SEVİL KÖSE

SEVİL KÖSE

ZEYTİN KELİMELER
[email protected]

DİDEROT ETKİSİ

27 Ocak 2025 - 00:01

Fransız Filozof Denis Diderot kapsamlı bir ansiklopedi yazarıydı. Ömrü yoksulluklar içinde geçerken Rus imparatoriçesi Büyük Catherine ondan kütüphanesini satın aldı. Aynı zamanda kütüphanesine çalışması üzere işe aldı. Diderot, kazandığı para ile yıllarca hayalini kurduğu kırmızı gösterişli bir sabahlık aldı.

Sabahlık o kadar lüks ve şatafatlı idi ki diğer kıyafetleri, evin eşyaları, ayakkabıları, terlikleri o sabahlığın yanında çok sönük ve çirkin kaldı. Didorot kazandığı paranın tamamını hatta biraz daha borçlanarak, sabahlığına uyum sağlayacak ne var ne yok hepsini değiştirdi. Kendisini ödüllendirmiş ve yıllarca hayalini kurduğu sabahlığını almış oldu.

Bir hayali gerçekleştireyim derken, borç yükünün altında kalır. Üstelik de değiştirmediği eşya kalmamış hala da sabahlığa uygun olmayan bir sürü eşya vardı. Sabahlığını giyindi, eline kahvesini aldı oturdu. Ne kadar mutsuzum dedi, hayalim bu değildi, üstelik eşyalarım eski değildi.

Şimdiye kadar her şey benim eşyalarım ve kölemdi, şimdi yeni bir sabahlık aldım, sabahlığın kölesi oldum. Sabahlığa uyum sağlayacak diye eşyalarımın hepsini değiştirdim, borçlandım. Şimdi ne kadar pişmanım, üstelikte mutsuzum.

Didorot ‘in yaptığı yanlışa hemen hemen hepimiz düşüyoruz. Yeni ne alırsak, diğer yanındaki uyum sağlamıyor diye baştan başa değiştiriyoruz. Oysa kendimize, cebimize, çevremize göre alışveriş yapılmış olsa, yeni aldığımız hiçbir şey bize uyumsuzluk adı altında dönmeyecek.

İhtiyacımız olan olmayan, gördüğümüz her şeyi almak tüketim çılgınlığından başka bir şey değildir. Modacıların da en vasfi görevi de budur. Her yıl yeni yeniden model çıkarmak ve eskileri değersiz kılmak. Oysa  bütçemize en uygun, ihtiyacımıza en uygun, en öncelikli eşya aldığımızda ne uyumsuzluk yaşarız, ne de modası geçti diye takarız.

Gösteriş, bir insanın kültürel zayıflığını yansıtma halidir Konfüçyüs…Aynı zaman da doyumsuzluk midenin değil kalbin hastalığıdır. Kendini kültürel anlamda yetersiz bulunalar giyimle kuşamla, marka ile diğer insanlarla  mesafesini kapatmaya çalışır. Doyumsuzluk ise elbette midenin sorunu değil, mide yiyeceği kadarını yer ve doyar. Kalp doymaz, özentili olmak, gösteriş meraklısı olmak doymak bilmez bir davranış biçimidir.

Doyumsuz insan hemen hemen her şeyi tüketir. Sevgiyi, saygıyı, eşyayı, yiyeceği, giyeceği, dostluğu, arkadaşlığı, zira tüketmeye ve doymamaya kararlıdır. Tükete, tükete, tükeneceğinden bir haber yaşar gider. Tıpkı Didorot gibi, hayalindeki bir sabahlığı alıp, hemen hemen evin her şeyini değiştirmek zorunda kalan, üstüne bir de borçlanan ve sonunda mutsuz bir insan haline dönüşen filozof gibi.

İnsan kendi ihtiyacına göre, durumuna göre, yakışanı almamı. Ne moda diye, ne ihtiyaç yokken, ne de uyumlu, uyumsuz diye eşya değiştirmemeli. İhtiyaç dışı her şey insanı kendine köle yapar. Biz buna ‘’Diderot Etkisi ‘’ diyoruz. Etkisiz, gösterişsiz hayatlarınız olsun.

YORUMLAR

  • 0 Yorum