Hz. Mevlana Celaleddin Rumi yaşadığı dönemde, Anadolu ve diğer bölgelerde Moğol istilası ve Moğol vahşetinin hüküm sürdüğü yıllardır. Yaşadığımız zaman da olduğu gibi o dönemlerde de birçok siyasi ve iktidar mücadeleleri yaşanmıştır. Hz Mevlana’nın lehine ve aleyhine bir çok yazılar ve hikayeler yazılmıştır. Ancak öyle bir zamanda Mesnevi gibi bir eserin yazılıp, yüzyıllar sonra heyecanla ve merakla takip edilen söylemleri insanların ruh dünyasına dokunması, gönüllere hitap etmesi Mevlana’ya olan sevgi ve muhabbeti artarak devam etmiştir. Biz millet olarak kendi değerimizi anlamıyoruz. Hz. Mevlana’yı idrak edemiyoruz. Dünyanın diğer bir ucundaki insanlar anlayıp öğrenirken, yanı başımızdaki değere yabancı kalmışız. Hz. Mevlana’nın ;İnsanlığın yanında değeri ve kıymeti paha biçilemez bir yere sahiptir.
Bu yıl Hz. Mevlana Celaleddin Rumi’nin 751.Vuslat yıldönümüdür. Kendi ifadesiyle bu vefat ettiği anı Rabbine, sevgiliye kavuşma gecesi olarak düşündüğü düğün gecesi (şebi Arûs) olarak ifade eder. Hz. Mevlana’yı sadece anıp geçiyoruz. Onun söylediklerini ve yaşantısını örnek almıyoruz Şu sözü ona söylenen tüm kem sözlere bir set vurmaktadır. “Ben Hz.Muhammed Mustafa’nın (s.a.v) yolunun tozuyum. Biri benden, bundan başkasını naklederse, ondan da şikayetçiyim, o sözden de şikayetçiyim.” Böyle demesine rağmen, Kur’anı Kerim’e uymayan ve Allah Resulünün sünnetine aykırı olan, kadın erkek karışık sema gösterileri, kadınlar meydanlarda saç baş yolarcasına güya sema yaptıkları ve bununda ona atfettiklerine şahit oluyoruz. Çok yazık. Dinî de kullanıyorlar. Mevlana’yı da kullanıyorlar. Siz de diyeceksiniz ki! herkes birilerini kullanıp yolunu buluyor. Sizde haklısınız. Halbuki Hz. Mevlana’nın sema yaptığı görülmemiştir. Sadece bedesten çarşısında bir esnaf dükkanından gelen çekiçten çıkan sesin Allah’ı zikrettiğini düşünerek bir defa ellerini kaldırıp dönmesiyle son bulmuş bir olaydır. Yapılması güzeldir. Ancak aslına sadık kalarak ahlaki kuralları göz önünde bulundurarak uygulamak gerekir. Aşırı olan yanlış halvetleri sivil toplum ve Kültür bakanlığı olaya müdahale etmelidir. Ayrıca Konya’ya bunun patenti verilmelidir. Konya dışında yapılsa dahi aslına uygun olarak yaptırılmalıdır. ”Gel, gel ne olursan ol yine gel. Kafir isen de, mecusi isen de Putperest isen de gene gel.” Sözleri Mevlana’ya ait olmadığı, Mevlana’dan önce yaşamış olan Ebû Saîd Ebü’l Hayr’a ait olabileceği ilim erbabı tarafından bilinmektedir. Şimdi Hz Mevlana’nın o vecih sözlerinden birkaç örnek vermek gerekirse;
“Aşıkların gönüllerinin yanışıyla gözyaşları olmasaydı dünyada suda olmazdı ateşte olmazdı. Bırakacağın eli hiç tutma, tutacağın eli ise hiç bırakma. Sahte sevgilere gül olmaktansa, gerçek sevgilere diken ol. Unutma; senin için başkasından vazgeçen, bir gün mutlaka başkası için senden vazgeçer.“Bendeki yerini sendeki yerim belirler.” “ Zor diyorsun, zor olacak ki imtihan olsun.” “ Bir gün gelir, açmaz dediğin çiçekler açar. Gitmez dediğin dertler gider .Bitmez dediğin zaman geçer. Hayat öyle bir sır ki; önce şükür, sonra sabır,sonra da inanmak gerekir.” “İyi değil demek ne haddimize, şükürler olsun her halimize.” “Aldırma! Kalbi kirli olanın, dili hep kötü söyler.” “Hamdım. Piştim.Yandım”
Mecalis-i Seb'a, Hz. Mevlana’nın 7 öğüdünün bulunduğu eseridir. Aslı Türkçe bir eser olup sonradan Farsça ya çevrilmiştir. Bu öğütler;
Cömertlik ve yardım etmede akarsu gibi ol. Şefkat ve merhamette güneş gibi ol. Başkalarının kusurunu örtmede gece gibi ol. Tevazu ve alçak gönüllülükte toprak gibi ol. Hoşgörülükte deniz gibi ol. Ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol. Veciz güzel sözleri ibretlik ve idrak etmemiz gerekir.
Merhum şair Sezai Karakoç şöyle sesleniyor; “Anlamak masraflı iştir.” “Emek ister, gayret, samimiyet ister. Oysa yanlış anlamak kolaydır; Biraz kötü niyet, biraz cehalet kafidir .
Selam ve Dua ile Kalın.
YORUMLAR