... ve bildiklerinden bilmediklerin daha hakikat, çünkü onlara hiç dokunulmadı. Yazıyla üç, rakamla 3 nokta öncesini bilebilir miydin? Tam değil, ancak tahmin yürütebilirim lâkin zaten neyi, niye sorduğun yazıyla üç, rakamla 3 nokta öncesi kadar karanlık ve yoruma açık! O hâlde ne bakıyorsun soruyu anlamamış gibi? Anladım diyemem hatta hiçbir şey diyemem desen bende günün anlam ve önemi olabilecek can alıcı soruyu sorsam! Sor. Soyut düşlerden münezzeh direkt sor diyorsun lâkin sözlerin tamamı aptala anlatılır ve senin aptala yattığını çok iyi biliyorum hatta soruyu çok iyi anladığını. Sözlerin etrafında fazla tur atmadan sorayım; "ne olacak bizim bu halimiz?" Art arda sorup duruyorsun ölünün körü olacak kes şu sorularını artık ağzımdan çok kötü söz çıkacak dediğini duyar gibiyim. Peki, sormadan devam ediyorum.
Ufuk ötesinde bir gün diyorduk ve batan güneş ile oraya kadar uzanmak vardı, bekleyen hiç beklediği gibi duruyor mu bilmiyorum ve bir tan ağardığı vakit göreceğiz. Zaman kaldığı yerden devam ederek ilerliyor. Ona bir zorluk yok dere tepe düz gidiyor, ancak buralarda yorulmak bize düşüyor. Aynı zaman katmanlarında olmamız açılan makasa rağmen tesellimiz oluyur. Araları kavuşturmak kolay değil her ne kadar derin bir güce sahip olsan da açılacak bir kapının daha olduğunu anlıyorsun. Aynı matrușka zaman bir yenisi çıkıyor açtıkça. Sıra senin şifrelediğin kalbinin kapısında ve bunu açmak bana kalmış!
Bugünlerde kafası karışık hayallerin içinden geçiyorum ve ilk durakta inecek gibiyim! Sonra ne olur bilmiyorum. Senin bu konu hakkında ne bildiğini de bilmiyorum ve öylesine gidiyorum.
Bu söylediklerimi ve satır aralarına sıkışan ince ayar mesajları aldığını düşünerek nadasa bırakıyorum düşlerimi. Belki bir umut demenin hoyrat vaktinde vakitsiz gelecek bir haber!
YORUMLAR