Reklamı Geç
SEVİL KÖSE

SEVİL KÖSE

ZEYTİN KELİMELER
[email protected]

KALABALIK YALNIZLIKLAR

30 Aralık 2024 - 00:01

Türkiye Dil Kurumu’nun bu yıl seçtiği sözcük kavramı KALABALIK YALNIZLIKLAR olarak belirlendi. İnsan özünde zaten yalnızdır fakat neden kalabalıklar içinde yalnızdır bunu sorgulamak lazım.

Aynı dili konuşuyor olmak, aynı ortamlarda bulunmak, aynı evde kalabalıklar içinde yaşıyor olmak, aynı sınıf, aynı toplantılar, aynı yemek salonları gibi diye çoğaltılabilir. İşte tam da burada başlıyor kalabalık yalnızlıklar. Bu hızlı çağın insanları olarak, yoğun ve yalnız olmak hiç de şaşırılacak bir durum değil. Samimiyetsiz bir dil, samimiyetsiz bir bakış, günü kurtaran cümleler, dost gibi görünen ama aslında hiç de dost kavramının içini doldurmayan insanlarla dolu çevremiz.

Hep MIŞ gibi gibi yapanlar, yani seviyormuş gibi, önemsiyormuş gibi, değerliymişsiniz gibi, hep yanındalarmış gibi. Gibi işte olmayan ama oluyormuş gibi yapanlar. Bir de şu dilimizde ezber ettiğimiz NASILSINIZ sorusu karşısında İYİYİZ yalanı yok mu, hani bir gün bu yalan iyiyiz  ya da nasılsın cümlelerinden burnumuz Pinokyo’nun burnu gibi uzayıp gidecek, ya da sürekli yalan söylemekten çarpılacağız.

Neden insanlar gerçekten, samimiyetli bir şekilde NASILSIN diye sormaz ki. Sorduğunda eğer iyi görünmüyorsa, bir derdin mi var iyi görünmüyorsun diye sormaz ki. Bu samimiyetsiz duygular insan ilişkilerini derinden sarsan olaylar.

İnsan yorulunca duruyor/ Durunca düşünüyor / Düşününce koşuyor / Koşunca yoruluyor / Yorulunca insanlaşıyor / İnsanlaşınca işler karışıyor / Yalnız kalıyor…. Özdemir Asaf

İnsanlaşınca, yalnız kalmak, yani farkına varınca yalnız kalıyor insan. Peki neyin farkına varıyor ?

Etrafınızda olduğunu var sandığınız onca dostluk, onca emek, onca güven bir de bakmışsınız ki zaten yokmuş. Alın işte siz kalabalıklarda yalnız olduğunuz gerçeğinin tokadı. Bunu anladığınızda biraz geç olur ama  geç de olsa anlarsınız.

Dijital çağın insanları kalabalık yalnızlıkları üçe beşe değil, belki de yüze kaltladı. Bir araya gelenler sohbet yerine telefonla vakit geçiriyor. Dijital sosyallik ama reelde yalnızlık. İster aile olsun ister arkadaşlıklar ,komşular adına ne derseniz deyiniz , insanlar yalnız ve mutsuz. Çıkar ilişkileri, ekonomi, güvensizlik, gelecek kaygısı, tükenmişlik aldı başını gidiyor. Aynı mahallede oturanlar birbirini tanımıyor, aynı katta, aynı sınıfta, aynı büroda, aynı iş  yerinde insanlar birbirini tanımıyor.

İnsanlar artık hiçbir şeyi birbirleri ile paylaşmıyor, zira mutlulukları da, acıları da diğer insanlara yük gibi geliyor. Oysa insan  sorumluluk değil midir ? Kendi derdim kendime yetiyor zaten söyleminden çıkamıyor insan. İşte tam da bu yüzden kimsenin mutluluğu ve acısıyla ilgilenmiyor, bir anlamda kaşıyor. Herkes birbirine böyle düşününce yalnızlık kaçınılmaz oluyor. Umursamamazlık aldı başını gidiyor.

Yalnızlık, diğer bir anlamda kutsaldır ama bunun bir süresi vardır. İnsan bazen yalnız kalmak isteyebilir, yani demem o ki yalnız kalmak  istemek bir tercihtir, böyle anlarda dışardan gelen her hangi bir müdahale bir saldırı gibi gelir ama sürekli yalnız kalması ve yalnız hissetmesi sağlıklı bir duygu durumu değildir. İki tür yalnızlık vardır, biri fiziki yalnızlık, diğeri kalabalıklar içinde yalnız hissetme duygusu. Sizce hangisi daha ağır daha çekilmez ? 

Kimselerin varken Kimsesiz olmak, sözün en anlamlı cümlesi budur. Dışardan bakıldığında etrafınızda olan kimseler ve aynı zamanda hiç kimsesiz olmak. Ne manidar değil mi ? Kalabalıkların verdiği yalnızlığın açılımını nasıl anlatırsak anlatalım, bu cümleyi ve insanın kalabalıklardaki yalnızlığını anlatmaya, tanımlamaya yetmeyecek. Yetmeyecek zira İNSAN BENCİLLİĞİ bitmeden bu birbirlerine zincirleme insan ilişkilerindeki arıza hiç bitmeyecek.

Senin derdin benim derdimdir diyemeyenler, benim yapabileceğim bir şey var mı senin için sormasını bilmeyenler, iyi günde kötü günde dostunun arkadaşının yanında olmasını bilmeyenler, bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın diyenler, kendinden başka hiç kimseyi düşünmeyenler, bananeciler, çıkarcılar gibi sayar dökersek eğer çoğu insanın bu tür davranışlarının arkasında toplumsal bir ahlak sorunu vardır.

Biraz silkeleyin kendinizi, biraz etrafınızdaki insanları görün, biraz bencilliklerinizden sıyrılın. Bir yetimi sevindirin, yolda karşılaştığınız yaşlı bir dedenin halini hatırını sorun, gözleri uzaklara dalıp giden insanlara nasılsınız diye sorun. Bu kadar güvensizlik hem hayata hem kendinize zarar. Yalnızlığı ve yalnızlığınızı kutsayıp, kendinize de etrafınızdakilere de haksızlık etmeyin.

’’ Yalnızlık, sizin size  yokuşunuzdur ‘’ diyor Hasan Ali Toptaş…Yokuşu çıkmak zorundasınız, siz yokuşa tırmandıkça zorlandığınız her ne varsa sizi kalabalıklaştıracaktır. Korumacı içgüdünüzle hareket ettiğinizde hem etrafı hem kendinizi yalnızlaştıyorsunuz. İnsan bir doğarken yalnız doğar, bir ölürken yalnız ölür yalnız gömülür. Aradaki süreye insanların  ömrü diyoruz. Sona gelmeden, henüz vakit varken, insan ilişkilerinde insanların birbirine kattığı değerin farkına varınız derim. İnsanız ve hepimizin birbirine ihtiyacı var.

YORUMLAR

  • 0 Yorum