İnsanız kırılmalarımız,yanılmalarımız hep vardır,var olmaya da devam edecektir.İnsan kırılgan bir varlıktır. En çok kimler çabuk kırılır. .En çok kırılanlar hassasiyetli bir kalp taşıyanlar diye tanımlayabiliriz.
İnsan en çok değer verdiklerine ve sevdiklerine kırılır. Kırılır zira sevdiği ve değer verdiği insanlara yüklediği bir anlam vardır. Bu anlam tam karşılık bulmayınca ya da bulamayınca kırılır.
”Fikir, kalpten aldığı hızla ilerler.” (Confucius)
Bu demektir ki sevdiğiniz ve değer verdiğiniz insanların kalbinizdeki yeri size bir fikir sunar, bu fikir onlara olan sevginiz ve biçtiğiniz değer karşılığını bulmuyorsa eğer,fikriniz yarı yolda kalır. Kalır zira fikir kalp karşılığını bulamadığı yolda hız keser.
Kırılmışlık insanı değiştirir,bir daha aynı duygularla o yolu yürüyemezsiniz.Küçük beklentileri bile karşılanmayan duygular kendini kapatır ve aynı oranda kırılganlıklar baş gösterir. Bir pramit gibi yükselen kırgınlıklarla aynı insan olmak zorlaşır.
Özellikle aile arasında meydana gelen kırılganlığın yıkıcı gücü vardır. Dışarıdan birilerinin vermiş olduğu kırgınlığın,aileden meydana gelen kırgınlığın duygusu bir değildir.
Peki insan kırdığının farkında mıdır,karşı tarafı kırdığını bilir mi,evet bunu bilir. Kimsenin tercihini sorgulayamayız ki. Burada şuna dikkat etmek gerekiyor ‘’Kırılıncaya kadar beklememek,ya da sizi kırıncaya kadar beklememek’’ Bu bakış açısı sizi kırmalarına müsaade etmeden geri çekilmek.Bu yol daha kolay bir yol. İlk bakışta zor gibi gelse de,değildir. Geri çekilip olan bitenlere topluca bir anlam yüklediğinizde daha iyi anlayabiliriz ki, zira kırılmalarınızdan daha önce de ilk işaretlerler gelmiştir, siz görmezden gelmişsinizdir. En büyük hatanız da budur,görmezden gelmek,görmek istememek,ötelemek gibi.
Siz böyle bir davranışı beklemediğiniz için ötelemişsinizdir, bu durumda kırılmanız kaçınılmaz olacaktır. İşte bu nedenle ‘’yanlış kaynayan kemik kıranı unutturmaz’’Unutturmaz zira yanlış kaynadı,ağrıyacak,sancıyacak,kireçlenecek ve kendini hatırlatıp duracak. Kemik eğer yanlış kaynamasaydı, bir müddet sonra kırılan kemik tekrar kendini onarıp iyileşme sağlayacaktı.
Değer verdiğiniz, sevdiğiniz insanlar tarafından kırıldığınızda yanlış kaynamasına müsaade etmeyiniz. Onlar sizi nereye koyuyorsa siz de onları oraya koyunuz. Onlara doğru attığınız adımları kısaltınız,kalbinizde yüklediğiniz anlamını yeniden gözden geçiriniz. Bir çok sebep sayıp kırılmışlığınızın adını kendiniz koyarsanız eğer bu kemik yanlış kaynar ve siz bunu hatırlayıp durmaktan öteye geçemezsiniz''.Kırılmış insanlar çok güzel susar, öyle bir susar ki şikayet ettiğiniz şeylere bile hasret kalırsınız'' diyor şair.
Kızgınlık gürültülüdür hem siz hem karşı taraf,hem de etraf duyar. Kırgınlık öyle değildir,insanı sessizleştirir. Bu sessizlik anlaşılamadığınız noktada ne güzeldir. Dingin bir kalp ile baktığınızda şimdi ye kadar kırıldıkça kendinizi nasıl onarmak zorunda kaldığınızın farkına varırsınız. İşte bu nokta dönüşüm ve değişim noktasıdır.
Kırgınlıklarınızı birer tercübe olarak var sayın ve yürüyüp gidin.Sizin kırılacağınızı tahmin edemeyen insanlar için bir önemi yok sizin üzülmenizin. Kırılma,incinme noktasına deyin sabırla sınadığınız kalbininizin sesini dinlemeleri çok zaman alsa da, onların görmezden geldiği kırılganlıklarınızı bir zincir gibi birbirine ularsınız ve zamanı geldiğinde kırılmışlığınızın hakkını verirsiniz. Zincirin halkalarının her biri başka anlam yüklüdür. Değer,sevgi,sabır,fedakarlık gibi duygular tam karşılığını bulmadığında ve ya farkına vardığınızda ise iş işten çoktan geçmiştir. Herkese geçmiş olsun….
Her ne kadar ‘’Yanlış kaynayan kemik kıranı unutturmaz ‘’ Deniyorsa da siz unutun kıranı. Sadece tekrar tekrar kırılmamak adına kırılan duygularınızın yanlış kaynamasına izin vermeyiniz,vermeyiniz zira tekrar tekrar kırılmalar yaşamayınız. Bir NEYSE ye sığdırdığınız kırgınlıklarınızı biriktirmeyiniz,neyseler biriktikçe soru sorar durur, neden diye bir soru başlarsa eğer sebepler çoğalır,kırgınlıklarınız daha çok artar,geri çekilin ve susun…
YORUMLAR