca Suudi hükümeti tarafından yakın zamanda kurulan Nusuk  adlı  kuruluş tarafından güvenlik ve kaçakları önleme ve bazı hizmetleri  yürüttüğü ifade edilmektedir.
2024 yılı Hacı sayısı resmi olarak henüz açıklanmadı. Ancak milyonlarca Hacı Mekke de bulunmaktadır. Her taraf Hacı kaynamaktadır. Tahminlere göre milyonlarca resmi hacının yanında hac vizesi olmayan ancak turist vizesi olup ta hac yapmak isteyen resmi hacının kat kat fazlası bulunmaktadır. Mekke-i Mükerreme de güvenlik güçleri ve yukarıda bahsedilen kuruluşlar tarafından sıkı kontrol etmektedirler. Çok sıkı tedbir almakta ve hac vizesi olmayanları yakaladığı  herkesi Mekke bölgesi dışına çıkarmaktadırlar. Girip tekrar yakalandığı zaman bu kişilerin suuda girişleri yasaklanmaktadır. Haliyle bu durumda olanlar sürekli tedirginlik halinde ve yakalanma korkusu yaşamaktadırlar. Hac vizesi haricinde olanların hacca gelmesi   çok riskli görülmektedir. Aslında kaçak yollarla hacca gelmekte uygun ve makul bir istek olduğu kanısında değilim.  Bu yılda bundan sonraki yıllarda daha sıkı tedbir alacakları düşünülmektedir Bu İnsanlarda haliyle kota nedeni ile yıllarca beklemekte elden ayaktan düşmeden bu farz ibadeti yapabilmek amacı gütmektedir. Hacıların çoğunluğu, orta yaşlarda müracaat etmekte ve ortalama kurada çıkması 13 ile 16 seneyi bulunmaktadır. Bu da yaşlanmış zamana denk gelmektedir. Yetkililerin  bunu alternatif yollarla çözmesi gerekmektedir. Örneğin. Yaşı büyük olanlara mesela 5 yıl gibi bekleyenlere öncelik verilebilir düşüncesindeyim.

Hacıların kestiği kurbana  şükür kurbanı, Hedy kurbanı adı verilir. Kurban bayramında her Müslümanın memleketinde kestiği  kurbanlar da udhiyye adı verilir.

    İstasyon Haber Gazetesi okuyucuları, aynı zamanda yazılarımı okuyan tüm dostlarımızın  geçmiş Kurban bayramını kutlar Rabbimden  hayırlar getirmesini niyaz ederim. Gelecek hafta, Arafat, Müzdelife, Mina şeytan taşlama ve Kâbedeki günlük İzlenimlerimi siz güzel insanlara aktarmaya çalışacağım.  

 Mübarek mekanlardan selam ve dua

 

YORUMLAR

  • 1 Yorum