Olacak ile öleceğe çare bulunmaz. Olacaksa illa olur, ölecekse illa ölür.İnsanlar yaşamadıkları olaylar karşısında yorum katarlar. Ben olsam şöyle yapardım,ben böyle yapardım. Ben asla dayanamazdım,ben buna katlanamazdım gibi.
Oysa hayat değişimin içinden geçer. Bu gün evet dediğine yarın hayır diyebilirsin. Zaman öğreti yüklüdür. Biz buna çoğu zaman tecrübe diyoruz. O gün ki aklımızla yaptıklarımızı bu gün beğenmiyor oluşumuz hep bundan. Yanılma payı hep vardır olmalıdır da.
Büyük konuşmadan, olmazları, olabilecekleri var sayarak yaşamak bir anlamda gardını alarak yaşamaktır. Çoğumuz hayatı yaşayarak öğreniyoruz bu gerçeği yok sayamayız fakat, yaşayarak öğrendiğimiz hayatın olumsuzluklarını tek başına yaşamıyoruz. Bu bir anlamda sizi ve sizi sevenleri de etkiliyor. Tercübeli olanlardan yararlanmak ve büyük konuşmamak lazım.
Adamın biri bir gün bahçesinde otururken Hayvan dışkısından top yapan bir böceği görmüş, böcek pisliği ayakları ile yuvarlayarak giderken içinden şöyle geçirmiş:
- Ey Allahım! Her şeyi çok güzel çok hoş yaratmışsın da, şu böceği sırf pislikle uğraşsın diye mi yarattın?
Aradan bir kaç ay geçmiş adam umarsız bir hastalığa yakalanmış.
Derdine kimseler çare bulamamış.
En sonunda bilge bir doktor ''Bak demiş bazen bahçelerde gezen bir böcek olur ayakları ile pislik yuvarlar işte o yuvarladığı pisliklerden 40 gün boyunca aralıksız yiyeceksin" demiş.
Adam 40 gün boyunca o pislikleri yemiş ve iyileşmiş. Aradan yıllar geçmiş aynı adam gemiye binmiş ve denizin ortasında çok büyük fırtınaya yakalanmışlar. Herkes bağırıp, çağırıp, ağlaşırken bu adam bacak bacak üstüne atıp sakince çayını yudumluyormuş.
Birileri dayanamamış sormuş.
"Biz yana yakıla dua edip bağırıp çağırıyoruz sendeki bu rahatlık ne be adam "
Adam şöyle cevap vermiş
Kurban olduğumun bir kere işine karıştım, bana kırk gün b.k yedirdi
İster yüzdürür, ister batırır,ben karışmam kardeşim
İşte tam da bu yüzden karışmayın Allahın yazgısına. Siz yaratandan daha iyi mi bileceksiniz.
Boşuna büyük laflar edip, kendi kendinize planlar yapıp yazgının en önüne geçeceğinizi sanmayınız.
Elbet, tedbir takdiri bozar ama niyet önemlidir. Bütün kötü niyetlerle planladığınız hayat ,döne döne o pisliği yedirir.
Peki ne yapmalıyız. Doğru olan neyse ondan başlayıp bitirmeliyiz. Büyük laflar etmemeliyiz.
Büyük konuştuğunuz her ne varsa başınıza gelmeyeceğinin bir garantisi yok.
Siz ne kadar dürüst olursanız, siz ne kadar doğru olursanız, siz ne kadar etik davranırsanız,siz ne kadar büyük sözler etmezseniz,siz ne kadar kalbiniz iyilikle doldurursanız eğer,bir o kadar da hayat da başınız dik ve ödülünüz o kadar değerli olacaktır.
İnsanın başına her iş gelebilir. ‘’Ayağa dokunmadık taş, başa gelmedik iş olmaz. Hatta bunun üstüne bir de şöyle bir söz var onu da yazmadan geçmeyeyim ‘’ Ayağa dokunmayacak taşlar,gelir başında kışlar ‘’ İşte bu sözler hep büyük konuşanlar içindir. Olmaz,olmaz deme,olmaz olur...
Başınıza her ne gelirse gelsin,ilk önce kendinizden başlayınız sorgulamaya. Ben bunu yaşayacak ne yapmış olabilirim. İnsan bu çünkü şaşar ve beşer.Büyük konuşmadan,zararın neresinden dönseniz kardır,bunu unutmayınız.
Kazayı,kaderi ve kendinizi kabullenmek,geri kalan hayatınızın yükünü sırtınızdan alır. Sebepsiz kuş bile uçmaz. İşte o zaman durup,düşünün ve şöyle söyleyiniz.
‘’ Mevlam ne eylerse güzel eyler ‘’ Siz güzele ve iyi ye talip olun,yaratıcının işine karışmayın.
Atalarımız ne demiş "Büyük lokma ye,büyük laf konuşma" Konuşma ki başına gelmesin. Geldiğinde ise dünyanın sonu değildir,hatalar,büyük konuşmalarda insanın doğasında var çünkü.
Hiç olmayacak şeyleri yaşadığınızda hayata dahil olduğunu düşünün. Her şer de bir hayır vardır.Var sayın ki bu bir basamak,basın geçin.Oluyorsa da,olmuyorsa da sizin hayrınızadır...
YORUMLAR