Osmanlı Devleti, 1299 yılında kurulmuş ve 1922 yılına kadar 623 yıl varlığını sürdürmüştür. Selçuklular ve diğer Türk devletlerinin de hüküm sürdüğü yılları da hesaba kattığımızda bin yılı hayli geçen bir zaman diliminde, insanlığın yoğun yaşadığı Avrupa, Asya ve Afrika kıtalarında medeniyet kurmuş ve insanlığa çok büyük değerler kazandırmıştır.İç ve dış etkenlerin ve siyasi gelişmelerin getirdiği müstemleke ve sömürü anlayışından uzak durması yanlış politikaların getirdiği bir sonuç olarak, savaşlardan yorgun düşen Osmanlı devletinin bu durumundan istifade eden Haçlı zihniyeti top yekün saldırması sonucu hüküm sürdüğü topraklardan çekilmek zorunda kalmıştır. Binlerce yıl devlet kurma tecrübesi olan Türk milleti, Çanakkale de, Balkanlarda, Kafkaslarda, Sarıkamış’ta ve Birinci Dünya Savaşında yüzbinlerce şehit ve kayıp verdiği halde, Yunan’lıların Ermenilerin katliamlarına ve diğer saldırgan devletlerin yaptığı zalimliklere rağmen top yekin ayağa kalkmış, vatanını,dinini seven Anadolu halkı tekrar küllerinden yeniden ayağa kalkarak devletini kurmuştur.
Bu nedenle Temmuz ve ağustos ayları Türk milleti için zafer aylarıdır.
Kurtuluş Savaşında karşı tarafın bazı kaynaklara göre ölü, kayıp ve esir olarak,toplamda 110 bin civarında olduğu kayıtlarda geçmektedir. Gayri resmi kaynaktan anlatılanlara göre 264 bin Yunan, 60 binin üzerinde Ermeni sivil kayıp vermiştir. Biz de ise resmi kaynaklara göre cephede şehit olmuş veya Gazi olmuş hastanelerde vefat etmiş 38 bin askerimiz ile birlikte, kayıp ve esirlerde dahil olmak üzere toplamda 140 bin civarında kaybımız vardır. Bununla birlikte gayri resmi kaynaklara göre; sadece Batı cephesinde 640 bin sivil Müslüman Türkü katletmişlerdir. Ermenilerin doğuda katlettiklerinin sayısı çok çok daha fazla olduğu bilinmektedir. Rum, ermeni ve yunan ordusu ve isyancılar, 30 binden fazla bina ve 250 den fazla Türk köylerini yakmışlardır.Buna rağmen ülkemizde yunan Rum ve ermeni sevicileri olduğunu görmekteyiz. Bu ne acayip! bir iştir. ‘Katiline’ aşık misali ecdadını katledenlere karşı sempati duymak! Şahsen beni biraz şüpheye düşürmektedir! Çünkü bu canavarlar ellerine bir fırsat geçse aynısını yapacak Canavar ruhlu yapılarını sürdürme ruh halleri hala tazeliğini korumaktadır.
Türk milleti büyük başarı göstererek tüm engelleri aşmış vatanını seven her fert bu devletin kurulmasına çok büyük fedakarlık yaparak katkı sağlamış, Türkiye Cumhuriyeti kurulmuştur. Devlet kurulduktan sonra, tüm değerleri kapsayan bir marşa ihtiyaç olduğu için bir şiir yarışması açılır ve kamuoyuna duyurulur.Şair ve yazar olan Mehmet Akif Ersoy katılması için telkinde bulunurlar. Bu yarışmaya girmek istemese de, ücret almamak şartıyla yarışmaya girmeyi kabul etmiştir. Yazmış olduğu şiir muhteşem bulunarak 12 mart 1921 yılında Birinci meclis tarafından Türk milletinin milli marşı kabul edilmiştir. Bu muhteşem marşı yazan milli şairimiz Mehmet Akif Ersoy, Türk ordusuna ve milletine hediye ettiği bu marşa karşılık verilecek hediyeyi asla kabul etmemiştir. Ne yazık ki! böyle bir şairimiz son zamanlarında yokluk içerisinde ve hayatını sürgünlerle geçirmiştir. Mısır’da sürgün olan şairimiz, hastalanınca İstanbula getirilmiş ve 27 Aralık 1936 yılında 63 yaşında vefat etmiş ve protokolsüz bir şekilde sevenleri tarafından Istanbul’da bulunan Edirnekapı mezarlığına defnedilmiştir. Son yıllarda vefat yıl dönümünde vefa borcu olarak devlet erkanı tarafından, mezarının başında yanılması sevindiricidir.Milli marşımız,10 kıta ve 41 beyitten oluşur. Milli şairimiz Mehmet Akif Ersoy’un Ordunun duası adıyla İlk Besteyi Rıfat bey yapmış 1924 ile 1930 yılları arasında bu şekilde devam etmiştir. 1930 yılı itibari ile Osman Zeki Üngör’ün bestelediği marşı, Orkestra müzikal karması da, Edgar Manas tarafından yapılmıştır. batı marşları tarzındaki beste ile değiştirilmiş, Aynı beste ve müzikal Orkestra karması ile okunmaya devam etmektedir.
