Düşündüğüm kadar varsın, sende varabildiğim kadar düşün, çünkü fazlası fazla!
Karanlık bir çağ ve ışığın aydınlığı bile karanlık çağın hizmetinde. Kaç gece hiçliğinde zaman kaybından ölürüz ve hangi gönlün sessizliğine gömüldüğünü fark ederiz de hiç oralı olmayız?
Olmayız, çünkü aldanırız beden varlığına lâkin bazıları hiç doğmadı ve cılız olsa da karanlığın içindeki o ışığı fark edemeden, karanlığın ışığı yuttuğu gibi uzayın çöplüğünde yerini aldılar.
Evet ama senin metinlerinde karanlık ve soyut, üstelik içre mânâ derinliğe ram, ışık tutmadan anlamak ne mümkün! Belki bunun da bir ışığa ihtiyacı vardır, henüz varlığın sıfır noktasına inemedik ve kozmos ile kaosun arasında gidip geliyoruz. Düşüncenin uç sınırlarına varıyor ve ötesine geçemeden seküler, metafizik ve mistik oksijenlerden beynimizi rahatlatıyoruz...
Erkene aldığımız düşlere bile geç kaldık, çünkü bekleten duraklardayız!
Salın enerjinizi, ruhunuzu serbest bırakın ve duygularınızı paylaşın. Nasıl? En azından konuşarak ve yazarak. Her ikisini de yapmıyor değiliz lâkin karşılık bulup anlam kazanacak mı ona bakıyoruz. Bakmadan devam et, öyle bir yerin olduğunu düşün ve düşün dünyanın en güzel yerindesin, bir bak yerinde misin? Hiç kimse olmak istediği yerde değil ve yerini yadırgamıș durumda. Bütüne bir işleyiş ya da olması gereken bunlar diye diye her kolaylığa kaçabiliriz haklı olarak; zaten başka yapacak bir durum yok, varsa söyle. Ne söylesem eksik kalan bir yanı çıkacak ve cevabı bulunmayan sorular! Boş ver akıștayız. Böyle düşüncelere gark olup rutinin dışına çıkma, bazen yorganın kısa tarafı denk gelir, ayakların üşür, kapılma!
YORUMLAR