Bir insanın turuncudan kırmızıya geçen yakıcı yanları ve yer yer mayınlı gri alanları vardır. Renk dairesini hızlı çevirdiğin vakit görünen renk ya siyahtır ya da beyaz. Mavi tonları yoktur, çünkü mavi; denizde, gökyüzünde, bir de senin üzerinde güzel! Ya gözlerin? Gözlerin deyince sonu gelir bitmeyen şiirin ve șiirden gün almış gibi yazmak geçer içimden. Zaten gözlerini yazarak bir yere gelemedim, çünkü hep orada takılı kaldım, anlayacağın bitmeyen sevda masalı lâkin bir varmış, bir yokmuş deme şansım hiç yok! Yok daha neler dediğini duyar gibiyim de maalesef öyle güzel insan ve başka bir seçenek bırakmadın.
Seni sana anlatmanın ve hatta delice anlatmanın geçen vaktindeyim. Vakti saati yerli yerinde yaşamak diyorum artık! Nasıl bir yașamaksa onu da bilmiyorum, inan sen de bilmiyorsun. O halde çay içelim ve içerken bir çift sözün ilk heyacanını yaşayalım olur mu? Bilmiyorum gel bakarız diyorsun değil mi? Ahh şimdi serçe parmağın ile dudaklarını kașıyıp düșünürken görmek lazımdı ama biraz tahmin ediyorum.
Zamanı yerinden oynatmak nedir çifte kavruk gözlüm, sahi nedir? Senin yanında böyle olması mümkün müdür mümkünatına söyler misin? İnan bilmiyorum lâkin zamanın çok hızlı ve ne zaman akıp geçtiğinin farkında bile olmadım diyeceksin, umarım diyeceksin!
Kendin sorup kendin cevaplama yeter diyeceksin ve diyeceksin sevgili yazarım keşke her şey yazılanlar gibi kolay olsa da her bir cümlene pekiştiğim gibi hayalden münezzeh yüreğine bağdaş kurup otursam! Ne demek şimdi bu hâlâ yer mi arıyorsun bunca zaman yazılanlar neyin nesiydi? Olsun sen yazmayı ve güzel yazmayı seviyor ve sakince başarıyorsun. Artık bilmiyorum gercek hayatın yüzüyle yüzleșmeden bazı şeyler erken ve bir metinde geçtiği kadar kolay değil! Evet, haklı olabilirsin seni anlıyorum ve beni de anlamanı istiyorum.
YORUMLAR