DETSELİ MEHMET CEVİZ HOCA

DETSELİ MEHMET CEVİZ HOCA

[email protected]

SULTAN SUYU ÇEŞMESİ

09 Eylül 2024 - 00:00

Güzel Vatanımız Anadolu’nun; ovalarında, dağlarında, vadilerinde, kırlarında, tarlalarında; kekikler, papatyalar, güller, çiçekler vb bitkiler bir oyana bir buyana rüzgarla dans eder gibi salınırlar. Ormanlarında meşeler, çınarlar, çamlar, zeytinler vb ağaçlar, ruha ve insanın gönlüne huzur veren görseli, buram buram güzel koku dağıtan ve çıkardıkları ahenkli sesleri insanın ruhunu okşayan ve rengarenk Anadolu’dan ilham alınarak dokunan Anadolu kilim desenleri  gibi muhteşem görüntüleriyle gözleri mesrur eden yaylalarımız, ovalarımız vadilerimiz bayırlarımız var. Çeşmeleri, pınarları, çayları, dereleri, çağlayanları hayata hayat katıyor. Keklik, güvercin serçe leylek vb kuşlarıyla gökyüzü kuş panayırı gibi kuşlar özgürce uçarlar.

 Korkarım bu gidişle tüm bu güzellikler aheste aheste yok olma tehlikesiyle karşı karşıya. Çünkü İnsanoğlu kendi eliyle, hırsından çok kazanma sevdasından ve de zalimce olsa gerek, tarım ilaçları, gübreler derken doğanın dengesini bozdular. Küresel düzeyde iklim değişikliği doğayı perişan etti. İnsana yararlı, toprağa faydalı havaya faydalı ne varsa bitirme noktasına getirdiler. Bunun aksine insana ve doğaya zararlı olan ne varsa, haşeratlardan tutunda mahsulü ve ürünleri yok eden yaratıklar sürülercesine çoğaldı. İklimler değişti. Hoyratça su kullanımı sonucu sular çekilmeye devam ediyor. Aynı hızla Obruklar bir bir oluşmaya devam ediyor.

Allah(c.c) “... Gerçekten biz her şeyi bir ölçüye bir yasaya(kadere) göre dengeli yarattık. Kim yasamıza karşı çıkarsa karşılığını bulur.” (Kamer suresi 49.ayet) Ayetinde buyurduğu gibi Allahın yarattığı dengeyi bozdular. Yine yüce Allah; “İnsanların kendi elleriyle yapıp ettikleri yüzünden karada ve denizde düzen bozuldu. Böylece Allah dönüş yapsınlar diye işlediklerinin bir kısmını onlara tattırıyor.”(Rum suresi 41.ayet) İnsanoğlunun Allah’ın ayetlerinde buyurduğu gibi, dinlemeden, kulak asmadan dengeyi bozmaya devam ediyor. Sonrada kazanç olmadığında feryat ediyoruz. Ancak hala insanlık akletmeye, fikretmeye tenezzül bile etmiyor. Anadolu’nun neresine giderseniz gidin tüm bunlara rağmen köylerinde, yollarında dağlarında şırıl şırıl akan; Sahibul hayrat  veya selsebil (tatlı ve hafif bir su, cennetten bir ırmak veya çeşme. Bu kelime insan suresi 18.ayet de geçmektedir.) yazan, yada isimsiz bir kahramanın yaptırdığı çeşmelere rastlarsınız. Uğradığınız yerde bir çeşme ve birde gölgeleneceğiniz bir ağaç varsa değmeyin keyfinize. Ülkemizin birçok yerinde hala böyle güzel mekanların olması insana mutluluk veriyor bunlardan bir tanesi de Sultan Suyu Çeşmesidir. Bu çeşme cesur  sehavetli, eğitim düzeyi yüksek naif insanların çok olduğu, doğanın güzelliğini temaşa etmek sultan suyu çeşmesinden  bir yudum su içmek tarihi geçmişini hatırda tutmak için binlerce insanın ziyaret ettiği şirin mi şirin önceki adı pirlerkondu yeni adı Taşkent ilçemizde bulunmaktadır.

           Sultan suyu çeşmesi için tarih kitaplarında belde halkının ve çeşme de bulunan kitabesinde anlatılan bir hikayesi var ki dillere destan mahiyetinde yaygın olarak anlatıla gelmiştir. Bu hikayenin geçtiği olay anında bu çeşme mevcut olduğuna göre, su kaynağının ve çeşmenin çok daha eski bir tarihe sahip olduğu anlaşılmaktadır.Ayrıca Konya ve civarında suyu soğuk olan ve çokça akan çeşmelere ‘Oluk’ ismiyle de söylene gelir. Bahsi geçen Sultan suyu çeşmesi hikayesine göre; Selçuklu Sultanı Alaaddin Keykubat, Taşkent'e (Pirlerkondu) yalnız başına memleketi atlı olarak gezerken çeşmenin olduğu yerde mola verir. Yorulmuş, hali kalmamış, terlemiş halde, çeşmenin başına geldiği zaman, Toros dağlarında açan çiçekler kadar temiz ve güzel bir köylü kızına denk gelir. Çeşmenin başında duran köylü kızından su ister. Kız bir tas suyu doldurur, içine biraz çam yapraklarından atar ve tanımadığı sultana verir. Sultan, suyun üzerinde çam yapraklarını görünce suyu döker ve tası tekrardan kıza verir. Kız tası eline alır. Suyu yeniden doldurur ve içine tekrar çam yapraklarından atar. Suyu sultana verir. Sultan, sebebini merak eder ve sorar. Kız "Bey, siz terli siniz.  Çam yapraklı su güzel kokar. Siz (dişleriniz ile) süzerek içtiğiniz için sizi hasta etmez" der. Sultan kıza "Adını bağışla " der. Kız "Adım bir yiğide bağışlandı " der ve adını söylemez. Sultan "Ben Selçuklu Sultanıyım, dile benden ne dilersen" der.Kız “Dokuduğumuz bezden vergi alınmasın” " der. Bunun üzerine Sultan sözlerine şöyle devam eder: "Güzelleriniz farımasın.   Çamlarınız  kurumasın. Sularınız ılımasın. Bezlerinizden vergi alınmasın." duasıyla birlikte fermanını da vermiş, olur. O gün bu gündür güzel memleket Taşkent'te çamlar hiç kurumamış daima yemyeşil durmaktadır. Suyun tadı her zaman güzel ve buz gibi olur.Bu nedenle çeşmeye adını veren de Selçuklu Sultanı Alaaddin Keykubat olduğu söylenir. Buraya uğrayan ve yolu düşen herkesin, bu çeşmeye uğraması ve suyundan içmesi aynı zamanda doğanın güzelliğini bağrında barındıran Taşkent ilçemizi, görmek gezmek ve güzelliklerinin tadını çıkarmanız ve oralara gitmeniz  dileğiyle.

 Yazımı çeşme şiirimden bir dörtlükle tamamlayalım:
Şefkatle bakar sana, iç suyumdan bul şifa diye.
Hiçbir canlı susuz kalmasın der, kıvranır yosunlar içinde.
Kurnasıyla, oluğuyla, tahtadan oyma tasıyla  bile.
Beni yaptırana bir fatiha oku, Allahtan rahmet dile diye.

                   Selam ve Dua ile Kalın…
 

YORUMLAR

  • 0 Yorum