İslamda; olayları, insanları bir konuyu veya meseleyi anlamak, idrak etmek, Hakikati görmek ve ona göre karar vermek gerekir.Sadece bakmak değil,görmek mutlak lazımdır.Bu kavramlar İslam literatüründe, 'yakin' sözcüğü ile ifade edilir. Kesin sağlam, doğru bilgi anlamına gelen bu ifade;Aynel yakin(gözle görülen), İlmel yakin(ilmi olarak ve kesin bilinen), Hakkal yakin(konuya hakim olayın ve nesnenin içinde olup hakkıyla bilinen) yani bilme, Görme ve bizzat şahit olma veya olayın içinde olma hakkını vererek görmek şeklinde ifade edilir.İtikadi olarak dahi sağlam inanca sahip olmak için,temel kaidelere uygun inanmanın kurallarını uygulamak gerekir. inanma yöntemlerinin çeşitleri vardır. Taklidi, İcmali,Tafsili ve Tahkiki iman şeklindedir. En kıymetlisi tahkiki imandır.inceleyip anlayarak iman etmenin hükmü daha makbuldür.Sorgulayarak,inceleyerek kalbin ve gönlün mutmain olması gerekir. Aklın yetisi ve fikri üretmesi olduğu gibi,kalbinde düşüncesi ve duyguları vardır. Allah(c.c.):"... Bunların kalpleri vardır ama onlarla kavrayamazlar, gözleri vardır ama onlarla göremezler, kulakları vardır ama onlarla işitemezler. Onlar hayvanlar gibidir.Hatta daha da şaşkınlardırlar.İşte asıl gafiller onlardır"(Araf 179)
Her konuda ve her olayda toplum olarak bir işi veya konuyu körü körüne inanma ve yapma eğilimindeyiz.Algıda seçiciliğe bir türlü alışamadık. Araştırmadan, irdelemeden, müşahede etmeden karar verebiliyoruz. Sadece geminin, suyun yüzünde kalan kısmına göre hareket ediyoruz. Suyun altında kalan kısmını görmezlikten geliyoruz.Bu da zamanla beklentilerimizi alt üst ediyor.Güven zedelenmelerine sebep oluyor. Görünüşe, görüntüye,tatlı söze, güzel konuşmaya aldanıyoruz. Halbuki İslamın tavsiye ve tembihlerine uyarak hareket etsek,kırk düşünüp bir karar versek her şey farklı olacaktır.Allah" Onlara şöyle bir baktığında dış görünüşleri sana iyi bir izlenim verir. Konuşurlarsa sözlerine kulak verirsin. Ama onlar sanki bir yere dayanmış kütükler gibidir. (böyle güvendeymiş gibi görünürler) Her gürültüyü kendilerine yönelik sanırlar. Asıl düşman onlardır.Onlardan korun! Allah kahretsin onları! Nasılda haktan yüz çeviriyorlar! (münafikun suresi 4)Her şeyi ve insanı yaratan Rabbimiz bunu insanlığa kelam ediyor. Yine kulak vermiyoruz. En büyük mucize Kur'an yine şöyle hitap ediyor;"Ey insanlar! şüphesiz sizi bir erkekle bir dişiden yarattık. Tanışasınız diye sizi kavim ve Kabileler ayırdık.Allah katında en değerli olanınız O'na itaatsizlikten en fazla sakınanınızdır. Allah her şeyi hakkıyla bilmektedir,her şeyden haberdardır"(Hucurat suresi 13)
Millet olarak her şeyi sulandırdığımız gibi dinimizi de sulandıran ahmaklar güruhu çoğalmakta ve bilinçli bir şekilde İslamın ve milli kültürümüzün orijinalinden uzaklaştırma çabasındalar.Sanki Allah'ın;"Deki:" Allah göklerde ve yerde olanları bildiği halde Allah'a dininizi öğretmeye mi kalkışıyorsunuz? Allah her şeyi bilmektedir."(Hucurat suresi 16) dediği gruba girme derdindeler.
Üstad Şair Necip Fazıl diyor ki; 'Meyve verme derdinde olmayan ağaç odundur.''sözü ile derdi, din millet vatan olmayanların, bir de Müslüman görünümünde insanları kandırmaları da cabası. Bu bozguncular güruhuna Allah(c.c.):"Yemin olsun, cehennemi mutlaka göreceksiniz"-"Andolsun ki onu aynel-yakin(ayan beyan) ile göreceksiniz"(Tekasür suresi 6-7) ayetlerinde gidecekleri yeri bildirmektedir.
Bir gün bir adam Hz. Ömer'e gelir ve birisini metheder. Hz. Ömer ona sorar.-Onunla yolculuk yaptın mı? Adam 'hayır' der. - Onunla alışveriş yaptın mı? Adam yine 'hayır' der. - Peki ona komşuluk ettin mi? Adam yine 'hayır' deyince Hz. Ömer; - Sen onu tanımıyorsun' diyerek insanları her halini bilmeden, tanımadan, hakkında karar vermenin yanlış ve hatalara götüreceğini bildirmektedir. Her sakallıyı alim veya dindar, her nur yüzlü görüneni de haktan sanıp ilham almaya çalışmayalım. Hak olan ve haktan olan ilhamı, Kur'an ve Sünnetten almak dileğiyle
Selam ve dua ile kalın…
YORUMLAR