Reklamı Geç
DETSELİ MEHMET CEVİZ HOCA

DETSELİ MEHMET CEVİZ HOCA

[email protected]

SELAM KAPISI VE RAVZA-İ  MUTAHHARA…

25 Eylül 2023 - 00:00

   İslam'ın ikinci kutsal beldesi olan Medine-i Münevvere,Allah Resulünün mübarek naşının da medfun olduğu yerdir.Mescid-i Nebevi'nin bulunduğu,Hz. Muhammed(s.a.v)'in "Kardeşim Hz İbrahim'e Mekke diyarı haram kılındığı gibi Medine bölgesi de benim haramım olarak kılınmıştır. "dediği mekandı.  Ravza-i Mutahhara(Temiz Bahçe) yani' Riyazul Cenne' diye de bilinen Cennet bahçelerinden bir bahçe olarak bilinen bölüm vardır.Mescid-i Nebevi'nin içindedir.Hz. Peygamber(s.a.v)'in:"Evim ile minberim arası, cennet bahçelerinden bir bahçedir. Minberimde havuzum üzerindedir."buyurur.Diğer bir hadiste de "Kim Ravza da  namaz kılarsa cennette kılmış gibidir. Ben cennette namaz kıldım derse yalan söylemiş olmaz" demiştir.Burdaki bahsedilen havuz cennete giren müminlerin bizzat Allah Resulünün bizzat eliyle ikram edeceği Kevser havuzudur.

   Buraya ziyarete gelen Müslümanlar Ravza da namaz kılmak için yoğun ilgi göstermektedir.Birkaç yıl öncesine kadar bu mekanda  namaz kılına biliyorken, son zamanlarda çok kalabalık olduğundan randevulu sistem ile girebilmektedir.Mescid, Allah Resulü,Mekke'den Medine'ye hicret ettiğinde  şehre girince, şehir halkı, Allah Resulünü misafir edebilmek  için evlerine davet etmişlerdi.Hemen karar vermemiş, istişareler sonucunda Devesi kasva(kusva), diye de söylenir, nereye çökerse orada kalacağını bildirmiştir.Deve,Medine sokakların dan geçerek Halid bin Zeyd isminde ancak bilinen adıyla Ebu Eyyub-el Ensari'nin evinin  önünde bulunan sehl ve süheyl adında iki yetim kardeşin arsasına varınca deve olduğu yere çöker.Kalkıp biraz yürür. tekrar dönüp önceki çöktüğü yere Hz. Cebrail'in işaretiyle durur ve çöker. Mekandan bir süre kalkmaz.Bunun üzerine Allah Resulü;'Artık burada yerleşeceğiz' diyerek devesinden iner ve arsanın dibindeki Eyyub-el Ensari'nin evinde  yedi ay kalarak misafiri olur.Yetim kardeşler arsayı hibe etmek isteseler de Hz. Ebû Bekir on dirhem vererek satın alır. Mescid-i Nebevi'nin yapımında  bizzat peygamberimiz çalışmıştır. Hz. Ali,  ve Ammar bin Yasir  ve diğer sahabeler ile birlikte inşaatı tamamlamışlardır.Mescidin iç kısmına kendi kalacağı Odalar ve Ashabı suffa olarak da bilinen genelde yoksul, bekar ve genç   kişilerden oluşan grup eğitim yuvası bir mektep halini almış ve ilmi tedrisat görüyorlardı. İlk etapta dokuz adet oda yapılmış,sonraları oda sayıları çoğaltılmıştır. Mescid de, siyasi iktisadî, eğitim, askeri, diplomatik gibi tüm işler istişareler sonucunda karara bağlanıyordu.

   Allah Resulü, tahmini 3 gün süren ateşli bir hastalıktan sonra 63 yaşında miladi 8 Haziran 632 yılında pazartesi sabaha karşı sağ baş parmağını havaya kaldırarak''Refik-i a'la(en yüce dosta) diyerek Rabbimizin huzuruna tevdi etmiştir. Peygamberliği 23 yıl sürmüştür. Kur'an-ı Kerim ise 23 yıl gibi bir zamanda vahiy yoluyla Allah insanlığa ikram etmiştir.Hz. Hatice validemiz ile beraber kaldığı, bir oda genişliğinde, evim dediği yere  defnedildi.Çünkü Peygamberler nerede vefat ederse oraya defnedilirler kuralı uygulanmıştır. Ecdadımız Osmanlı mezarının üzerine yeşil bir kubbe yaptırmıştır. Ravzada dahil şahane mimari üslupla yapılan bu kısımlar hala muhteşem güzelliği ile Müslümanlara hizmet etmektedir. Mescid geniş bir alana yayılmıştır. Bir anda yüz binlerce insan namaz kılabilmektedir.Allah Resulünü, damadı Hz.Ali yıkamış torunları hasan ile Hüseyin ise su dökmüşlerdir. ve 17 sahabe ile cenaze namazı kıldırdıktan sonra, mekanın dar olması nedeniyle diğer Müslümanlar tek tek içeri girerek cenaze namazı kılmışlardır. Vefatından 3 gün sonra çarşamba günü vefat ettiği odaya defnedilmiştir.

   Peygamberimiz (s.a.v) "Beni vefatımdan sonra ziyaret edenler,Hayatta iken ziyaret etmiş gibidir. Kabrimi ziyaret edenlere şefaatim sabit bir hak olur.Kim gönlünde beni ziyaretten başka bir düşünce olmaksızın,beni ziyarete gelirse, kıyamet günü ona şefaatçi olmak benim üzerimde bir hak olur."tavsiyesi üzerine Müslümanlar, mescidin selam kapısından hürmetle girip saygıyla Allah Resulünün mezarının başına varılır.Dağ elimiz göğüs üzerine hürmeten kaldırılarak; Esselamü aleyke ya Resulallah, Esselamü aleyke ya habiballah (s.a.v)diye selam verilir. İkinci mezar Hz. Ebû Bekir'dir. peygamberimizin omuz hizasında medfun dur. Onada Esselamü aleyke ya Hz.Ebubekir (radıyallahü anh) diyerek selam verilir. Üçüncü mezar ise Hz. Ömer'dir. Onunda mezarı Ebubekir'in omuz hizasında yatmaktadır. Ona da Esselamü aleyke ya Hz.Ömer (radıyallahu anh) diyerek hürmet edip saygıyla Cibril kapısından mescidden çıkılır. Bu kapıya Cibril denmesinin nedeni ise  vahiy getiren Cebrail (Aleyhisselam) Allah Resulüne vahiy getirirken bu cihetten geldiği söylenmektedir.

 Bu mübarek beldeleri anlatmakla anlaşılmaz. Gelip görmek, o güzel duyguları yaşamak gerekir. Allah arzu eden herkesi buralara gelip ziyaret etmeyi ihsan eylesin.Rahmet peygamberi Hz. Muhammedi(s.a. v)seven tüm müminleri,Allah'ın izniyle şefaatine nail eylesin..

Tüm okurlarımıza! Arzın merkezi Kabe'den  Selam ve Dua ile….
 

YORUMLAR

  • 3 Yorum