Bilgiye, ışığa ve aydınlanmaya giden yol uzun, zorlu ve meşakkatlidir. İnsan bilmek cahilidir ve
bilirsiniz ki sürekli anlamı hakkında hiç düşünmeden sarfettiğimiz, çok yaygın bir söz vardır. ''Cehalet
mutluluktur.'' Ne kadar az bilirsek, kendimiz, etrafımız ve içinde yaşadığımız dünya hakkında ne kadar az
farkında olursak kendimizi ait hissettiğimiz bu dünya ve anlam aradığımız yığınla kavram daha hafif, çekici
ve daha katlanılır olur.
Bardağa dolu tarafından bakmak diye bir şey vardır. Dolu bardak, boş bir kaptan daha ağır çeker değil mi?
ayrıca taşıması, yani dökmeden, saçmadan taşıması da daha zordur. Ağır çeker. Bir hacmi, kütlesi, ağırlığı ve
sorumluluğu da vardır. Oysa boşu öyle mi ya. Nietzsche Aforizmalar / Hayat Dediğin Nedir Ki?'de; ''İnsan da ağaç gibidir.
Göğe ve ışığa ne kadar ulaşmak isterse, kökleri toprağa, aşağıya, karanlığa, derine ve kötülüğe ulaşmak için o kadar çabalar.''
der. Öğrenirken büyürüz, anlamlar ve gerçekler değişir, gelişir. sancılı, ağır ve acı verici bir süreçtir. Knedimizi
geliştirip değiştirirken kayıplar veriririz. Mutsuzluk kaçınılmazdır artık. Çünkü etrafımıza karşı bilincimiz
sonuna kadar açılmış, farkındalığımız artmıştır. Her başarmanın, her menzile varmanın bir de bedeli vardır tabii.
Sahip olduklarımız bize sahiptir artık aslında, aklımızı ve bilincimizi esir almıştır. Tüm güzel düşleri, pembe hayalleri
ve çocuksu hezeyanları kaybetmiş bilinç sürekli açlık çeker, daha fazlası için köleleşmiştir adeta, aç bir bebek gibi sürekli
yanaşıp bilgeliğin sütlü memelerine emmek, emmek ister.
Kozasından çıkan tırtıl, gelişip değişerek ve dönüşerek güzel, renklerle bezeli kanatlarıyla bir kelebeğe dönüşür. Her türlü
değişim sancılıdır. Yıllar boyu göğe, bulutlara yükselen bir ağaç ne kadar büyür ve gelişirse kökleri de dibine, toprağına ve köklerine
doğru uzanır. Tersi bir karanlığa yolculuk. Bilinçlenmeye uzanan ışıklı bir yolculuğun köklerinde ve kökeninde aslında karanlığa
tutunmuş bir kök vardır. Elde edilmiş her başarı, sahip olunmuş her bir edinim kendimizden bir fedakarlığa, kayıba bedellenmiştir.
Taşıması zor bir yük. ''Her kim bir canavarla çarpışmayı göze alırsa, bir canavar olmayı da göze alsın. Çünkü karanlığa uzun süre bakarsanız
karanlıkta sizin içinize bakmaya başlar...'' diyor yine Nietzche, Alacakaranlık'ta.
Karanlığa ışık yakmak, aydınlanır ve aydınlatırken karanlığa karışmak. Anlam ararken, anlamını yitirmek. Aydınlatırken küçülmek mum alevi
gibi. Bunu yapabilenler, buna katlanabilenlerdir. Bütün kahramanlar pelerin takmaz, bu yüzden benim bütün kahramanlarım bunu başarabilenlerdir.
Araştıran, geliştiren, düşünen, düşündüren, yazar, çizer, okur ya da yazar her kim olursa bu köklere su verip o manayı besleyen ve bizlere
ilham veren onlar benim kahramanlarımdır. Hepsine selam olsun.
YORUMLAR