Millet olarak ne yazık ki geçmişi çok çabuk unutuyoruz. Hayatın hengamesi üzerimize yüklenmiş. Savaşlar, zulümler, sömürü düzeni. Kapitalizm ve narsizm; toplumları, dini, kültürel ve ekonomik olarak hallaç pamuğuna çevirmiş. Ne adalet ne insanlık ve nede inanç değerleri kalmış. Özgürlük adına tüm değerler yok edilmiş. Parası olanın daha çok kazandığı, parası olmayanın yine parası olmamaya devam ettiği zamandayız. Deneme yanılma yöntemleriyle hedefi tutturamıyoruz. Konuşurken;' 'Her şey pahalandı' derken, evini kiraya verirken, arabayı, evi v.s. satarken en yüksek limitten istemesi başlı başına bir handikap. Fırsatçılık yapıldığı ortada duruyor. Vicdan ve merhamet izne ayrılmış. Sanki ortadan kaybolmuş durumda. Mertlik yok olmuş. En ufak bir kavgada veya olayda insanlar silaha ve bıçağa sarılıyor. Tüm bunlara rağmen, herkes Bayburtlu misali erdiğini zannediyor. Buna rağmen iyi insan olduğumuzu, cenneti hak ettiğimizi sanıyoruz. Her grup kendi çıkar yolunu bulmuş. Kısacası "Aşağı tükürsem sakal, yukarı tükürsem bıyık' misali ne yapacağımızı şaşırdık. Filler kavga yaparken, çimenler ezilmeye devam ediyor. Bizleri izleyen yüce Allah'ın hoşnut olmayacağı aşikar. Bunu da bildiğimiz halde ısrarla bu yanlışlara devam ediyoruz. İnsanoğlunun hazımsızlığı ve manevi doyumsuzluğu, fıtrattan gelen değeri de yok etmektedir. İnsan ilk önce insan olmalı. Bu meyanda, hiç olmazsa bedava olan ve çok kazandıran, kalpleri ısıtan, gönülleri fetheden, bulaşıcı olan, gülme ve tebessümü yapmaya çalışalım ki karşı tarafı ruhen ısıtsın. Tüm bu zor hayat şartları altında biraz gülelim ve ibret alalım diye siz kıymetli okurlarımıza iki kıssa anlatmak istiyorum.
Şöyle bir hikaye anlatılır. Üç arkadaş Balıkesir tren istasyonuna gitmişler. İçlerinden biri gişeye yaklaşıp bilet almış ve trenin kalkmasına ne kadar zaman olduğunu sormuş. Bir saat onbeş dakika… Arkadaşlarına dönmüş: "Daha çok var hadi gidip şu karşıki kafede çay içelim." Oradan buradan derken laf lafı açmış. Birden tren düdüğüyle kendilerine gelmişler. Koşarak dışarı fırlamışlar ama nafile… Tren kaçmış. Sormuşlar; 'Sonraki tren ne zaman?' "'Bir buçuk saat sonra..." Yine dönmüşler kafeye.Yine çay yine laf derken yine düdük sesi… Koşmuşlar ama bu defa da treni kaçırmışlar. Bir saat sonra bir tren daha varmış. Dönmüşler kafeye.. Ama bu kez uyanık duruyorlar. Trenin sesini duyar duymaz kalkmışlar koşmaya başlamışlar. İçlerinden biri bir vagona, diğeri başka vagona zar zor yetişmiş. Üçüncüsü ise geride kalarak yetişememiş… Bir süre nefesini toparladıktan sonra başlamış katıla katıla gülmeye. Durumu gören istasyon memuru dayanamayıp sormuş; 'Hem treni kaçırdın hem gülüyorsun!' Trene binemeyen cevap vermiş; 'Nasıl gülmeyeyim onlar beni uğurlamaya gelmişti. Ben kaldım onlar gitti.' demiş.(Hayatta bir çok işlerimiz buna benziyor değil mi) :)
Allah Resulü (s.a.v): " Sadaka verecek bir şeyimiz yok Ya Resulullah" diyenlere; "İnsanlara tebessüm etmeniz de bir sadakadır." Buyurur. Buna örnek olması açısından şöyle bir hikaye anlatılır.
Genç kız, üzgün görünen yabancıya gülümsedi. Adam kendini iyi hissetti. Geçmişte bir arkadaşının ona yapmış olduğu bir iyiliği anımsadı ve ona bir teşekkür mektubu yazdı. Bu mektup arkadaşının o kadar hoşuna gitti ki, yemek yediği lokantaya iyi bir bahşiş bıraktı. Bu bahşişin miktarına şaşıran garson, paranın bir kısmını yolda gördüğü bir fakire verdi. Adam çok sevindi, çünkü iki gündür ağzına bir lokma bile koymamıştı. Yemeğini bitirdikten sonra, kaldığı izbe odaya gitmek üzere yola koyuldu. Yolda soğuktan titreyen bir köpek yavrusuna rastladı ve onu alıp evine götürdü. Soğuk fırtınadan kurtulup başını sokacak bir yer bulduğu için köpekçik çok mutluydu. O gece evde yangın çıktı. Köpek yavrusu havlamaya başladı. Bütün ev halkını uyandırana kadar havladı ve böylece yangından herkes kurtuldu.
Tüm bunların nedeni küçük bir tebessümdür. Sevgi ve tebessüm hayatınızda daim olsun. İyi niyet, Muhabbet ve samimi tebessümler dileğiyle…
YORUMLAR