Noterlik bize Roma hukukundan gelmiştir. Roma da İlpianos tarafından ‘’ Tabellion ‘’ adı altında açılmıştır. Cumhuriyet döneminde 1924 yılında resmi kurum olarak hayatımıza girmiştir. İlk noter 1314 yılında İtalya’nın Flaransa kentinde kurulmuştur. Osmanlı döneminde Kadılar tarafından yürütülen bu kurum , tanzimat döneminde Mukavelat Muharrleri Nizamnames zamanla görevini ve adını Cumhuriyet döneminde değiştirilmiştir. 1879 tarihli Cumhuriyet kurulduktan sonra 1926 yılında Katibiadil ismi değişerek, şu an da kullandığımız Noter ismini aldı. Anayasanın 135 inci maddesine göre Noterlik kanunu gereğince, kamu kurumu niteliğinde, tüzel bir kişiliğe sahip adı üzerinde meslek kuruluşudur.
Noter kelimesinin anlamı, Fransızca noteri den gelmedir. Anlamı sürekli not tutan ve sürekli yazı yazan anlamındadır. Geçerli Delil anlamında kullanılan belgelerin düzenlendiği kurum. Noterlik hukuki düzeni sağlamak için kurulmuştur. İşi biten evrakların kontrolünü sağlamak, işlemlerin dosyalanmasında ve mühürlenmesinde rol almak, evrakları vezneye gidecek şekle getirip hazırlamak, ilgili işlemlerin vergi, harç gibi düzenlemelerini yapmak gibi görevlerini sıralayabiliriz.
Noteri yazmak nereden geldi diye soracak olursanız eğer. Arabamı sattım ,satışını yapmak için gittiğim noterin gülen yüzleri ve sevdiğim bir söz var yazmak istedim. Birisi birine bir söz söylediğinde ‘’neden inanmıyorsun, sana noter tasdiki mi getireyim ‘’ Bu sözü çok anlamlı bulurum. Yalana kolayca inanan insanlar, her nedense doğru söze noter tasdiki isterler.
Benim emektar bir beyaz güvercinim vardı, beni hiç yolda koymaz, nereye götürsem oraya giderdi. Yaşlandıkça artık bakım zamanı gelmişti. Dedim beyaz güvercinimi satayım, yeni bir güvercin alayım. Dedim de demesine, dilim söyledi, kalbim söyleyemedi. Beyaz güvercinimi hiç satmak istemedim ama mecburumda satmaya. Masrafı var, kullanırken yoruluyorum, minibüs olduğu için her yere kolay park edemiyorum. Beyaz güvercinimle aramızdaki manevi bağın stresi, hüznü başıma ağrılar koydu derken noterin yolunu tuttum.
Notere ilk girdiğimde yüzleri gülümseyen iki hanım karşıladı beni. Ayşe hanım , sevil abla hoş geldin dedi, biraz sohbet ettik. Gülümseyen yüzleri başımdaki ağrımı biraz aldı ama hala dönüp dönüp beyaz güvercinime bakıyorum. Ayşe hanım, sevil abla buyur otur, biraz dinlen dedi, tabi ki nasıl canım acıdığını bilmiyor güvercinime. Çay, soda, sohbet devam ederken, güvercinimi sahibi almış götürmüş bile. Ayşe hanım benim gerginliğimin farkında olmalı ki, gülen yüzüyle ablacığım ben işlemlerini bitirdim, her konuda ben buradayım, Akşehir’e geldiğinde ne zaman istersen buyur gel dedi. Huriye hanım masasından sohbetimize dahil oldu, biraz daha sakinleştim.
Beyaz güvercinimin hüznü, noter hanımların gülen yüzleri ile biraz dağıldı. İnsanın bir şeyi sahiplenmesi, benim demesi ve ondan ayrılması ne zormuş. Araba satışını sağlamak için gittiğim noter sayesinde hüznüm biraz geçti, oysa dokunsalar ağlardım. Noter hanım Huriye Çağlayan ve Ayşe hanıma çok teşekkür ederim. Yolum düşerse eğer yeniden Akşehir 3. Noter hanım Hayriye Çağlayan ve Ayşe hanımı ziyaret edip çayını tekrar içeceğim. Beyaz güvercinimi Noter huzurunda satışını gerçekleştirdim, dönsün dursun Akşehir yollarında, uçsun gitsin Deveboynu yaylasına…..
YORUMLAR