Bundan 31 yıl önce Sivas’tan yükselen dumanlar sarmıştı ülkenin dört bir yanını.2 Temmuz Cuma günü. Yıl 1993. Çocuktum o zaman ,7-8 yaşlarında. Henüz ne olduğunu anlamamış ama “çok kötü bir şeyler” olduğunun farkındaydım. Dedem ömrünü Alevi inancı yoluna adamış, son nefesine kadar Alevilerin ibadet merkezi olan Cem evlerinde dedelik yapmış, gerçek Aleviliği yaşamış ve yaşatmak için mücadelenin içinde pişmiş bir Alevi dedesiydi. Sivas Madımak Oteli’nin yakıldığında, ateşe verildiğinde dedemin yaşı 90’a yakındı. O yaşlı halinde dizlerini dövüyor, ağlıyor, çevresindekilere bir şeyler soruyordu. Televizyon kanalı canlı yayında gösteriyordu Sivas’ta yaşananları.
90 yaşına merdiven dayamış olan dedemin o çaresizce, dizlerini döverek babama: “Oğlum Akarsu’da mı var? Nesimi de yanmış, çocuklar da mı yanmış?” diye ağladığı ve tüm ailemin çaresizce gözyaşları içinde televizyondan canlı olarak izlediği ve çok kötü bir şeylerin olduğunu hissettiğim günü Sivas Madımak katliamını böyle hatırlıyorum.
2 Temmuz 1993’te 33 can,33 fidan,33 şair, yazar, akademisyen, gazeteci, ozan devletin gözünün önünde ateşe verildi Sivas Madımak Oteli’nde. Evet, Sivas’ta Pir Sultan Abdal’ı anma etkinliklerinde Madımak Oteli’nde içinde çocukların, aydınların, sanatçıların, Halk ozanlarının olduğu 33 can, aydın insanımız diri diri yakılarak katledildi.
Oysa yüreği insan sevgisiyle dolu olan aydınlarımızın, sanatçılarımızın yaptıkları tek şey yüzyıllar öncesinden günümüze seslenen, dünya insanlığına mal olmuş, zulme baş kaldırmış, haksızlığa isyan etmiş ve dönemin Sivas Vali’si Hızır Paşa tarafından idam edilmiş Pir Sultan Abdal’ı anmaktı. Sivas Madımak ’ta yaşananlar utanç verici bir insanlık katliamıdır. Sivas’ta yaşananlar Alevi tarihinde elbette ilk değildi. Son da olmadı…
Tarihe baktığımızda yüzyıllardır katliamlara uğramış bir toplum olan Aleviler bu kez Sivas Madımak Oteli’nde yakılmıştı. Günlerden cuma günü…Madımak Oteli’nde aydınlar, sanatçılar, halk ozanları; dışarıda ise tekbir sesleriyle cuma namazından çıkanlar… Türküleriyle büyüdüğüm Muhlis AKARSU, Nesimi ÇİMEN, Hasret GÜLTEKİN ile beraber 33 can Sivas Madımak Oteli’nde ateşe verilmişti.
Kerbela’dan günümüze kadar birçok katliamlara maruz kalmış, asimilasyonlara uğramış Çorum, Maraş, Sivas, Gazi, Elbistan, Madımak olayları tarihe bir kara leke olarak geçmiş, yaşanmış unutulmaz olaylardır.
Orta Çağ karanlığı gölgesinde yetişen bilimden, sanattan uzak, insanlık düşmanı güruhlarca organize edilen bu katliam devletin gözünün önünde cumhuriyetin temellerinin atıldığı bu topraklarda, laiklik ve cumhuriyet karşıtı sloganlar ve tekbir sesleriyle başlamıştı gösteriler. Sivas Madımak Oteli sanıkları ilerleyen yıllarda parti başkanları, milletvekili, bakan olarak ödüllendirilecekti. Sivas Madımak katliamı insanlık tarihine bir kara leke olarak sürülmüş ve orada asıl yakılan insanlık olmuştur.
Sivas Madımak ’ta türküler yakıldı, saz yakıldı, sanat yakıldı.
Sivas Madımak ‘ta henüz ömürlerinin baharında genç kızlar ateşe verildi.
Sivas Madımak ‘ta Hak için semah dönenler, saz çalanlar yakıldı.
Madımak’ta yakılan ateş bugün hala yanmaya devam ediyor.
Sivas Madımak’ tan yükselen o dumanlar insanlığın, yaşamın, kültürün üzerine kara bulut gibi çökerek korku salmakta. Madımak’ tan yükselen bu bulutlar Orta Çağ karanlığına bağlı kalmaya ve çevreye duman püskürtmeye devam etmekte.
Madımak katliamı bir insanlık suçudur. Dedemin o halini, dövünerek ağlamasının boşuna olmadığını bugün daha iyi anlamaktayım. Madımak Oteli bir insanlık müzesi olmalı. Yüreğimizden umudun eksik olmadığı güzel günlerin özlemiyle umut dolu yarınlar sizlerin olsun.
YORUMLAR