Milli marşımız Mehmet Akif Ersoy,103 yıl önce yazmış olduğu istiklal marşımız da,dördüncü dörtlükte ne güzel ifade etmiş:” “Garbın afakını sarmışsa Çelik zırhlı duvar,Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var. Ulusun, korkma!Nasıl böyle bir imanı boğar, “Medeniyet!”dediğin tek dişi Kalmış Canavar?” Medeni görünümlü batı emperyalizmin canavarlığı hala devam ediyor. Bizim buralarda kurdun diğer adı canavardır. Bundan kasıt saldırgan olan tüm varlıklara da Canavar denir. ‘Küfür tek millettir’ ifadesinin haklılığı her zaman bakidir. Türk Müslüman milletine karşı düşmanlık ta yabancılık çekmeden hemen birleşmeyi göstere bilmektedirler. İnsan hak ve hürriyetleri sadece kendileri için vardır. Uygulamaları da öyledir. Geçenlerde soykırım yapan canavarı aşkla meclislerinde nasıl alkışladıklarını gördünüz! Yüzyıllarca, Dünyanın hatta batının başına bela olan Yahudiler, 19 ve 20. yüzyılda, birçok Avrupa devletlerinde bürokratlarının bir çoğunu Yahudiler elde etmişti. Avrupalılar bunlardan kurtulmak istiyordu. Bu durum Hitleri ortaya çıkardı. Kendisi de Yahudi olan Hitler vasıtasıyla bir çoğuna soykırım uyguladılar ve hayatta kalanları da Filistin Ülkesine göndererek Müslümanların başına bela ettiler.Mazlum olduklarını düşündükleri Yahudileri evlerine misafir eden Filistinlilere, zamanla evlerinden canlarından ve topraklarında ettiler. Öldürmeye devam ediyorlar. Bu da gösteriyor ki Yahudilere yapılanların haklılık payının ne kadar haklı olduğu ortaya çıkmıştır. Allah’ın lanetlediği bu toplum,nerede olursa olsun ‘yediği kaba işeyen’ mikrop yapılı varlıklardır. Etrafındaki diğer insanları da kendilerine çevirirler. Avrupa ve Amerikalılar Hz İsa’nın öğretilerini terk ettiler. Yahudilerde Hz Mûsâ’nın öğretilerini terkettiler. Kendi kafalarına göre yazdıkları ‘kutsal kitap’ ismi verdikleri dökümanlara uydular. Bununla birlikte Kabala isimli bir hahamın yazdığı kabala adlı Yahudilere ait olan kitapta bulunan uydurma efsanelere göre hareket etmektedirler. Bu da sonlarını yavaş yavaş kendi elleriyle çağırmaktadırlar.
Modern Haçlı zihniyeti tek kalmış dişini demekki bileylenmiş ve güçlenmiş Yahudiler, Hristiyanlar ve Müslüman görünümlü Pers Şiası İran! Neden söyledim? Humeyni’yi de başa getiren Amerika! bunu da unutmayalım. Ortadoğu haritasını çizip ülkeleri kurup, başlarına da yine kendilerine hizmet edecekleri tutarak emellerine ulaşmak için canla başla savaşmaya devam etmektedirler. Biz Müslümanlarda birbirimize uğraşmaya maalesef devam ediyoruz. Filistin’in başındaki insan kimden yana belli değil. Arap liderleri kimden yana olduğu belli değil! Bilerek üç maymunu oynamaktadırlar. Çünkü Filistin sorunu çözülürse Amerika, İran ve Avrupa’nın orta doğudaki vizyonları çöker.Orta doğu ülkelerini korkutup silâhlarını satmaya devam edecekler. Aynı zamanda çıkarlarını koruyarak devam ediyorlar. Gazze, yüz yıllarca ehli sünnetin sancaktarlığını yapan Türk milleti orta doğudaki kalesi durumunda olduğunu, Modern Haçlılar ve yardakçıları bilmektedirler. Bunu yok etmek için alçaklıklarına devam edeceklerdir. Ancak Allah’ın da bir hesabı olduğunu es geçmektedirler. Avrupa ve Amerika’daki güya Gazze’ye destek protestolarında(samimi olanlar hariç) var ancak bir çoğu için samimi olmadıklarını söyleyebilirim. Bakın! Bizde de mazlumların tarafında olanlar var görüntüsünden başka bir şey olmadığını düşünüyorum. Şayet samimi olsalardı, liderlerini mazlumların tarafına çevirebilirlerdi, diye düşünüyorum. Günah çıkarttıklarını zannediyorlar. Sadece timsah göz yaşları olarak düşünün!
Mazlum Gazze ve Filistin halkı için bu bir kurtuluş savaşıdır. Rabbim yar ve yardımcıları olsun. Özgür, Bağımsız Filistin devletini görmek dileği ile… Selam ve Dua Kalın…
YORUMLAR