Abdurrahim Karakoç, Orhan Kemal, Ahmed Arif, Nazım Hikmet, Ahmet Haşim,Cahit Zarifoğlu, Cemil Meriç, Peyami Safa, Hasan İzzettin Dinamo, Ahmet Muhip Dıranas, Cahit Irgat. Ve yine Haziran ve yine şairin ölümü Mevlana İdris.
Sokaktayım
Gece leylâk
Ve tomurcuk kokuyor
Yaralı bir şahin olmuş yüreğim
Uy anam anam
Haziranda ölmek zor…Hasan Hüseyin Korkmazgil
Şair böyle sesleniyor haziranda ölen şairlerimize. İnsan bazen soruyor kendine. Bu kadar sağlam şairler sanki kendi aralarında sözleşmiş gibi haziranda ölmüşler.
Haziran ayının iğde kokusu mezarlarının üzerine düşsün diye mi ki.Neden Haziran? Yoksa kırk ikindi yağmurları üstlerine yağsın diye mi?
Abdurrahim Karakoç’un Mihriban'ının saçlarına iğde çiçeği mi takıyordu?
Orhan Kemal’in ekmek kavgasına başladığı zamanları mıdır?
Ahmet Arif’in, üç gün meme vermediği Adiloş bebesinin doğduğu ay mı?
Nazım Hikmet’in Vatan Haini ilan edildiği ay mıdır haziran?
Ahmet Haşim’in Mukaddime şiirindeki yanan ateş mi haziran?
Cahit Zarifoğlu’ nun ‘’İsmimin baş harfleri acz tutuyor,bağışlanmamı diliyorum’’ dediği ay mıdır haziran?
Cemil Meriç’in ‘’Ulu çamlar fırtınalı diyarlarda yetişir’’ derken, haziran ayının sıcak esen rüzgarından mı bahsediyor?
Peyami Sefa, Dokuzuncu Hariciye Koğuşu’nu haziranda mı yazmıştır?
Hasan İzzettin Dinamo, “Acıya Meydan Okumak” şiirini hazıran ayında mı acıya meydan okumak için yazmıştır?
Ahmet Muhip Dıranas’ın Fahriye Ablası’nın hazirandan uçuşan etekleri midir?
Cahit Irgat’ın yaşamak istedikçe,toprak çağıran ay mıdır haziran?
Ve yıl 2022 aylardan haziranın sekizi,günlerden Salı Mevlana İdris ‘in vefat haberi geliyor. ’’Yani ben ölmeli miyim anne, şarkılar söylemeden” dediği ay. hazır haziran mıdır ?
İnsanlar şiirlerini beğendikleri şairleri kaybedince, içlerine düşen acıyla birlikte şairden okudukları en çok sevdiği şiirin dizeleri düşer kalplerine
Sonra kimse kalmadı
Hiç kimse
Bağırmak için
Yalvarmak için
Çünkü herkes gitti
Çünkü herkes gider
Geceler var bir de iyi geceler…
Çünkü herkes gider diye haykırmış Mevlana İdris.Günü gelip kendininde gideceğini bildiği için. Hiç kimsesizliğin verdiği acıya yenik düşerek, yükü kelimelere yüklemiş. Böyle anlarda yazmak tek çare. Çığlık gidip bir kaleme eşlik ettiğinde, artık o çığlık, çığlık olmaktan çıkıp şiire dönüşüyor. Maraş’lı şair bence ölümün o kadar farkındaydı ki.Buna rağmen kalbini yiyecek kadar olan bitenden rahatsızdı. Şairler bana göre rahatsız insanlardır, rahat olsalar neden dile getirsinler yaşamın tanımını.
Ali Şeriati ‘’ Ben sizi rahatsız etmeye geldim’’ demesi de bu yöndedir. Rahatsız şairler insanı uyanmaya çağrı yapar. Kimi zaman takdir görür kimi zaman hastalanır, kimi zaman da tutuklanır ömrünü cezaevlerinin sancısında geçirir. Ölüm geldiğinde hepimizi eşitler. Sınıf, statü, ırk, mezhep tanımaz. İşte bir gün herkes gider, ama uzağa, ama toprağa.”Ölümün olduğu bir dünya da, hiçbir şey çok ciddi değildir’’ Diyen Franz Kafka ne de güzel tanımlamıştır.
Haziran ilk yaz başlangıcıdır. Çiçekler çoktan meyveye durmuştur. Dört bir yanı iğde kokusu sarar. Ekinler tarlada başını sallar. O kadar güzel şairlerin ölümüne şahit olan haziran hüzün ayıdır. Her nedense bize hüzün ayı güzdür.
Biz unuturuz başka
Ölümler arada, hatırlatır
Dünyanın malını toplasak da
Bu dünyanın sonu vardır.
B...Necatigil
“Aşk kağıda yazılmıyor Mihriban” diyen Abdurrahim Karakoç. “ Dört nala gelip uzak Asya'dan, bir kısrak başı gibi uzanan bu memleket bizim” diyen Nazım. “Terketmedi sevdan beni” diye seslenen Ahmet Arif. “Seçkin bir kimse değilim ismimim baş harfleri acz tutuyor, bağışlanmamı diliyorum” diyen Cahit Zarifoğlu. “Büyük yalnızlığımızı unutmak için ey kış” diye seslenen Ahmet Muhip Dıranas.” Ben bir çocuğum gözlerim mavi gökyüzüyle kardeşim,biliyor musunuz “diyen Mevlana İdris.
Yahya Kemal’in ‘’Ölmeden önce ölünüz’’ dediği yerde, şairler çoktan ölmüş müdür.Yazdıkları şiirlerde ölümü tanımlarken hiç zorluk çekmemeleri, çoktan içlerinde ölümü kabullenmiş olmaları mıdır diye sormasam olmazdı. Ölümün tanımı şairlerinde hep başka başka yer bulur.
Dışımda açıkça bir tazı koşuyor
Ölümlerde yorulup
Bir güle kapanan
Gelincikte bekleşen
Cahit Zarifoğlu
Koşmaktan, yaşamın zorluğundan yorulan şair içimde bir tazı koşuyor diye tanımlamış. Ölümlerden yorulmak, sevdiklerini kaybetmenin şaire yüklediği yorgunluk. Güle kapanmak derken, en sevdiğine en sevgiliye sarılmak diyerek cümleyi bitirmiş.
Düşmezse düşmesin yakamızda ölüm diye seslenen Nazım. Yakada yapışılı bir rozet gibi ölümün var olduğunu yakasında hissetmenin onu yıldırmadığını yazmış.
Ölmek değildir ömrümüzün en fecî işi,
Müşkül budur ki ölmeden evvel ölür kişi.
Hadiste söylendiği gibi ‘’ölmeden önce ölünüz’’ Yayha Kemal de,ölmek değildir ömrümüzün en zor işi,acil ölmeden evvel ölmeyi bilmek.İşte burada son nokta.
Bu güzel tanımlamaya ben de bir dörtlük yazmasam olmaz.
Ölmeyi bilen için,ne mayıs,ne haziran ne gam
Ne kış,ne bahar ,ne yaz,ne güz,sona kadar bitmez sözün
Konuk olduk dünyaya çokca hüzün, çokca ayaz
Ne çok yandık,ne çok donduk ,bir gün herkes gider
Bunu ölerek öğreniyorduk
YORUMLAR