SAKLI DÜŞLER

Hiç aksini iddia etmiyorum, binaenaleyh aksine daha fazlası var ve git gide çoğalıyor akla zarar güzel yanlar! Güz aylarında yüreğine cemreler düșer, sevmeye baharı bekleme, çünkü hiç yeşili kaybolmayan ağaçlar görüyorsun değil mi? İyi bak o vakit, güzelliğine ne çok benziyor çamlar!

Sevdanın coğrafyası neresi? Zirvesi hiç görünmez ufuk çizgisini kapatan dağları ve git gide gözden kaybolan ihtişamı. Pır pır kuş uçuran sevdaların çaresiz kanat çırpışları, hangi ressamın fırçasında, hangi şairin kaleminde kaybolur ve hangi gecenin koyu lacivert rengini çeker? Yıldız yıldız gözler ve mânâlı bakışlar ile avuçlasa kimsesiz bozkırların kâhrında rüzgâr, gecenin bir yarısı rüyalarına mülhem! 

Șaraptan ırmaklar cennette, hiç içme burdakini, eğer içersen tırmalar günahların. Sırra kadem kıyamet günü ne zaman, nerede ve nasıl? Bak mahşeri sevdaları yakacak birkaç adım geriden ve bu yüzden azab-ı aşka düşenler var.

Herkesin saklı tuttuğu ve kesin karşılık bulacağı düşleri vardır ve zamanında lavrasını bırakarak  yuva yapmıştır. Bedende ruh bulacağı ve hangi gün çıkacağını kelebek etkisi zamanın işleyişi belirleyecek. Aksini düşünürse, sakıncadan münezzeh ruhların hiç sevmediği haşerelerin tahribatıyla gün be gün kemirildiğini görecek ve anlayacak. Kara kabuslar, kara vicdanına kılcal damarlarından irin akıtacak, yetecek mi? Hayır.

Biliyor musun, hazin öykülerde anlaşılmayan dahası ne diyeceğimiz ve suların toprağa karışımında; kimine çamur, kimine tav görünen gizemin ötesine varmadan, hepsi karbonla sonuçlanacak olması şimdinin önemini anlatıyor. Oksijenden nasibini az alan beyinlere çok iş düşüyor, bazı şeyleri fark etmeli, degilse farklı yok olup gidecekler.

Bazen Ashab-ı Kehf uykuları; yedi düvele, yedi uyur ve kün fe yekün arş-ı âlâ leyl-i şeb! Bilsem kaç asır, yetmez değil mi üç asır? Evet, uyuyup uyansalar ve geçmiş olsa bin asır; yine elinde kalem, yine dilinde kelâm.