Buraya kadar attığın hayat zarı ve kırık. Yeniden atma şansın ile dağıtsan masayı masa da yok! Yetinmek ve şükretmek mi kalıyor geriye? Evet, daha fazla zorlama kumara girer ve oynadıkça kaybetmeye devam edersin. Dünya denen yer böyle, çünkü negatif! Seslen sesini bile geri çeviriyor, dayanaksız ve çürük ne varsa kabul etmiyor. Hayatta ve ayakta kalanlar neyin nesi desen onların belli bir direnci var ve raf ömrü veya motor ömrü kadar ömürleri. Bu durum her ne kadar nesneler ve canlılar için geçerli olsa da ülkeler ve ideolojiler içinde aynı. Her ne varsa doğuyor, yaşıyor ve ölüyor. Ölüyor mu ya başka bir şeye mi dönüşüyor? İkinci ihtimal daha yüksek, çünkü her şeyin enerji olduğuna göre enerji de sonsuz. Sonsuz bir yolculuk bu ve bununla kalmayıp dünya duraklarını, bir rüyayı ve bir yanılsamayı yaşayıp bitiriyoruz.
Hayyam ne güzel söylemiş rubaisinde değil mi
"Niceleri geldi, neler istediler/Sonunda dünyayı bırakıp gittiler/ Sen hiç gitmeyecek gibisin değil mi?/O gidenler de hep senin gibiydiler."
Dünyanın en güzel yerindesin bir bak yerinde misin? Nefes alıyorsan yerindeyim diyeceksin, deme! Nefes alıp vermek canlı olduğunu ve her nefesin hakkını vermek yaşadığını belli eder. Her geçen gün geçiyorsun aklımdan! Nereye kadar ve nasıl? Bu sorunun cevabı basit anlatarak geldiğin satır aralarından ulaşabilir ve aşkın bir ömrü olduğunu anlarız. Sonsuz aşk diyorlar ya ona ne demeli? Hiçbir şey diyemez ve akıl yürütemeyiz, çünkü yaşıyorsun! Ancak sonsuz yolculuğa göz kapakların kapanınca anlayacaksın, bilakis ete ve kemiğe bürünmüş sakıncalı ruhun ile anlamak mümkün değil. Boş ver sevgili yazarım dünyayı anlamaya çalışmayı ve dahi anlayanlar olduğunu düşünmüyorum. Anlasalardı bunları yazma ihtiyacı hissetmezdin ve onlardan bir farkın olduğunu düşünmüyorum ama yine yazmaya devam et.
YORUMLAR