İkindi üzeri hava yarı kapalı., Çınar Altı Kahvesi. Oturdum bir masaya. Sevdiğim şaiirler diğer masada.
Çayımı yudumluyorum, söze ilk Edip Cansever girdi
Ne gelir elimizden insan olmaktan başka
Ne çıkar siz bizi anlamasanız da
Evet, siz bizi anlamasanız da ne çıkar
Eh, yani ne çıkar siz bizi anlamasanız da
Ah dedi Turgut Uyar. İnsan anlaşılmadığı ile hep yalnız.Şairler kalabalıkların en yalnız insanları diye de ekledi.
Yalnız insanların o garip haliyle;
Yalnızdı Bektaş, yapayalnızdı..
Bektaş mayıs böceği kadar yalnızdı,
Esaretinde hürriyetinde sevdasında,
Üç yaşında da yalnızdı, on beşte de, seksende de,
Yağmurların altında, bulakların kenarında.
Türküsünde, koşmasında, şarkısında,
Tamamda da, noksanda da,
Papatya gibi yalnızdı, kuşyemi gibi yalnızdı.
İğneden ipliğe işte Bektaş, yapayalağuzdu.
İlhan Berk masadaki siğara paketine uzanıp bir siğara yaktı. Eline aldı ince belli çay bardağını ağzına götürüp bir yudum aldıktan sonra. ‘’insan size sesiyle sarılabilir ‘’ Diye mırıldandı. Turgut Uyar seslendi ne diyorsun ağzının içinden İlhan, sesli söyle de hepimiz duyalım.
İlhan Berk yarım gülüşünü yüzüne döküp, tekrar, İnsan diyorum,sesiyle size sarılabilir. Sizleri sevgiyle kucaklıyorum dedi.
Cemal Süreya girdi söze. Sizlerle kendimi hiç yalnız hissetmiyorum. Sakın benden önce ölmeyiniz. Gülümsediler Edip Cansever ve Turgut Uyar sıra sende Cemal şiirini söyle,ölüm nerden geldi aklına şimdi.
Cemal Süraya başladı şiirini okumaya
Gölgelere bak gölgelere
Amma işsiz güçsüz, amma avare
Şarkılara inanıyorlar bütün gün
Hepsi de aynı şarkının insanları
Amma işsiz güçsüz, amma avare...
Hepsi aynı şarkının insanları işte ve aynı masada çay içiyorlar. Masaya doğru yürüyen adam,uzaktan görünen garsona seslendi.Ver arkadaşlarıma bir demli çay benden olsun.Gelen, Garipci şairlerin ilk öncelikli şairi Orhan Veli Kanık dı. Kendine yakışır uslubuyla söyleyiverdi dizelerini.
Ölürüz diye mi üzülüyoruz?
Ne ettik, ne gördük şu fani dünyada
Kötülükten gayri?
Ölünce kirlerimizden temizlenir,
Ölünce biz de iyi adam oluruz;
Orhan Veli Kanık
Haydaaaaaaaaa dedi Edip Cansever. Az önce Cemal Süreya ölümden söz etti,şimdi de sen. Ölürüz,ölmeyiz, hatta ölünce iyi adam oluruz ya da olmayız. Nasıl olsa ölünce iyi ya da kötü biz konuşulanları hiç bir zaman duymayacağız. Arkamızdan şiirlerimizi kim beğeniyorsa o okusun ya da okumasın. Başta da söylediğim gibi.
Ne gelir elimizden insan olmaktan başka.....
Yan masada hem onları dinliyorum hem çayımı içiyorum.Şairler konuştukca içimi kaplayan heyacanla elimdeki çay bardağını garsona uzatırken düşürdüm. Bardağın yere düşüp kırılmasıyla masadaki şairlerin hepsi aynı anda benim oturduğum masaya yöneldi bakışları.
Biraz mahçup,başımla selamladım şairleri. Garipci şair Orhan Veli seslendi garsona. Ver arkadaşa bir çay daha benden olsun.
Oyyyyyyy şairden bana da çay. İçimde kıpır kıpır bir heyacan teşekkür edeceğim ama sesim çıkmıyor. Neden sonra kendimi toplayıp,onlar konuşurken aldığım notları şairlere uzatarak.Sizlerden izin almadan,sizin konuşmalarınızı not aldım kağıda,af buyurun.
Şairler hep bir ağızdan gülmeye başladılar. Gel dediler, sen de katıl aramıza. Bizler aynı şarkının insanlarıyız.
İlhan Berk seslendi bana doğru biraz uzaktan.
Güzel diye bildiğimiz ne varsa
Dört elle sarılmalıyız, o kadar...
Ben de gülümseyerek dedim ki...Bir dörtlük de benden olsun.
Gör beni ki
Nasıl diklenmişim haksızlığa
Nasıl sevmişim insanı
Dağı taşı otları
Ağaçları, kurtları kuşları
Bir güneş doğmuş alnımın çatına
Hilal gamze olmuş gül yanağıma
Sular serpmişim ciğer yangınıma
Pır pır kanat takmışım mavi göğün bulutlarına
Uçmuşum uçmuşum uçmuşum....
Şiir gibi bir gerçeğimiz var. Çınar Altı kahvesinde şairlerle çay içmek dünya ya bedel. Hayatın değeri hem şiirden ötürü, hem ölümden ötürü.Madem şairler aynı şarkıya beni de davet ettiler,şiirden dönenin kaşığı kırılsın....
YORUMLAR