YÜKSEL KÖKER

YÜKSEL KÖKER

[email protected]

AKIŞTAYIZ

01 Ocak 2024 - 00:01

Ölüme ramak ivedi kere son bir nefes daha istemek nedir bu ömürden? Zaman biraz daha kendi ağırlığını taşıyor ve zaman biraz daha garip sona doğru ilerleyerek esriyor.

Her şeyin sonu var mı sonun sonu da var mı? Bilmiyorum var mı lâkin her şey mümkün!

Daha öncesi hiç olmayan bir zamandan mı geliyoruz bilmiyoruz, üstelik gidip bakmaya vaktimiz de olmadı. Zamansız ve mekansız mıyız onu da bilmiyoruz. Belki bir rüyadayız, belki de başka bir dünyada öldük burada dirildik! Her şey olabilir mi? Olabilir, çünkü olmaması için hiçbir sebep yok, ayrıntıya takılmayalım değil mi? Hiçbir şeye takılı kalmayalım desem ne gel de takılma. Takılmadan olacak şey mi en başta gözlerine. Neden gözlerine diyorum bir sebebi mi olmalı? Evet, bir sebebi olmalı her şeyin bu kadar yerli yerinde bir düzen içinde seyrederken gözlerine dokunmadan yazılır mı? Tabii ki yazılmaz. Hadi yazılmaz de hele de başlayayım kirpik uçlarından tutunmaya! Şimdi ne düşündüğünü söyle serçe parmağın ile kiraz dudaklarını kașıyarak! Evet, sen varsın o halde ben de varım öncesini hiç bilmediğimiz bir zamanda!

Gözlerin diyorum da gözlerinden münezzeh ne var başka? Neler yok ki tevazü gösterip de saklamaya çalışsan bile çatlaktan sızanlar seni ele veriyor. Aklımı başından almak nasıl bir şey ise öyle bir şey diyebilirim lafı hiç uzatmadan!

Neden geç çıktın karşıma? Sorusu vakit kaybı ve geriye hiç gidilmeyeceğin bilinci ile keşkeler yok artık. Dar vakit olabilir. Olabilir de insanın ömrü zaten dar vakit. Zamanın uzak bir yerinden bakacak olursak eğer kelebeğin ömrü ile insanın ömrünün hiçbir farkının olmadığını anlayacağız. Birliktelik hakikatı çok güzel anlarda saklı. Mesele bu anı yakalamak. Sahi seninle bu zor olan anı yakalayabildik mi? Bunun farkına varalım ve seninle mutluyum desem yeterli mi o halde? Tabii ki yeterli başka ne istiyoruz zaten! Biliyor musun, ne düşündüğünü düșünmüyor değilim lâkin aynı şeyleri düşündümüzü düşünüyorum.

Karışan çağlayanlarımıza bahaneler aramıyor muyduk kendi mecrâsında S çizip kıvrım kıvrım akan iki çılgın nehrin bir yerde Y çizerek tek ucu ile sevda denizine dökülmesine nazire ederek? Evet bahaneler arıyorduk, çünkü yüzdeki köpüklü dalgalanmalara bir bak. Karıştıkça suların rengi değişiyor. Duygu denizine dökülmeye ramak hiç bırakmayacak gibi sarılıyoruz ve bu ani dalgalanmalara hazır değiliz diyecek zamanda değiliz. Akıștayız sorma hangi akıșta! Akmaya gör ve görmeden geçenler bizden değil desek ne geldiğimiz yerde onlarda vardı!

YORUMLAR

  • 0 Yorum